KÖTÜMSERLİK BARDAĞININ DOLU TARAFI: SAVUNMACI KÖTÜMSERLİK

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Biraz önce telefonunuz çaldı, arayanın haftalar önce CV bıraktığınız köklü holding olduğunu fark ettiniz. Heyecanla telefonu açtınız; karşıdaki kişi holdingin sekreteri olduğunu, iki gün sonra yapılacak mülakata hak kazandığınızı söyledi. Mutlulukla telefonu kapattınız. Sonraki iki gününüz nasıl geçer? Heyecan ve mutlulukla mülakat gününü bekleyip sonucun olumlu olacağına dair kendinizi mi inandırırsınız, “Koskocaman holding neden beni işe alsın ki?” diyerek olumsuz sonuçlara mı odaklanırsınız? İki seçenek de sizin, olacaklara dair değerlendirmeleriniz hakkında bazı bilgiler verir. İlk tepkiyi verenler “iyimser”, ikinci tepkiyi verenler ise “kötümser” olarak ifade edilirler. İyimserliğin ve kötümserliğin de kendi içlerinde belirli dinamikleri ve türleri vardır. Bu yazımda kötümserliğin en işe yarar hâlini ele almak istiyorum: savunmacı kötümserlik.

Öncelikle kötümserlik, Peterson ve Seligman (1987)’ın tanımına göre “genellendirilmiş olumsuz sonuç beklentisi” dir (Akt. Eryılmaz, 2015). Yani olay daha gerçekleşmeden önce bu olayın sonuçlarının olumsuz olacağını düşünmek kastedilmektedir. Bu olumsuz düşüncelerin de insan sağlığına olumsuz etkileri söz konusudur. Eryılmaz (2015) bir makalesinde bu durumu biraz açar ve kötümserliğin birden fazla etkisi üzerinde durarak hücre, doku, organ, ruh sağlığı ve genel fiziksel sağlık alanlarında ciddi problemler oluşturabileceğini belirtir.

Fakat kötümserliğin işlevsel hâlinde durum biraz farklıdır. Literatürde “savunmacı kötümserlik” olarak yer alan bu kavram, insanlara zarar vermek yerine genellikle yarar sağlar. Burger (2016)’a göre savunmacı kötümserler, kötümserlerin her olayın sonucunu olumsuz olarak görme eğilimine karşı bu olayla başa çıkabilme stratejisiyle hareket ederek olumsuz görme eğilimindedirler. Yani olacak olayları olumsuz değerlendirme durumu sadece bir stratejidir. Peki insanlar neden kasıtlı bir şekilde kötümser davranırlar ki? Bunun nedeni mutsuz olma çabası değildir tabii ki. Temelde iki sebebi vardır. Birincisi olumsuzluğa kendilerini hazırlayarak daha az hayal kırıklığı yaşayacaklarını düşünmeleridir. Yenilgi böylece daha az acı verir. İkincisi ise olumsuz olasılıkları birer motivasyon kaynağı olarak görmeleridir. Başarısız olma korkusu başarılı olma gayesinden çok daha teşvik edicidir. Bu yöntemi kullanarak başarılı olan insanları etrafımızda görebiliriz. Sparky Anderson buna bir örnektir. Başarılı bir beyzbol oyuncusu ve menajeri olan Anderson, 25 yıldan fazla birinci lig takımlarıyla çalışarak hem Amerikan Liginde hem de Ulusal Ligde adını altın harflerle yazdırmıştır. Bu kadar tecrübeye rağmen her maçın oynanacağı sabah gerginlik hissetmesi ve maçın yenilgiyle sonuçlanacağını düşünmesi onun savunmacı kötümser olduğunun bir göstergesidir.

Lise ya da ortaokul döneminde sınav çıkışında “sınavım çok kötü geçti” deyip 100 alan arkadaşlarımız olmuştur/oluyordur. Bu durum belki de tamamen savunmacı kötümserliğin bir ürünü. Arkadaşlarımız kendilerini olumsuz sonuca hazırlayarak iyi sonuçla mutlu olup kötü sonuçla çok da üzülmeme içgüdüsüyle hareket ediyorlar. Böylelikle olası başarı onları çok daha fazla mutlu ederken olası başarısızlık o kadar da etkilemiyor.

Sloganımız “savunmacı kötümser olun başarılı ve mutlu kalın” asla değil. Çünkü bu durum kişiden kişiye değişkenlik gösteren bir durumdur. Başarısızlığı düşünmek bazı insanlar için motive ediciyken bazı insanlar için tam tersine ketleyici olmaktadır. Bu nedenle olacaklara dair tutumlarımızı değerlendirip iyimserlik, kötümserlik veya savunmacı kötümserlik bazında kendimizi tanıyabiliriz. Bu tanıma sonucunda, olacaklara dair tutumumuzun bize neler kazandırıp neler kaybettirdiği hakkında fikir sahibi olup olumsuz yanlarıyla mücadele edebiliriz. Kötümser olduğunu düşünen bir birey, aslında savunmacı kötümser olduğunu fark ederek bunun güçlü yanlarından birisi olduğunu kabul edebilir. Bu farkındalık bence önemli olsa da kültürümüzde savunmacı kötümserliğe dair gerçekleştirilen çalışmaların azınlıkta olması üzücü. Dilerim bu konudaki çalışmalar ve toplumumuzdaki bu konuya dair farkındalıklar artar.

KAYNAKÇA

Burger, J. M. (2016). Kişilik (Altıncı Baskı) (İ. D. Erguvan Sarıoğlu, Çeviren). İstanbul: Kaknüs Yayıncılık.

Eryılmaz, A. (2015). Sistem yaklaşımı açısından kötümserlik. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry, 7(4), 391-400.

GÖRSEL KAYNAKÇA

Görsel 1: https://paratic.com/kotumser-bir-insan-oldugunuzu-gosteren-isaretler/

Görsel 2: https://www.pexels.com/tr-tr/fotograf/ahsap-basari-carpisma-gumus-411207/

Şeyma KÜÇÜK

Psikolojik Danışman