Yoğun geçen bir haftanın, ayın ardından köşemize çekilip kahvemizi ya da çayımızı yudumlarken okuduğumuz bazı kitaplar terapi gibidir. Hele bir de kitabın kahramanıyla özdeşim kurduysak… İşte o zaman değişim ve farkındalık başlar. Farklı bakış açıları kazanır, kendimizle tanışır, çeşitli duygulara adım atar, söyleyemediklerimizi söyleriz. Bazı kitaplar böyledir ve hayatımızda önemli, özel bir yere sahiptir. Hayatının özel kitabıyla tanışmış her insan da biraz şanslıdır. Çünkü bu kitap ona “iyi gelmiş” tir. Kitapların bizlere iyi gelen, büyülü yanları yadsınamaz bir gerçektir. Bu iyileşmenin uzman gözetiminde sistematik olarak gerçekleştirilmesinin ise bir ismi vardır: Bibliyoterapi.
Psikoterapide danışanın içgörü kazanması, farkındalığının arttırılması, duygularının ifadesi, kendisini zorlayan yaşantıların fark edilip anlamlandırılması veya katarsisinin sağlanması amacıyla kitapların kullanılmasına bibliyoterapi denir. Bu, iyi oluşun sağlanması adına kullanılan bir tekniktir (Bekaroğlu, 2019). Danışman danışanın yaşam öyküsüne uygun olduğunu düşündüğü bir kitabı önererek okumasını ister. Daha sonraki süreç değişkenlik gösterse de genellikle kullanılan yöntem danışanın okuduklarının seans içerisinde konuşulmasıdır. Kitapta danışanı en çok etkileyen olaylar ya da kitabın kahramanının özellikleriyle kendi özellikleri arasındaki benzerlikler/farklılıklar sorulabilir. Kitaba dair konuşmalar danışanın hayatıyla ilişkilendirilerek farkındalık kapısı aralanır. Yani kitabın sadece okuyup anlaşılması değişim ve farkındalık için yeterli değildir. Özümsenmesi, tartışılması, ilişkilendirilmesi gereklidir. Okuduğu kitaptaki veya öyküdeki karakterin yaşadıklarıyla kendi problemlerini ilişkilendiren danışan hem bu problemi sadece kendisinin yaşamadığını fark ederek hissettiği yalnızlıktan arınır hem de kitaptaki karakterin bakış açısını da görerek farklı bir çerçeveden bakmaya başlar. Bu dünyada yalnız olmadığını gören birey de yaşamına daha güçlü ve umutlu bir şekilde devam eder (Öncü, 2012). Belki de asıl sır burada gizlidir. İnsanlar kitapları okurlar çünkü kitap karakterleri onlara yalnız olmadıklarını hatırlatır. Onlara farklı çözüm yolları sunar, problemlerinden uzaklaşarak değerlendirmelerine olanak tanır. Kitapların bu sihirli güçlerinin farkında olunsa da bibliyoterapi, her yaş grubuyla çalışırken ve her problemde kullanılabilen bir yöntem midir?
Psikolojide sürekli karşımıza çıkan “bireysel farklılıklar” sözü burada da karşımıza çıkarak bu yöntemin yararlı oluşunun kişiden kişiye değişebildiğini ifade eder. Bu noktada kitap okumayı sevme, doğru kitapla karşılaşma, kitaptaki ana düşünceyi fark edebilme, kitaba kendini vererek okuma gibi değişkenler önemlidir. Yine de bibliyoterapi çok geniş yaş ve problem skalasında etkili sonuçlar verir. Bal (2018)’a göre çocuklarda, ergenlerde, yetişkinlerde rahatlıkla kullanılabilecek bir yöntemdir. Eğitim, sağlık, kişisel gelişim konularında sıklıkla kullanılır ve olumlu sonuçlar elde edilir. Çocuklarda; akran ilişkileri, davranış problemleri, kardeş kıskançlığı, boşanma sonrası gözlenen problemler, göç, okul sorunları gibi konular bibliyoterapinin kullanıldığı alanlara örnek verilebilir. Ergen ve yetişkinlerde ise davranış sorunları, kötüye kullanım, kronik rahatsızlıklar, depresyon, bağımlılık, kendini yıkıcı davranışlar, anksiyete gibi konularda etkilidir. Bir problemin çözümü dışında; merhameti arttırma, empatik anlayış geliştirebilme, kendini tanıma gibi duyuşsal konularda da bibliyoterapiye başvurulabilir.
Bibliyoterapinin bu kadar geniş bir alanda etkili oluşunun sebepleri; kullanımının kolay olması, danışanın aktif katılımını gerektirmesi, uzun vadede çözümün sağlanmasıdır. Örneklendirmek gerekirse; sigaranın oluşturduğu fiziksel rahatsızlık sebebiyle doktora giden bir bireyin, doktordan “sigarayı acilen bırakmalısın” cümlesini duyması bireye sigara bırakma konusunda etki etmeyebilir. Çünkü tedavi sürecine katkı sağlayan asıl şey bilgidir. Bireyin sigara bağımlılığı, dinamikleri ve etkileri konularında bilgi sahibi olması sonucunda birey kendi bağımlılığıyla mücadele edebilir. Bu bilgiyi de kitaplardan sağlayabilir. Sigara bağımlılığının yer aldığı bir roman veya hikayenin okunup danışma ortamında tartışılması bireyin farkındalığını arttırma konusunda daha etkili bir işleve sahiptir (Yılmaz, 2014).
Genel olarak işlevsel olarak kullanılan bibliyoterapi, bir uzman işbirliğiyle gerçekleştirilirse terapi yöntemidir ve iyileşmenin sistematik adıdır. Adı terapi olmasa da danışma ortamı dışında okuduğumuz kitapların bize iyi gelen yanları olduğu kesindir. Bu nedenle, ne olursa olsun kitaplarla arkadaşlığımız hiç bitmesin.
KAYNAKÇA
Bal, F. (2018). Bibliyoterapi uygulamasının depresyon üzerindeki etkinliğinin değerlendirilmesi. Journal of Social And Humanities Sciences Research (JSHSR), 5(24), 1630-1640.
Bekaroğlu, E. (2019). Kitapların psikoterapide bir aracı olarak kullanımı: vaka örneği ile bibliyoterapi uygulaması. Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, 7(94), 250-258.
Öncü, H. (2012). Bibliyoterapi yönteminin okullarda psikolojik danışma ve rehberlik amacıyla kullanılması. Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, 161, 147-170.
Yılmaz, M. (2014). Bilgi ile iyileşme: bibliyoterapi. Türk Kütüphaneciliği, 28(2), 169-181.
GÖRSEL KAYNAKÇA
Görsel 1: https://exposure.org.uk/2018/08/reading-books-can-help-you-cope-with-the-real-world/
Görsel 2: https://tr.pinterest.com/pin/597993656745749916/
Şeyma KÜÇÜK
Psikolojik Danışman