
Film Künyesi
Vizyon Tarihi: 24Ekim2022
Tür: Dram
Yapım: ABD
Süre: 97 dakika
Imdb Puanı: 6,5
Oyuncular: Eliane Umuhire, Charmaine Bingwa, Ella Cannon, Bola Koleosho
Yönetmen: Alanna Brown
Film, Belçika sömürgesinde bulunan Ruanda’da yaşanan soykırıma değinmektedir. Ruanda halkı olarak Hutu ırkından olanların Tutsi ırkından olanları katletmesi ile farklı geçmişten gelen dört kadının kendilerini korumak için uzun süre bir kilerde saklanmasını konu almaktadır.
Yazı spoiler içermektedir.
Film, Ruanda’da yaşanan katliam sırasında katliam karşıtı bir Hutu’nun eşini sakladığı kilere Tutsili bir genç kızı saklaması ile başlar. Ruanda halkı arasında Tutsiler ve Hutular olmak üzere zamanla oluşturulan ırksal ayrım, zaman içerisinde bir ırkın diğer ırkı yok etmeye çalışması ile sonuçlanmıştır. Hutuların, Tutsileri ve ılımlı Hutuları katletmeye başladığı ilk günlerde ılımlı Hutulardan olan Francois, eşi Annick, rahibe olan Jeanette, Amerikalı genç bir yardımsever olan Peyton ve son olarak getirdiği bir Tutsi olan Mutesi’yi evlerindeki kilerde saklar. Bu insanların dış dünya ile bağlantıları sadece Francois’dır. Birkaç gün olarak umdukları bu saklanma hali 107 gün sürer ve bu süre içerisinde hem birbirlerini tanırlar hem de kendi içsel süreçlerine yolculuk yaparlar.
Soykırımın korkunç kaosu içinde özgürlük, onlar için aynı zamanda bir tehlikedir çünkü dışarıya çıkmak ölüm riski taşır. Ancak özgürlük sunan bu kiler, ilerleyen günlerde özgürlüklerini kısıtlayan bir ikileme dönüşür. İkilemin getirdiği kaygılarla, dışarıdaki yıkıcı güce boyun eğmeden ve kendi yıkıcılıklarından uzaklaşıp içinde bulundukları gruba uyum sağlamaya çalışarak başa çıkmaya çalışırlar. Burada Eric Fromm’un sevgi ve dayanışma yoluyla üretken bir özgürlüğe ulaşma fikri, kadınların birbirlerine olan bağlılıkları sayesinde hayatta kalmalarıyla somutlaşır. Fromm’un sevgi kavramı, duygunun ötesinde bir tutum ve eylem ifade ettiğinden aktif bir ilişki içerir. Bakım, sorumluluk, saygı ve bilgi bileşenlerinden oluşan sevgi, bireyin hem kendisiyle hem de başkalarıyla kurduğu ilişkilerde olgunlaşmayı ve derinleşmeyi sağlar. Ilımlı bir Hutu olan Annick, insanların sahip olduğu ırkın onlar arasında herhangi bir eşitsizliğe yol açmadığına inanmaktadır. İnsanları ve kendini değerli gören bir anlayışa sahiptir. Fromm’un sevgi kavramının somut bir yansımasıdır. Soykırımın dehşetine rağmen Annick’in benimsediği sevgi, kilerlerinde sahip çıktığı ve her şekilde kabul ettiği üç kadına yönelik gösterdiği bakım, benimsediği sorumluluk, onlara ve yaşantılarına duyduğu saygı ve haklarında edindiği ve önemsediği bilgi unsurlarıyla ortaya çıkar.
Jeanette, inançlarına sıkı sıkıya bağlı bir rahibedir. Babası da rahip olan Jeanette’nin babasına uyumlanarak ipotekli bir kimlik geliştirdiği görülmektedir. Annesinin, babasının zulmünden dolayı intihar etmesi ile kendisini terk edilmiş hissederek karşıt bir tepki geliştirir ve üzüntüyü ikame eden bir öfke içerisindedir. Peyton’un da çok önceden kardeşinin ölümünden kendini sorumlu tutarak intihara kalkışması Jenatte’nin travmasını tetikler ve onun için büyük bir günah olan bu eylem ile ilgili ilk defa kendisi ile yüzleşir. Peyton’un kendi içsel süreci ile kendine zarar vererek yok olmak yerine tehlike barındıran yardım temelli çalışmalar ile başa çıkmaya çalışması ve ilk Amerikalılar için gelen ekip ile kurtulabilecekken kendini cezalandırıp o kilerden çıkmaması kendine atfettiği değersizlik düşüncesinin yıkıcılığının göstergesidir.
Mutesi ise Tutsi ırkından olan güzel ve zeki bir genç kızdır. Ailesinin küçük bir çiftliği vardır ve saldırılar sırasında bir şekilde kendini kurtarabilmiştir. Aile içerisinde amcası tarafından cinsel istismara uğraması ve kendisine sahip çıkılmaması Mutesi’nin dünyaya yönelik güvenlik algısını yıkar. Mutesi’ye göre insanlar kötüdür, kimseye güven olmaz, kendisini ancak kendisi koruyabilir ve bunun için koruyucu bir duvar yani sert bir duruş gerekmektedir. Öfkesine tutunarak kendini uzun süre diğerlerinin yüzleşmelerinden geri tutan ve sadece izleyici olan Mutesi’yi Annick “öfkesini ismi gibi taşıyan bir kurban” olarak tanımlar. 34 gün sonra Mutesi “Bu öfke ile ölmek istemiyorum. … Acınızı görüyorum, hepinizin acısını, öyle tanıdık ki. Sizin için bir şey yapmazsam, benim için bir şey yapmayan kadınlardan farkım kalmaz. Biz biriz.” diyerek sonunda onlarla içten bir temas kurar. Öğrendiği kurgunun dışına çıkarak yeni bir karar ile kendisine ve o anda var olan ilişkiye sahip çıkar.
Ortak bir travma ile başa çıkmaya çalışan dört kadının birbirlerinin travmatik yaşantılarını bilmeleri, birbirlerinin yaşantılarına saygı duymaları, duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarına önem vermeleri ve birbirlerinin iyi olma halini gözeterek grup içinde sorumluluk almaları üretken sevginin birlikte olgunlaşmayı getirdiğini gözler önüne sermektedir.
Filme İlişkin İzlenimlerim
İnsanın biricikliğini vurguladığımız her an, şahit olduğumuz aksi sahnelerin, insanın değerini tehdit eden yaşantıların, insan hayatı üzerine dönen kirli oyunların tekrarlanmaması dileğiyle. Keyifli seyirler…
Fatma BATIK ŞİMŞEK
Psikolojik Danışman