Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

‘’KONTROL EDEMİYORUM!’’ – Psikolektif’ten – Sayı – 1

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.
Duygusal Acıyla Başa Çıkmak: Mücadele Düğmesi ve Yaratıcı Umutsuzluk

Çevremizi şöyle dikkatli bir şekilde gözlemlediğimizde insanların çoğu mutlu görünmektedir. Bu gayet normaldir çünkü toplumumuz iyi hissetme toplumudur ve bize mutlu yüzümüzü takınmayı öğretir. Yaşamda en başarılı ve zengin insanların dahi olumlu yaşanmışlıklarının yanında çok mutsuz deneyimleri de bulunmaktadır. Doğrusu insan duyguları her an değişebilmektedir. Her dakika, her saat ve her gün yaşam karşısında farklı düşünce, duygu ve davranışları sergilemekteyiz. Bunlardan bazıları sağlıklı olabiliyorken bazıları da sağlıksız duygu, düşünce ve yaşantılar olmaktadır. Fakat şöyle bir gerçek var ister korku, ister üzüntü, utanç veya kendinden şüphe etmek şeklinde olsun tüm insanlar hayatlarının belli dönemlerinde duygusal acılar yaşadılar ve yaşamaya devam edecekler (Ciarrochi vd., 2022). Peki, tüm bunların karşısında neler yapılmaktadır? Özellikle olumsuz düşünce, his ve yaşantılardan korunmak için mücadele düğmesine başvurulmaktadır.


 

Mücadele Düğmesi ve Yaşantısal Kaçınma

Mücadele düğmesi, bireylerin karşılarına çıkan her türlü fiziksel ve duygusal acıyla mücadele etmeleri gerektiği anlamına gelmektedir. Bu, ne tür bir rahatsızlık yaşanırsa yaşansın bunlardan kurtulmaya ve kaçınmaya çalışmak için yapılan girişimlerdir. Örneğin, baş gösteren duygu kaygı olsun. Mücadele düğmemiz açıksa, bu duygu bizim için asla kabul edilemez. Bu yüzden hissettiğimiz kaygı nedeniyle kendimizi öfkeli bir halde bulabiliriz, “Ne cüretle bana böyle hissettiriyorlar!” Ya da duyduğumuz kaygı yüzünden suçluluk hissederiz, “Canımın böyle sıkılmasına izin vermemeliyim. Böyle yapmamam gerektiğini biliyorum yine çocuk gibi davranıyorum.” Tüm bu ikincil duyguların ortak yönü, can sıkıcı ve faydasız olmaları, enerjiyi tüketmeleridir. Mücadele düğmesi açıkken, rahatsız edici bu duyguların varlığına kesinlikle tahammül yoktur. Bu da hem bunlar yüzünden duygusal yönden rahatsız olmak hem de bunlardan kurtulmak ya da dikkatimizi başka bir şeye vermek için ne gerekiyorsa yapılmasına yol açmaktadır (Harris, 2020).

