Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

CEP HERKÜLÜ: NAİM SÜLEYMANOĞLU – Film İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 11

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Film Künyesi

Vizyon Tarihi: 22 Kasım 2019

Tür: Biyografi, Dram

Yapım: Türkiye

Süre: 141 dakika

İmdb Puanı: 7,3

Oyuncular: Hayat Van Eck, Selen Öztürk, Yetkin Dikinciler

Yönetmen: Özer Feyzioğlu

            Film, milli halterci Naim Süleymanoğlu’nun hayatını konu almaktadır. Cep Herkülü; Naim Süleymanoğlu, bir hayatın, bir devri nasıl etkileyebileceğini gözler önüne sermiştir. Naim, kazanmak için verdiği çabada aslında her kaldırdığı ağırlığın omuzlarındaki yükü ne kadar hafiflettiğini anlamamızı sağlayacaktır.

Yazı spoiler içermektedir.

Naim, Bulgaristan’ın Kırcaali şehrinde yaşayan üç çocuklu bir Türk ailenin çocuğudur. Çocukluğunda hem afacanlığı hem de annesine ağır işlerinde yardım etmesiyle dikkat çekmektedir. Bir gün kardeşi ile ücretli bir yüzme havuzuna gizli bir şekilde yüzmeye girdiklerinde bir grubun halter çalışmalarına denk gelir ve hayatını değiştirecek halter ile yolları bu şekilde kesişir. Naim, bu grubun çalışmasına dahil olur ve bir tek fiziksel olarak yaşına göre ne kadar güçlü olduğunun yanında öğrenmesinin de ne kadar hızlı olduğunu gözler önüne sermektedir. Bu durum aynı zamanda öğrenmede ilgi ve yeteneğin ne denli önemli olduğunu göstermektedir.

Bu şekilde dikkat çeken Naim, halter çalışmak için spor okuluna davet edilir ve oradaki antrenörü yeteneği ile büyüler. O sırada daha 10 yaşında olan Naim’i onun için çok da cazip olmayan bu spora ikna etmek; başarısı karşılığı bir madalya alacağı şeklinde olmuştur. Erikson’a göre “Başarıya Karşı Aşağılık Duygusu” döneminde olan Naim’i, başarısı karşısında alacağı böyle bir ödül yeterince tatmin edici olmuştur. İlerleyen zamanlarda da Naim’in bu dönemin krizinin üstesinden gelip yeterlilik duygusunun ne kadar geliştiğine şahit olacağız. Aynı zamanda başarmak değil başarının sonucunda somut bir şey kazanmanın Naim’in gözlerinde parıltıya yol açmasını da Piaget’e göre somut işlem döneminde olması ile açıklayabiliriz.

Naim’in, halter için çalışmalara başlayabilmesinde önündeki tek engel yaşı olmuştur. Naim’in yaşı büyütülüp yatılı olarak spor okuluna kabul edilmiştir. Uzun süre yeteneğini geliştirmek adına büyük çabalar verip Bulgaristan Milli Takımına dahil olmuştur. 1982 yılında yani 16 yaşında Brezilya da düzenlenen Dünya Gençler Halter Şampiyonasında ilk dünya rekorunu kırmıştır. Naim, sahip olduğu yetenek ve çalışma ile Bulgaristan için adım adım önemli bir konuma gelmeye başlamıştır. Naim’in destekçisi ve gururlananı gün geçtikçe artmaktadır.

26 Aralık 1984 tarihinde Bulgaristan Komünist Partisi tek ulusluluk adına Türk azınlığına karşı “Köklere Dönüş Operasyonu” düzenler. Türklerin kimlikleri elinden alınır ve yeni Bulgaristan kimlikleri verilir ancak bunu kabul etmeyenler kampa sürülmüştür. Karanlık Gece olarak anılan bu tarihte bütün dünyaya karşı Bulgaristan’da yaşayan Türklerin sesi tamamen kesilmiştir. Tam bu noktada Naim onların sesi olmaya karar vermiştir. Bulgaristan, bu konuda Naim’i kontrol altında tutmaya çalışır ancak onun kültürel kimliğini yok saymak “Kimliğe Karşı Kimlik Karmaşası” döneminde olan bir birey için kimlik oluşumunu, aidiyetini ve benliğini tehdit ettiğinden daha fazla tepki göstermesini sağlayacaktır. Yıllar sonra Naim’in Birleşmiş Milletler konuşması bu durumu en iyi şekilde özetleyecektir. “Adım Naim, soyadım Süleymanoğlu. Hayatta sahip olduğunuz her şeyi kaybedebilirsiniz. Evinizi, işinizi, hatta sevdiklerinizi… Ama bir insanın hayatta kaybedebileceği en zor şey kimliğidir.”

Naim için zorlu geçen ve işin içinden çıkamayacağı süreçlerinde öfkesini boşaltmak ve rahatlamak adına ağırlık kaldırmayı tercih ettiği gözlemlenmektedir. Bu da BASIC – Ph’a göre yaşadığı bu travma ile baş etmeyi fiziksel kanal yolu ile gerçekleştirmektedir. BASIC-Ph ifadesi, M. Lahad tarafından travmalar veya stresli yaşantılar ile baş etme yöntemi olarak ortaya çıkmıştır. BASIC-Ph, zorlu yaşam süreçleri ile baş etmede kullandığımız kanalları ifade eder. Bu kanalların açılımı, İnanç (Belief) kanalı, Duygu (Affect) kanalı, Sosyal (Social) kanal, İmajinasyon (Imaginative) kanalı, Bilişsel (Cognitive) kanal ve Fiziksel (Physiological) kanal şeklindedir. Aynı şekilde, Bulgaristan Türklerinin yaşadıklarını dünyaya en iyi duyurabileceği yer olan Seul Olimpiyatlarına girmeye hak kazandığı sırada dizanteri hastalığına yakalanan Naim, dinlenerek iyi olmak yerine inanç kanalı ve fiziksel kanalı sayesinde antrenman yaparak kendini toplaması ve sonucunda birçok rekora imza atması da bunun bir göstergesidir.

Naim’in hayatının değişim öyküsünü anlatan film akla Öyküsel Terapiyi getirmektedir. Naim, kendisinin hiçbir söz hakkı olmadan yazılan öyküsünü reddeder ve baştan yazıp bu öyküde aktif bir rol oynamaya karar verir. Öyküsel terapinin yıkım olmadan yapım olmaz anlayışına göre Naim geldiği zirveyi elinin tersi ile itip kendisinin, ailesinin ve ailesi gibi binlerce Türk’ün acısı için savaşmayı tercih eder. Naim’in öyküsünü baştan yazması onun gücü olmuştur.

Filme İlişkin İzlenimlerim

Film, bir tek Naim’in “Cep Herkülü” olma yolundaki çalışkanlığını ve azmini değil, bir dönemin acısının sesini nasıl duyurduğunu da anlatmaktadır. Sahip olduğumuz kimlik bir tek öznel iyi oluşumuzun yanında bulunduğumuz konumdaki iyi oluşların bir parçası olmamızı da sağlar. Naim Süleymanoğlu’nun yaşamı ile birlikte Bulgaristan’da yaşayan Türk azınlığının yaşantısına da şahit olduğumuz harika bir film. İyi seyirler…

Fatma BATIK ŞİMŞEK

        Psikolojik Danışman