AİLE İÇİ ŞİDDET FAİLLERİNE YÖNELİK MÜDAHALELER

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Hukukta, bireyin işlediği suç karşısında çeşitli yaptırımlarla karşı karşıya kalması olarak tanımlanan ceza, toplumsal yaşamın ve hukukun düzeni, devamlılığı için vazgeçilmez bir olgudur. Geçmişten bugüne cezanın amaçları doğrultusunda birçok görüş/teori ortaya atılmıştır. Kimi teoriye göre ceza başlı başına amaçken, kusur ancak cezayla telafi edilebiliyorken kimine göre adaletin sağlanması için gereklidir. Bazısına göre ceza bir nevi “ibret/toplumsal gözdağı” aracıyken bazısına göre yeniden sosyalleştirmenin önderidir. Biz ruh sağlığı çalışanları için de önemli olan, cezanın “yeniden sosyalleştirme” amacıdır.

Türk Ceza Kanunu’nda cezanın tanımı yapılmakta ancak amacına yer verilmemektedir. Fakat 1965’te TCK’daki infaz sistemini değiştiren yasanın gerekçesinde, cezanın infazı hakkında “failin ıslahı ve topluma tekrar kazandırılması” amacının ön plana çıktığı görülmektedir. Gerekçede Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un yapılmasında etkili olan sebepler “Suç işleyenleri kişiliklerine uygun terbiye, eğitim ve çalışma yolları ile ıslah etmek, bu maksatla cezaevinden çıkan ıslah olunmuş suçluyu izlemek ve korumak, …, suçlunun kendi iradesiyle uslanmasını teşvik edici bir sisteme yer vermek.” biçiminde açıklanmıştır (Dönmezer, 1966; Akt. Centel, t.y.).

Cezanın gerçekten caydırıcı güce sahip olup olmadığını sorgulamak bir yana dursun, ceza ve bireyi topluma kazandırma fikirlerinin birleştirilmesi son derece elzem bir noktadır. Özellikle ülkemizdeki kadına şiddet ve aile içi şiddet olayları düşünüldüğünde faillerin rehabilitasyonu sağlanarak topluma karışmaları ciddi bir gereklilik arz etmektedir.

Aile içi şiddetle mücadele kapsamında genelde kadınların korunması ve erkeklerin cezalandırılması üzerine yoğunlaşıldığı; ağırlıklı olarak kadın merkezli çalışmalar gerçekleştirildiği görülmektedir (Öztürk, 2019). Fakat sürekli olarak mağdurlarla yapılan çalışmalar şiddet sorununu çözmede yetersiz kalmaktadır (Çelik, 2013). Dolayısıyla erkeklerin, mutlak teorilere bırakılan ceza anlayışı çerçevesinde yalnızca adalet sistemine terkedilmesi, şiddetin önüne geçmede yetersizdir. Bu sebeple mağdurlara sunulan hizmetlerin yanı sıra faillere verilen cezai yaptırımlarla beraber onların psikososyal değişimlerinin sağlanması faydalı adımlardan olacaktır. Adaleti sağlarken aynı zamanda kişiyi sadece yaptıklarından ötürü cezalandırmak, toplumdan soyutlanmamasını sağlamak kritiktir. Aksi takdirde şiddet, asla önüne geçilemeyerek varlığını sürdürecektir.

Faillerin büyük kısmında müdahale ve destek programlarını reddetme, başladıkları programı yarıda bırakma, suçun sebeplerini dışsallaştırma gibi davranışların görülmesi yüksek ihtimaldir. Yapılan araştırmalarda da, aile içi şiddet faillerinin büyük çoğunluğunun program ve müdahalelere katılımının çok az olup henüz programın başındayken merkezleri terk ettikleri veya yarıda bıraktıkları gözlenmiştir (Babcock, Green ve Robie, 2004; Eckhardt, Murphy, Balck ve Suhr, 2006; Akt., Turhan, 2019). Kısacası, onları programın içinde tutabilmek öncelikli amacımız olmalıdır. Bunun için güvene dayalı terapötik ilişki kurabilmek önemlidir.

Son yıllarda motivasyonel görüşme teknikleri aile içi şiddet faillerine yönelik müdahale programlarında sıkça yerini almaya başlamıştır (Turhan, 2019). Bu doğrultuda motivasyonel görüşme teknikleriyle faili öfkeden arındırma, terapötik ilişki kurarak süreç içerisinde gelişebilecek iş birliği için güven verme, failin değişime direncini azaltma, değişim yönünde cesaretlendirme, programı terk etmenin önüne geçme, uyum sürecini kolaylaştırma girişimleri iyi birer adımdır.

