İnsanlık var olduğu günden itibaren en temel ihtiyaçlarından biri olan iletişimi sağlamak ve aktarmak için pek çok yolu kullandı: Mağara duvarlarına resim ve şekiller çizdi, belirli şekillerden oluşturulmuş alfabeleri; çivilere, taşlara, hayvan derilerine, papirus adı verilen kağıtlara yazdı. Tarih boyu yeni ihtiyaçlar ve gelişmeler, hayatımıza yeni buluşları dahil etti: Matbaa, telsiz, telgraf, radyo, fotoğraf makinası, daktilo, telefon, televizyon, bilgisayar, internet ve kablosuz ağ erişimi. İletişim araçları, özellikle 90’lı yılların ardından internet ve bilgisayar teknolojilerinin gelişmesinden çok etkilenmiştir (Baykut,2014; akt. Bulunmaz, 2018).
Günümüze baktığımızda iletişim kurmak o kadar kolay hale geldi ki emek harcamadan istediğimiz kişiler ile rahatça iletişim kurabiliyoruz. Birbiri ardına geliştirilen sosyal medya platformları, günlük faaliyetlerimizin önemli bir parçası haline gelerek sadece iletişim değil eğlenceli vakit geçirmek, alışveriş yapmak gibi her alanda yer almaya başladı.
Sosyal medyanın yaş gözetmeksizin her birey tarafından kullanılması, toplumda meydana gelen her yeniliğin internet ve sosyal medya ile ilişkilendirilmesi (hashtag, reklamlar, sosyal medya hesaplarıyla bağlantılı satışlar vb.) internetin kontrolsüz kullanımını da yaygınlaştırdı (Yalçın Çınar, Mutlu, 2019).
Dünyaya dair her şeye tek tuşla ulaşmak bizleri telefonsuz yaşayamayacak bireyler haline getirdi. Arkadaşlarımıza, çevremize dair her yeni gelişmeyi sosyal medyalardan takip eder olduk. Durum böyle olunca hastalık da baş göstermeye başladı; Gelişmeleri Kaçırma Korkusu (Fomo).
“Gelişmeleri Kaçırma Korkusu”, kısaltılmış hali ile “GKK”, olarak adlandırılan olgu, literatüre FOMO – Fear of Missing Out olarak ilk defa Patrick McGinnis’in 2004 yılında Harvard Business School dergisinde yayınladığı makalesinde “En iyi seçeneği tercih etmemiş olma korkusunun eşlik ettiği, bir aktiviteye katılırken diğerinin daha tatmin edici olma olasılığı ile seyreden, özellikle etkinlikleri kaçırma özelinde yaşanılan korku” olarak tanımlanmıştır (Gökler, Aydın, Ünal ve Metintaş, 2016). Gelişmeleri kaçırma korkusu yaşayan bireyler, sosyal medyada paylaşılan önemli olayları kaçırmaya dair kaygı duyuyorlar. Aynı zamanda sosyal medya dışında geçirdikleri vakitlerde kendilerini yalnız hissediyorlar. İnsanlar sosyal medya da gördükleri yaşamlardan, etkinliklerden sonra kendi hayatlarına ilişkin bir tatminsizlik yaşıyorlar. Yaşadıkları tatminsizlik, onları yaptıkları işlere karşı ilgilerini bitirirken sosyal medya da görüp yaşayamadıkları hayatlara karşı olan pişmanlık duygularını güdülüyor. Durum böyle olunca zamanlarının çoğu pişmanlıkla ve gelişmeleri kaçırmaya dair olan kaygı ile geçiyor. Gelişmeleri kaçırma korkusu yaşayan veya yaşamaya yatkın bireyler, yapmak istediklerinin hep daha fazlasını istedikleri için de ayrı bir kararsızlık durumu ortaya çıkıyor. Daha iyisi vardır düşüncesi ile yaptıkları şeyler anlamını yitiriyor ve kişi zevk alamıyor.
