
Erken çocukluk dönemi, bireyin bilişsel, duygusal ve sosyal gelişiminde kritik bir evredir. Bu dönemde çocuklar, gerçeklik ile hayal gücü arasındaki sınırları henüz tam olarak ayırt edemezler. Bu gelişimsel sürecin bir parçası olarak çocuklarda sıklıkla hayali arkadaş olgusu gözlemlenebilir. Çocuk, hayali bir figür yaratır ve bu figürü gündelik yaşantısına aktif olarak dahil eder; onunla oyun oynar, konuşur, fikir alışverişi yapar ve zaman zaman ona fiziksel bir varlık gibi davranır.
Bu durum, ilk bakışta ebeveynleri tedirgin edebilir. Ancak yapılan araştırmalar, hayali arkadaşların okul öncesi dönemde (yaklaşık 2-7 yaş arası) sıklıkla görüldüğünü ve çoğunlukla tipik gelişimin doğal bir parçası olduğunu göstermektedir. Bu tür oyunlar, çocuğun sembolik düşünme becerisinin geliştiğini, soyut kavramlarla ilişki kurabildiğini ve yaratıcı problem çözme stratejileri geliştirdiğini göstermesi açısından olumlu bir işaret olabilir.
Hayali arkadaşlar genellikle çocuğun sosyal ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak ortaya çıkar. Yalnızlık hissi, anlaşılmama duygusu, aile içinde yaşanan çatışmalar ya da çevresel değişiklikler (kardeş doğumu, taşınma, okul değişikliği vb.) gibi stres yaratan durumlar, çocuğun içsel dünyasında bir tür “baş etme mekanizması” olarak hayali arkadaş figürünü devreye sokabilir. Bu bağlamda hayali arkadaşlar; çocukların kaygılarını dışsallaştırarak ifade etmesine, güçsüzlük duygularını dengelemesine ve benlik saygısını desteklemesine yardımcı olabilir.
Çocuk gelişimi perspektifinden bakıldığında, hayali arkadaş oyunları aynı zamanda çocuğun zihinsel temsiller oluşturma becerisi, kurgu üretme yeteneği ve sosyal roller arası geçiş yapma kapasitesi hakkında da bilgi verir. Özellikle tek çocuklarda ya da sosyal etkileşimi sınırlı olan çocuklarda bu tür figürlere daha sık rastlanabilir. Bu figürler çoğu zaman çocuğun iç dünyasındaki ihtiyaçları, arzuları ve çatışmaları sembolize eder.
Ancak hayali arkadaşlığın bazı durumlarda gelişimsel risklere işaret edebileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Özellikle şu durumlarda daha yakından değerlendirme gerekebilir:
- Çocuk okul çağına (6-7 yaş) geldiği halde hayali arkadaşlık ilişkisini yoğun biçimde sürdürüyorsa,
- Olumsuz davranışları sistematik olarak hayali arkadaşına yüklüyorsa,
- Hayali arkadaşıyla ilişkisi saldırgan, itaatsiz ya da zarar verici davranışlarla iç içeyse,
- Gerçek sosyal ilişkilerden kaçınıyor, akran ilişkileri kurmakta zorlanıyor ve yalnızca hayali arkadaşıyla vakit geçirmeyi tercih ediyorsa,
- Hayali arkadaşına karşı aşırı bağımlı davranışlar sergiliyorsa.
Bu tür durumlar, çocuğun sosyal-duygusal gelişiminde bir aksaklık olduğuna veya altta yatan psikolojik bir soruna işaret edebilir. Böyle bir tablo söz konusu olduğunda, bir çocuk psikoloğu ya da çocuk gelişim uzmanı tarafından profesyonel değerlendirme yapılması önemlidir. Bu sayede çocuğun içsel dünyasına dair daha derinlemesine bilgiler elde edilebilir ve gerekirse uygun bir müdahale süreci başlatılabilir.
Ebeveynlere düşen en önemli görev, hayali arkadaş olgusunu bir “bozukluk” ya da “tehdit” olarak değil; çocuğun duygusal gelişiminin bir ifadesi ve iletişim kurma çabası olarak değerlendirmektir. Çocuğun bu bağlamda kurduğu hayal dünyasını küçümsemek, alaya almak ya da reddetmek yerine onunla iş birliği içinde olmak ve duygularını anlamaya çalışmak oldukça kıymetlidir. Aile bireyleri, çocuğun hayali arkadaşına gösterdiği saygıyı ve dikkati paylaşmalı, ancak bu figürün hayatın merkezine oturmasına da izin vermemelidir. Dengeyi sağlamak, çocuğun gerçeklik duygusunu geliştirmesine katkı sağlayacaktır.
Sonuç olarak, hayali arkadaşlar gelişimsel olarak olağan, çoğu zaman geçici ve işlevsel bir fenomendir. Ebeveynler bu süreci dikkatle gözlemlemeli, çocuğun davranışlarında belirgin olumsuz değişiklikler fark ettiklerinde uzman desteğine başvurmaktan çekinmemelidir. Unutulmamalıdır ki, çocuklar hayali arkadaşlarını sadece hayal ettikleri için değil, gerçek yaşamlarında ifade edemedikleri duygulara bir kanal aradıkları için yaratırlar. Bu nedenle, çocuğun anlattığı her hayali hikâye, onun içsel dünyasına açılan değerli bir kapı olabilir.
Merve Şahin Duran
Psikolojik Danışman/ Oyun Terapisti