
Film Künyesi
Vizyon Tarihi: 3 Mayıs 2002
Tür: Dram
Yapım: Türkiye
Süre: 100 dakika
İmdb Puanı: 7,1
Oyuncular: Taner Birsel, Başak Köklükaya
Yönetmen: Zeki Demirkubuz
Film, Harun ve Nilgün çiftinin travma üzerine kurulu evliliklerinin artık son noktaya gelindiğinde yaşanılanları ele almaktadır. İlişkilerinde, şüphe ve bastırılan suçluluk duygusunun birbirleri ile olan iletişimlerine yansımaları gözler önüne serilmektedir.
‘‘Yazı spoiler içermektedir.’’
Nilgün ve Harun, yedi yıldır evli bir çifttir ve çocukları yoktur. Nilgün, Harun’dan önce Taylan adında biri ile evlidir. Taylan, aynı zamanda Harun’un yakın arkadaşıdır ve Nilgün ile evli oldukları süre içerisinde Nilgün ile Harun romantik ilişkileri başlamıştır. Taylan, bu ilişkiyi öğrendiğinde intihar eder. Nilgün ve Harun, bu şekilde bir travma yaşantısı üzerine evliliklerini kurmuşlardır. Bu travmanın üstünün örtülmesi ise şüphe ve suçluluğun yoğun bir şekilde yaşandığı bir ilişkiyi gözler önüne sermektedir.
Film, mühendis olan Harun’un iş için farklı bir yerde geçici süreli çalışırken karısını merak etmesinden dolayı ani bir karar alıp eve dönmesiyle başlamaktadır. Eve geldiğinde, eşi evde yoktur ve geç saatte gelir. O saate kadar aslında eşini beklemekte olan Harun, eşi geldiği zaman da uyumuş gibi yapar ve içini kemiren şüphe kendini bu sahnelerde yoğun bir şekilde hissettirmeye başlamıştır. Bu esnada Nilgün’ün eve gelir gelmez başka birisini arayıp eve geldiğini bildirmesi Harun’un şüphelerini destekler niteliktedir. Ertesi gün ikisi arasında yemek esnasında oluşan çatışma bu şüphe perdesini aralamaya, ilişkinin karanlık yanlarını ve halı altına atılmış birikmişlikleri gün yüzüne çıkarmaya başlayacaktır. Nilgün, ayrılmak istediğini söyler ancak masadan kalkmak istediğinde Harun’un kalkarsan seni öldürürüm tehdidi ile psikolojik bir şiddete maruz kalır. Ancak ilişki içerisinde karşılıklı olarak bir şiddet söz konusudur. Harun, Nilgün’e ulaşmaya çalışırken başlangıçtaki sakin yapısı sözel saldırganlığa dönüşür ancak bu şekilde de ona ulaşamayınca fiziksel şiddet uygulamaya başlar. Nilgün ise Harun’a karşı pasif saldırgan bir tutum sergilemekte ve psikolojik şiddet uygulamaktadır. Nilgün’ün konuşmayı veya ilişki için önemli bir yeri olan açılma davranışını reddetmesine karşın, Harun’un “Acı çekmek bir şey değil de niye acı çektiğimi bilmemek yoruyor. İçin için çürüyorum Nilgün. Korku içinde, şüphe içinde ölüyorum.” sözleri psikolojik şiddetin verdiği hasarın bireyler için ne kadar yıkıcı olabileceğini gözler önüne sermektedir. Aynı zamanda Harun’un bu sözleri, içinde çözümleyemediği, kendine zarar veren inançlarının ve atlatamadığı travmasının ayak sesleridir.
Harun ve Nilgün’ün ilişkileri artık büyük bir çıkmazdadır. Bu noktada Gottman’ın ilişkinin bitmesine neden olabilecek mahşerin dört atlısı olarak nitelendirdiği çatışma davranışları akla gelmektedir. Bunlar eleştiri daha doğrusu direkt kişiye saldırı, küçük görme yani karşısındakini değersizleştirme, savunmacılık yani herhangi bir hatanın sorumluluğunu almama ve son olarak tıkama yani karşı taraftan kendini bütünüyle geri çekme olarak ele alınmaktadır. İkilinin ilişkisinde yaşadıkları çatışmalarda bu dört unsur da gözlenmektedir. İki taraf da birbirinin kişiliğine saldırırken karşı tarafı değersiz hissettirecek kelimeler sarf etmektedirler. İlişkilerinin bu noktaya gelmesinde sorumluluğu tamamen karşı tarafa yükleyip artık son nokta da özellikle Nilgün’ün kendini tamamen geri çektiği görülmektedir.
Nilgün, büyük itirafların yaşandığı o geceden sonra başka bir adamla kaçar. Bu izleyiciye Harun’un haklı şüpheler barındırdığını düşündürebilir ancak Nilgün’ün içinde bulunduğu durum kendini gerçekleştiren kehaneti akıllara getirmektedir. Çünkü Nilgün, Harun ile ilgili yakınmalarında zaten kendisine hiç güvenmediğini ve hep böyle bir şey beklediğini haykırmıştır. Harun yaşadığı travma etkisi ile Nilgün’ün sürekli kendisini aldatacağına dair akılcı olmayan inanca sahiptir ve ilişkilerinde kurban rolüne bürünerek hep aldatılacağı günü beklemiştir. Harun’un bilişsel çarpıtmaları, Nilgün’e yönelik bir kez aldattı yine aldatır düşüncesi ile aşırı genelleme yapmasında görülürken bu genellemeden yola çıkarak Nilgün’e güvenmemesi ve şüphe duyulması gereken bir eş şeklinde yaptığı etiketleme ile kendini göstermektedir.
Terk edilen Harun yıllar önce ertelediği yüzleşmeyi gerçekleştirmeye yani Taylan’ın ailesine her şeyi açıklamaya gitmiştir. Bu şekilde kendisinde yarım bıraktığı, bitirilmemiş bir işi tamamlayarak rahatlayabileceğini ümit etmiştir. İtiraftan sonra intihar girişimi olmuş ancak son anda arkadaşından yardım talep etmiştir. Nilgün ise yaşadığı olaylardan sonra işinden ayrılmış ve bir gecekonduda yaşamaya başlamıştır.
Filme İlişkin İzlenimlerim
Filmin verdiği ana mesajın filmin son sahnesinde olduğunu düşünmekteyim. Harun, Nilgün’e tekrar birlikte yaşamayı teklif eder ancak Nilgün’ün “Hiçbir şey geçmiyor, geçen sadece zaman” sözleri ile film biter. Aslında her şey bu son sözlerde saklıdır. Tamamlamadığımız, üstünü kapatmaya çalıştığımız veya bitiremediğimiz her yaşantı ne kadar zaman geçerse geçsin her zaman bizimle birlikte gelir. Geçen zamanla birlikte bizde de bir şeylerin geçmesi veya yaşadıklarımızın bizde bıraktığı etkilerin evrilmesi mümkün. Sadece sağlıklı bir şekilde o defteri kapatabilelim yeter. İyi seyirler…
Fatma BATIK ŞİMŞEK
Psikolojik Danışman