Peki böyle bir durumda ne yapabiliriz? Sosyal medya da fazla zaman geçirdiğimizde o anı kaçırıyor ve çevremizden soyutlanabiliyoruz. Gelişmeleri kaçırma korkusu için kullanılan en etkili yöntemlerden biri ‘Mindfulness’.
Mindfulness(farkındalık), şu ana odaklanan yargılayıcı olmayan bir gözlem veya farkındalığı ifade eden terapötik bir tekniktir. Ruminasyonu, stresi ve duygusal reaktiviteyi azalttığı; çalışma belleği, odak ve ilişki memnuniyetini artırdığı kanıtlanmıştır (Mcginnisto, 2019). Bilinçli farkındalık ile o anda kalabilmeyi deneyebiliriz. İnstagramda paylaşmak istenilen anlar fark edilir ve durdurulabilir. Bu şekilde küçük başlangıçlar ile gelişmeleri kaçırma korkusunun üstesinden gelinebilir. Sosyal medyayı bir nesne veya bir madde gibi görmemiz gerek. Nasıl alkolü çok kaçırdığımızda dağılıyoruz ve bir daha bu kadar içmeyeceğim diyoruz aynı onun gibi sosyal medyada kendimize kısıtlamak yararlı olabilir. Sosyal medyada paylaşımlara karşı özenilen zamanlarda derin bir nefes alınıp ve sahip olunanları gözden geçirmek yararlı olabilir. Bu şekilde sosyal medyanın kontrollü kullanımı sağlanabilir. Aynı zamanda sahip olunanlara karşı minnet duygusu da gelişebilir. (Barron, 2019).
Tüm bu bilgilere baktığımızda gelişmeleri kaçırma korkusu ‘bireylerin sosyal etkileşimden haberdar olamama durumunda yaşadıkları sosyal kaygı’ şeklinde özetlenebilir. Bilinçli farkındalık ile bu kaygı tanınabilir ve üstesinden gelinebilir. ‘An’ da kalmayı öğrenerek bu tekrarlanabilir. Bir saatiniz olduğunu düşünün, akrebi ve yelkovanı yok ve kadranda ‘şimdi’ yazıyor. Bizi mutlu eden, huzur veren şeyleri şimdi bulalım. ‘Makinelerden daha çok insanlığa ihtiyacımız var’ diyen Charlie Chaplin sözünü hatırlatarak sosyal medyanın yerini belirleyelim, bizi yönetmesine izin vermeyelim.
KAYNAKÇA
Barron, K. (2019). Mindfulness As A Cure for FOMO: Fear of Missing Out. https://kellybarron.com/mindfulness-as-a-cure-for-fomo-fear-of-missing-out/ adresinden elde edilmiştir.
Bulunmaz, S. (2018). Duygusal zeka ve duygusal şemaların sosyal medya kullanımı, gelişmeleri kaçırma korkusu ve sigara bağımlılığı ile ilişkisinin incelenmesi. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Üsküdar Üniversitesi, İstanbul (Tez No: 515364).
Gökler, Mehmet E., Reşat Aydın, Egemen Ünal ve Selma Metintaş. (2016). Sosyal Ortamlarda Gelişmeleri Kaçırma Korkusu Ölçeğinin Türkçe Sürümünün Geçerlilik Ve Güvenilirliğinin Değerlendirilmesi. Anadolu Psikiyatri Dergisi. c. 17. s. 1: 52-59.
Mcginnisto, P. (2019). Fomo. https://www.counseling.org/news/aca-blogs/aca-member-blogs/aca-member-blogs/2019/05/16/fomo adresinden elde edilmiştir.
Yalçın Çınar, Ç. ve Mutlu, E . (2019). İnternet Bağımlılığının Benlik Saygısı, Dikkat, Gelişmeleri Kaçırma Korkusu, Yaşam Doyumu ve Kişilik Özellikleri ile İlişkisi. Bağımlılık Dergisi , 20 (3) , 133-142 .
İdil Sera ŞAHİN
Ege Üniversitesi/ Aday Psikolojik Danışman