Faillere uygulanan programların temel amaçlarından biri; sergiledikleri şiddetin çevreye, sevdiklerine verdiği zararların fark ettirilmesi olmalıdır. Ardından onlara yeni beceriler kazandırılması ve bunların geliştirilmesi, toplumsal cinsiyet rollerini ve kalıp yargıları kırarak şiddete olan algılarının değiştirilmesi (Çelik, 2013) kıymetli adımlardır. Bu yönde hazırlanan müdahale programlarından feminist yaklaşım, aile sistemleri yaklaşımı, birey temelli kuramlar, BDT ve sosyal öğrenme kuramının önemli gelişmeler sağladığı kanıtlanmıştır (Çelik, 2013).

Failler için tasarlanacak müdahale programlarında kanıta dayalı tekniklerin kullanılması yüksek önem taşımaktadır. Bunların arasında BDT kritik yer tutarken yurtdışında geliştirilen EMERGE Modeli, AMEND Modeli, Duluth Model, DAIP ve ŞAPP etkililiği kanıtlanmış mühim programlardandır. Bazı programlar failin özelliklerine göre bireysel veya grupla uygulanabilecek esneklik payına sahiptir. Hazırlanan tüm bu müdahale programlarında ortak olarak; failin şemalarının yeniden tanımlanması, davranış örüntülerinde değişim yapılması, stres ve öfkeyle başa çıkma becerilerinin kazandırılması, sosyal beceri öğretimi yapılması, etkili iletişim becerilerinin kazandırılması, öz güven ve öz yeterlik algılarının geliştirilmesi, empati, duygusal zeka, etkili babalık/ebeveynlik gibi eğitimlerin verilmesi, bağımlılıklarından kurtarılması, eşe, evliliğe ve sorumluluklarına dair irrasyonel inançlarının değiştirilmesi yer almaktadır.

Tüm bunlara ek olarak müdahale programı uygulama sürecinde, hakkında uzaklaştırma kararı bulunan faillerin bu karara uymaları sağlanmalı, düzenli denetimleri yapılmalıdır. Bu noktada devletin veya çeşitli özel kurumların faillere konut, gelir, iş bulma vb. alanlarda yardımda bulunması; failin kendini toparlayana ve müdahale programı sonlanana kadar desteklenmesi tüm süreç için fayda sağlayacaktır.

Uygulanan tüm program ve müdahalelerin kurumların iş birliğinde ve multidisipliner anlayışla uygulanması, programını tamamlayan faillerin dikkatli ve titiz biçimde izleme aşamasına tabii tutulması, mağduriyetlerin tekrar tekrar yaşanmasının önüne geçebilmek adına kritiktir (Turhan, 2019). Bizler toplumdaki şiddet döngüsünü yıkmak adına önleyiciliğin yanında iyileştiriciliği de işlevsel kıldığımız sürece daha iyi bir gelecek hepimizin olabilir. Ötekileştirmeden, örselemeden, onararak ve kabul ederek…

KAYNAKÇA

Centel, N. (t.y.). Cezanın amacı ve belirlenmesi. Erişim adresi: https://hukuk.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2020/01/Centel-3.pdf

Çelik, G. (2013). Eşine şiddet uygulayan erkeklere yönelik grup çalışması: bilişsel-davranışçı yaklaşımla yapılandırılan grup sürecine bakış. Duyan, G. Ç., Şenol, D. ve Yıldız, S. (Ed.), Aile ve Kadın Sempozyumu Bildiri Kitabı (ss. 51-67) içinde. Kırıkkale Üniversitesi Kültür Merkezi, Kırıkkale. Erişim adresi: https://docplayer.biz.tr/1294313-Aile-ve-kadin-sempozyumu-bildiri-kitabi.html

Öztürk, A. B. (2013). Kadına yönelik şiddet uygulayan erkeklerle çalışmada pro-feminist yaklaşım. Duyan, G. Ç., Şenol, D. ve Yıldız, S. (Ed.), Aile ve Kadın Sempozyumu Bildiri Kitabı (ss. 95-101) içinde. Kırıkkale Üniversitesi Kültür Merkezi, Kırıkkale. Erişim adresi: https://docplayer.biz.tr/1294313-Aile-ve-kadin-sempozyumu-bildiri-kitabi.html

Turhan, Z. (2019). Eşine şiddet uygulayan erkekler için müdahale modeli geliştirme. Toplum ve Sosyal Hizmet, 30(3), 1096-1119. Erişim adresi:

https://www.researchgate.net/publication/335948864_ESINE_SIDDET_UYGULAYAN_ERKEKLER_ICIN_MUDAHALE_MODELI_GELISTIRME/link/5d89eb45a6fdcc8fd61b3e30/download

GÖRSEL KAYNAKÇA

https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-39597840

https://pdrhaber.com/infaz-kurumlarina-psikolojik-danisman-kadro-talebi/

Gizem Tok

Aday Psikolojik Danışman / Ankara Üniversitesi