Fakat hisleri durdurmaya çalışmanın kendisinin sorunun bir parçası olduğu görünmektedir. Bu tip stratejiler, insanın daha değerli ve anlamlı bir hayat sürmesine katkı sağlamamasına rağmen hem gençler hem de yetişkinler tarafından sıklıkla kullanılmaktadır (Hayes ve Ciaarochi, 2021). Kabul ve Kararlılık Terapisi yaklaşımında bu tip stratejiler yaşantısal kaçınma olarak adlandırılır. Yaşantısal kaçınma, uzun vadeli davranışsal zorluklara sebep olsa bile düşünceler, duygular, anılar, vücut duyumları, davranışsal eğilimlerden kaçmaya çalışma sürecidir. Bilimin tespit ettiği tüm psikolojik süreçlerin kökeninde yaşantısal kaçınma vardır. Bedenimiz dışındaki kural “Eğer şundan hoşlanmıyorsan ondan nasıl kurtulacağının yolunu bul ve ondan kurtul” şeklinde olabilir. Bu daha çok “Eğer bir şeye sahip olmak istemiyorsan, tam da ona sahip olursun” gibidir. Kısa vadeli etkiler uzun vadeli etkilerden çok daha fazla pekiştirme yaptıkları ve bu problem çözme stratejileri kısa bir süreliğine hayatın birçok alanında iş gördüğünden bunlar tehlikeli bir tuzaktır. Öfkeniz, kaygınız ya da depresyonunuz ile savaşması için geliştirilen bu mücadele stratejileri kısa süreliğine bu duyguların gitmesine sebep oluyordur aksi takdirde bunlarla meşgul olmazsınız. Fakat acı veren bir düşünce, duygu ya da vücut duyumundan kaçmaya çalıştıkça bunlar daha önemli hale gelir ve daha yoğun, daha sık ortaya çıkmaya başlamaktadır. Ayrıca kaçmak aynı zamanda gerçekten korku dolu düşüncelere sahip olduğumuz anlamına geldiğinden bunlar daha inanılır ve bizimle sarmaş dolaş hale gelir. Sonuç olarak “varlığı acı veren” büyür. Biz içsel süreçlerimizle uğraşırken, bu sırada hayat beklemeye alınır. Böylece “yokluğu acı veren” de büyür (Hayes ve Smith, 2021).


 

Yaratıcı Umutsuzluk ve Kabul ve Kararlılık Terapisi

Psikolojik danışma sürecinde Kabul ve Kararlılık Terapisi yaklaşımını benimseyen psikolojik danışmanlar, danışanlarının bu tip kontrol ve kaçınma davranışlarını yaratıcı umutsuzluk çalışması ile minimize etmeye çalışırlar. Yaratıcı umutsuzluk, nasıl hissettiklerini kontrol etmeye yönelik çabalarının zengin, dolu bir hayat yaşamanın önüne geçtiği gerçeğine danışanların kendilerini açmaları anlamına gelmektedir. Kabul ve Kararlılık Terapisi’nde psikolojik danışmanın hedefi danışanlardaki bir duyguyu tetiklemek ya da duygusal bir tepki ortaya çıkarmaktan ziyade onları işlevsiz düşünce ve kontrol planlarının boyunduruğundan kurtarıp davranış repertuarlarını genişletecek eylemlere teşvik etmektir (Zettle, 2022). Bu tür bir teşvik işlerlik temelli bir müdahaledir. Psikolojik danışma sürecinde psikolojik danışman ilk olarak kontrolün doğal olarak nasıl geliştiği ile ilgili danışanlarda normalleştirme çalışması yapmaktadır (Harris, 2019). Bunun ardından çeşitli formlar, metaforlar ve davranışsal deneyler aracılığı ile danışanların kontrol ajandaları zayıflatılmaya çalışılmaktadır. Örneğin, danışanların daha önce neleri denedikleri, denedikleri şeylerin ne işe yaradığı, denedikleri şeylerin nelere mal olduğuna yönelik farkındalıklarının artırılması yaratıcı umutsuzluk çalışmalarından biridir.

Sonuç olarak yaratıcı umutsuzluk çalışmaları, danışanların özellikle değişime motive olamadıkları ve duygusal kontrol hedeflerine derin bir şekilde bağlı oldukları durumlarda Kabul ve Kararlılık Terapisi yaklaşımını benimseyen psikolojik danışmanlar tarafından yapılan önemli bir çalışmadır. Böylece danışanlar hislerini, yaşantılarını oldukları gibi bunaltıcı ve zarar verici nitelikteki kalıcı unsurlar olarak değil geçici yaşantılar olarak görme fırsatı yakalamaktadır (Hayes ve Ciarrochi, 2021).


Duygusal acılarla mücadele etmek yerine onları kabul etmenin, daha anlamlı bir yaşam sürmenin anahtarı olabileceğini düşünmüyor musunuz?

Çağrı BAŞ

Psikolojik Danışman