Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

HAZ PEŞİNDE KOŞAN BAĞIMLILIK MİTİ – Psikolektif Dergisi – Sayı – 16

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

Bağımlılık, tek ve bariz bir nedeni olmayan karmaşık bir beyin bozukluğudur. Uzmanlar, bir dizi biyolojik ve çevresel faktörün bağımlılık riskini önemli ölçüde artırabileceğine inanmaktadır. Bu biyolojik faktörlerden bazıları şunlardır: genetik, sağlık geçmişi ve gelişim evresi. Özellikle çocuklar ve gençler içinse çevresel faktörler şunları içerir: ev yaşantısı, sosyal ilişkiler ve okuldaki zorluklar (Healthline, 2019). Tüm bu faktörlerin yanı sıra bağımlılık söz konusu olduğunda dopamin, bağımlılığa katkıda bulunabilecek birçok faktörden biri olarak sıklıkla ön plana çıkmaktadır. Ancak tüm bu biyolojik ve çevresel faktörleri es geçip bağımlılığı dopaminle gelen bir haz arayışı olarak açıklamak oldukça kısıtlayıcıdır. Erken yıllarda eroinin etkilerinin haz verici olarak yanlış etiketlenmesi, bazı teorisyenleri akılsızca bağımlılığı öncelikle bir haz arayışı olarak tanımlamaya kışkırtmıştır (Peele, 1985). Güncel bilimsel araştırma sonuçları kesin bir nedensellik ortaya koymasa da dopamin, haz ve bağımlılık ilişkisinin daha doğru bir noktadan ele alınmasını sağlamaktadır.

Dopaminin haz deneyimine katkıda bulunduğu bir gerçektir ancak haz duygusundan doğrudan sorumlu olduğu yanılgısı bulunmaktadır. Bu yanılgıya sebep olan şey ise ilk madde kullanımında beyinde yoğun haz duygularına neden olan yüksek miktarda dopamin salgılanmasıdır. Aslında dopamin, haz veren şeylerle onları tekrar yapma arzusu arasında bağlantı kurarak keyifli duyumları ve davranışları güçlendirmeye yardımcı olmakta; aynı etkileri hissetmek için daha fazla maddeye veya aktiviteye ihtiyaç duymayı gerektiren toleransa katkıda bulunmaktadır. Bu bağlantı, bağımlılığın gelişmesinde önemli bir faktördür. Özetle dopamin bağımlılık tablosunda büyük bir yapbozun küçük bir parçasıdır (Healthline, 2019).

Uzun vadede, madde kullanımının sağlık ve sosyal ilişkiler üzerindeki olumsuz etkisi, birçok kullanıcı için, özellikle de erken dönemdeki yoğun etkisi ortadan kalktığında, zahmete değmez gibi görünmektedir. Ancak erken dönemde oluşan yoğun haz duygusu ortadan kalksa dahi önemli sayıda kullanıcı için bağımlılık yapan kullanım davranışı kesilmemektedir. Bağımlının başlangıçta bu tür haz duyumlarını deneyimlediği ancak bunların sonunda, kullanımdaki birincil motivasyon olarak, madde yoksunluğu sonucu hissedilen korku duygusu ve fiziksel tepki ile yer değiştirdiği görülmektedir. Kullanıcılar, madde kullanımlarının diğer değerleri gerçekleştirme kapasiteleri üzerindeki etkilerine karşı giderek daha fazla kırgın veya umutsuz hale gelmektedir (Kennett, Matthews ve Snoek, 2013).

Kennett, Matthews ve Snoek (2013) araştırmada yer alan katılımcıların, kullanımlarının ilk aşamalarında maddelerin haz veren etkilerini inkâr etmeseler de uzun vadede haz etkileri konusunda çoğunlukla oldukça şüpheci olduklarını raporlamışlardır. Bu sonuç, haz veren ödüllere yönelik arzuların, bağımlılığın farklı evreleri boyunca aşağı yukarı aynı biçimde devam ettiği varsayımına dayanan açıklamaların sorun teşkil ettiğini açıkça ortaya koymaktadır. Hedonist bir yaşam sürdürmek istiyor gibi görünen insanlar için bile, madde kullanımında haz arayışının yalnızca geçici bir rolü olduğu anlaşılmalıdır.

Sonuç olarak bağımlı bireyleri yoğun haz almak uğruna çok fazla çikolata yiyen ve bundan pişmanlık duyan zayıf iradeli insanlarla aynı düzlemde karakterize etmenin doğru bir sınıflandırma olmadığı açıktır. Herhangi bir bağımlının, haz tatmininden başka bir şeye değer verip vermediği kesin olarak bilinmese de tekrar tekrar bırakma girişimleri, birçoğunun bağımlı yaşam tarzı dolayısıyla açık bir mutsuzluk içinde olduklarını göstermektedir. Bağımlı bir kişinin tercih yapısını şekillendirmede rol oynayabilecek herhangi bir normatif önyargı olsun ya da olmasın, bağımlılıkla mücadele eden insanları sadece güçlü bir haz iştahıyla motive edilmiş bireyler olarak tasvir etmek oldukça yanıltıcıdır.

Şafak ATAY

Uzman Psikolojik Danışman