Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

BEKLENTİLER VE KORKULAR – Psikolektif’ten – Sayı – 14

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

Yaşadığımız dünya düzeni içerisinde birçok olay ve durumlarla karşı karşıya kalıyoruz, bu yaşamımızın tamamını kapsamaktadır. Bir şeyin olma ihtimalinin olması bile insana farklı bir enerji vermektedir. Buna rağmen bazı şeylerin hayatımızda olma ihtimali gerçekten yok denecek kadar azdır. Beklentiler kimi zaman insana umut aşılarken kimi zaman ise birçok yönden zarar vermektedir. Beklenti içinde olmak, bir yerden haber beklemek, bir şeyin olmasını beklemek kısa vadeli planlar ve haberler için günlük yaşamı önemli derecede etkilemeyebilir; lakin beklentiler ve bu aradaki süre uzadıkça beklenilen şeyin olmamasına yönelik korkular da paralel olarak artmaktadır.

İnsanların beklentileri bulundukları yaş, sosyoekonomik düzeyi, eğitim düzeyi, cinsiyet ve daha farklı birçok sebeple farklılık gösterebilmektedir. Örneğin doktora eğitimini yeni tamamlamış birinin “üniversitede kadro açılmasını ve üniversitede ders vermek istediğini” bu yönde bir beklenti içinde olduğunu görebiliriz. Veyahut orta yaşlı birinin “Hayatım düzenli olsun istiyorum, gelirim ve tatil yapacağım günlerim belirli olsun” yönünde beklentisi olabilir. Yaşam içinde arzu edilen belirlilik, risksizlik, huzur ve mutluluk olsa da belirsizliğin hiç olmamasını ve kaygısız bir yaşam sürmeyi beklemek gerçekçi değildir.

Dünya edebiyatına yön vermiş birçok yazarın üzerine sayfalarca yazılar yazdığı beklenti kavramı insanoğlunun var olduğu ilk günden itibaren varlığını günümüze kadar sürdürmüştür. Hiçbir şey yapmadan beklemek, gün içinde bize verilen zamanı hunharca boşa harcamak ve aynı zamanda beklentiler nedeniyle hissedilen korkulardan şikâyet etmek gerçekçi değildir. Beklenti içinde olmanın getirmiş olduğu heyecan bu süre uzadıkça olumsuzluğa ve korkuya evrilecektir. Süreç içinde gerçekçi olmak ve beklentinin dozunu ayarlamak yaşanabilecek korku ve kaygının düzeyini kontrol edilebilir seviyeye getirecektir. Hiçbir eylem içinde olmayan bir insanın gün içinde geleceğe dair büyük beklentiler içinde olması ve bu beklentilerin gerçekleşmemesi o kişide hayal kırıklığına yol açabilir. Gerçekçi bakış açısı ile bakacak olursak var olan dünya düzeni içinde eyleme geçmeden beklenti içinde olmanın gerçekçi olmadığını görüyoruz. Eyleme geçme düzeyimiz ile paralel olan beklentiler yaratabilirsek, büyük hayal kırıklıklarına uğramadan yaşam mücadelemize kaldığımız yerden devam edebiliriz. Çalışacağız, emek harcayacağız, başarılı ya da başarısız olacağız bu durumları olağan karşılayacağız.

Verdiğimiz emek kadar karşılık almayı bazense verdiğimiz emeğin çok çok azını alabiliriz bu da olağandır. Bekledikçe beklemek ve bir de beklediğimiz o kadar zamanın boşa gitmemesi için beklemek, içinde çıkılmaz bir döngü yaratmaktadır. Bekledikçe ve beklenti içinde oldukça artacak olan korkular ise zamanın geçmesiyle beraber günlük hayatı yaşanılmaz bir hale getirebilir. Bu durum ise kişide ruhsal bozukluklara sebebiyet verebilmektedir. Beklentiler insan yaşamının her aşamasında vardır, sırf korku dolayısıyla beklemekten ve beklentilerden uzak durmamalıyız. Gerçekçi bir şekilde değerlendirip yaşama kaldığımız yerden devam etmeliyiz. Hayatın içinde belirsizlik, risk, huzursuzluk, mutsuzluk olacaktır. Çünkü yaşam dinamik ve akışkandır, biz durup beklesek bile aslında birçok şey durmayıp ilerleyecektir.

Yusuf BİNGÖL

Psikolojik Danışman