Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

İLETİŞİM DONANIMLARI – Kitap İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 3

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Yazar Adı: Doğan Cüceloğlu

Yayınevi: Remzi Kitabevi

Yayınlanma Tarihi: 2014

Baskı: 47.Baskı

Sayfa Sayısı: 200

 

Bu ayki incelememizde yaşamımızın temel taşı olan iletişim süreciyle ilgili farkındalıklarımızı arttıracak bir kitabı ele alacağız: İletişim Donanımları. İlk basımı 2002’de “Keşkesiz Bir Yaşam İçin İletişim” adı ile yapılmış olan kitabın 2014’te kırk yedinci baskısı yapılmıştır. Şu anda “İletişim Donanımları” adı ile basılmaktadır. Kendimizi ve kişilerarası ilişkilerimizi gözden geçirmemizi sağlayacak bir gelişim yolculuğuna bizi çıkartan kitabımızı incelemeden önce yazarımızdan biraz bahsedelim.

Yazarımız Doğan Cüceloğlu, İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olduktan sonra ABD’de doktora yapmıştır. Daha sonra Türkiye’ de Hacettepe ve Boğaziçi gibi üniversitelerde görev yapmış ve Kaliforniya Üniversitesi’nde de ziyaretçi öğretim üyesi olarak bulunmuştur. Yaptığı ve katıldığı televizyon programları ile bilgilerini geniş kitlelere yaymıştır ve yaymaktadır. Kitaba “Paylaşılmayanın anlamı ne?” diyerek başlayan yazar bu kitabı, “İletişim ve Etkili Yaşam Seminerleri”nden derleyerek bu seminerlerde verdiği bilgileri geniş kitlelere duyurmak amacıyla yazdığını söylüyor. 1996’dan beri kitaplarını yayımlayan yazarın kırkı aşkın yayınlanmış makalesi bulunmaktadır.

Kitabımıza gelir isek; öncelikle bu kitapla nasıl tanıştığımdan bahsedeyim. Sımsıcak komşuluk ilişkilerine alışık olan toplumumuzun son yıllarda kendine yabancılaşmakta olduğunu fark ettiğim bu günlerde dışarıda olduğum vakitlerde bu konu üzerine bol bol gözlem yapmaktayım. Birbirine günaydın dememek için kafasını yere eğen, apartman kapısını geçmesi için tutana teşekkür etmeyen, toplu taşımada günde en az iki üç kavga ile günü tamamlayan bir toplum haline geldiğimizi görmekteyim. Birbirimize tahammülümüz yok. Hatta kendimize bile tahammülümüz yok. Bizi bu raddeye getiren nedir peki diye, oldukça fazla düşünüyorum. Bu düşüncelerimin zihnimde dolaştığı bir gün üniversite kütüphanesinde okuyacak kitap arıyordum. Psikoloji ve gelişim kitaplarının bulunduğu rafa bakarken Doğan hocanın adını görünce durdum. Birkaç kitabını incelerken bu kitaba gözüm takıldı. “Keşkesiz Bir Yaşam İçin İletişim Donanımları”. Tam da “keşke böyle olmasaydık” dediğim anda bu kitabı okumak oldukça yerinde olacak diye düşündüm ve okumak için kitabı ödünç aldım.

Okudukça nelerle karşılaştım, bu kitap neleri içeriyor? Adından da belli olduğu üzere iletişim ve iletişim becerileri üzerine bir kitap. Doğan hocanın sohbet tadındaki üslubu sayesinde okurken sayfaların akıp gittiğini hissediyorsunuz. Maltepe-Göztepe arası 5 metro yolculuğunda tamamladığım kitap birbiriyle bağlantılı 23 kısa bölümden oluşuyor.

İnsanın muhteşem potansiyelini anlatmak ile başlayan yazar insanın algılayışı, iletişim süreci, iletişim sürecinde ortamın ve duyuların önemi, iletişimde iç dünya ve dış dünya, aile içi ilişkiler gibi birçok konuya değiniyor. Kitabı okurken kendi yaşamımdaki iletişim süreçlerimi gözden geçirdim. Kitabın sizi zihinsel tembellikten kurtarıp düşünmeye ittiğini söyleyebilirim. Sanki sayfaların arasına gizlenmiş bir gizilgüç, kişilerarası anlam alışverişinizi –yazar iletişimi böyle tanımlıyor- gözden geçirmenizi sağlıyor. Kitabın en beğendiğim yönlerinden biri de yazarın her bölümün başına eklediği konu ile ilgili olan şiir ve özdeyişler oldu. Bu şiirlerin birçoğunu arkadaşlarımla paylaştım. Aynı zamanda okuduklarımın kalıcı olması yönünden de oldukça etkili oldular. Bölümden edindiğim bilgilerle o güzel mısraları eşleştirmek benim için eşsiz bir deneyim oldu diyebilirim. Yazar her bölümde anlattıklarını bir örnekle veya anektodla zenginleştiriyor. Özellikle anne-baba ve öğretmenlere fazlaca faydası olacağını düşündüğüm örnekler mevcut.

Kitaba ilişkin kişisel izlenimim:

Kitabı okurken bir vatandaş, bir evlat, bir kardeş, bir arkadaş; bir öğretmen ve psikolojik danışman adayı olarak çok fazla kazanım edindim. Hayatta oynadığım bu rollerdeki senaryomun repliklerini oluşturan iletişim becerilerimi gözden geçirdim. İnsan olarak potansiyelimin farkına vardım. İletişimde algıladıklarımın şekilden ibaret olduğunu, bu şeklin zemin ile anlam kazandığını anladım. Bu zemini keşfedebilmek için çabalamaya başladım. Herkesin kendine ait bir algılaması olduğunun bilincine vararak “beni hiç kimse anlamıyor.” düşüncesinden çıkıp farklı zeminlerden olaylara bakmaya başladım. İletişimin beş duyu ile olan ilişkisini ve ortamdan nasıl etkilendiğini keşfettim. İletişimde iç dünya ve dış dünya dengesinin önemini kavradım. Eminim ki sizler bu kitabı okuduğunuzda benim bu kazandıklarımın dahasını kazanacak, keşke daha önce okusaymışım diyeceksiniz.

Sonsöz olarak kitapta yer alan bir metafordan bahsetmek istiyorum. Kitabın ilk bölümlerinde insan potansiyeli şu şekilde anlatılıyor: Sağ elinizde bir çakıl taşı, sol elinizde ise bir meşe palamudu olduğunu düşünün. Sol elimdeki meşe palamudu kendisi gibi sonsuz sayıda meşe palamudu üretme potansiyeline sahiptir. Sağ elimdeki çakıl taşının ise böyle bir potansiyeli yoktur. Bakıldığında ikisi de küçüktür, ikisi de fırlatılabilecek şeylerdir. Fakat sol elimdeki bu potansiyeli görebilen bir kişi tek bir meşe palamudunun tüm Türkiye’yi meşe ağaçları ile donatacak potansiyelde olduğunu bilir. İşte insan, meşe palamudu gibidir.

Meşe palamudu olarak doğan çocuklarımıza çakıl taşıymış gibi davranmadığımız bir toplum ümidi ile…

Bir sonraki incelemede buluşmak üzere. Keyifli okumalar dilerim.

Sibel UYANIK

Marmara Üniversitesi/Aday Psikolojik Danışman