Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Post Truth Çağda Bir Ebeveyn Pratiği: Sharenting – Psikolektif Dergisi – Sayı – 20

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 5 Dakikadır.

İki kavram: post truth ve sharenting. Her iki kavramda Türkçeleştirilmesinde zorluk çekilen kavramlardandır. Post truth 2016 yılında Oxford sözlüğü tarafından yılın kelimesi seçilmiş, Türkçe’de karşılığı gerçek ötesi, doğruluk sonrası, hakikatin önemsizleşmesi, hakikat ötesi gibi çevrilmiştir (Orak, 2020). Sharenting kavramı ise paylaşananababalık (Erişir ve Erişir, 2018), paylaşan ebeveynlik olarak çevrilmektedir. Anne-babaların sosyal paylaşım sitelerinde çocuklarına ait fotoğraf, video ve kişisel bilgilerini paylaşmasına İngilizce “paylaşma (share)” ve “ebeveynlik (parenting)” kavramlarının birleşiminden oluşan kavrama “sharenting (paylaşan ebeveynlik)” denilmektedir (Ayhan ve Öztürk, 2021). Bu iki kavram günümüz ebeveynlik pratiklerinde çokça karşımıza çıkmaktadır.

Aydınlanma çağında akıl ve bilim öne çıkmaktayken şu an içinde bulunulan post truth(hakikat ötesi) çağda artık duygular daha önemlidir. Bilginin kaynağından ziyade bilgiyi kullananın popürlerliğine eğilim artmıştır (Hafızoğlu, 2020). Post truth çağ gerçeği öğrenmenin, hakikatin ne olduğunun gereksiz olduğu, önemsizleştiği hatta hakikati aramanın imkansızlaştığı bir çağ olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu cağ ciddi ve derinlikli düşünceler yerine eğlence ve şenliğin önemsendiği postmodern tavır ile örtüşmektedir (Güven, 2020). Siber uzayın şenlikli doğasında insanlar hakikati sorgulamaz ve sorumluluk düşüncesinden kurtulurlar. Bu çağ sonrası insandaki değişimle beraber hakikatin önemsizleştiği, diğer bir anlamda hakikatin yittiği görülmektedir (Keyes, 2017; akt. Keskinkaya, 2021). Bu çağda nesnellik önemsizleşmiş, öznel fikirler her şeyden değerli hale gelmiştir. Var olanı değil, hayal edileni söylemek makul gelmeye başlamıştır (Hafızoğlu, 2020).

Teknolojik gelişmeler, üretilen içeriklerin çok daha hızlı yayılmasını sağlamaktadır. İçeriklerin oluşturulması ve dağıtımında maliyetler internet ile birlikte azalmıştır. Güvenilir bir marka için gereken doğru bilgi gibi ana unsurlar yerine, sosyal medya algoritmaları ve sosyal etkileşimlerle oynayabilme hakikat ötesini ortaya çıkaran ana unsurlar olmuştur (Güven, 2020). Hakikatin önemsizleşmesi ile birlikte insanlar sosyal medya ortamında eğitim ve bilgi bakımından herkesin eşit olduğu yanılsamasına kapılmıştır. “Ben böyle inanıyorum” ya da “böyle olmasını istiyorum” cümleleri daha çok karşımıza çıkarak, hakikatin yerini almaya başlamıştır. Kanıta dayalı ya da bilirkişi görüşlerinden beslenen bilgiler yerine bireyin kendi düşüncesi ile uyuşan ve kendi duygularına hitap eden “gerçeklere” yönelinmiştir (Keskinkaya, 2021). Post-truth dönemde bireylerin bilgi ihtiyacını sosyal medya araçlarından karşılamaya başlamıştır (Orak, 2020). Bazı hakikatlerin ortadan kalkması ebeveyn pratiklerini olumsuz etkilemiş sharenting ortaya çıkmıştır.

Collins Dictionary “sharenting” kavramını, “sosyal medyayı sürekli kullanan bir ebeveynin çocuklarıyla ilgili çok fazla ayrıntılı bilgi paylaşması” olarak tanımlanmıştır (Çimke, Gürkan ve Polat, 2018). Buradaki “çok fazla ayrıntıya” dikkat çekilmesi önemlidir. Hali hazırda ebeyenlerin %86’a yakını çocukları ile ilgili paylaşımlarda bulunmaktadır (Aslan ve Durmuş 2020). Bu paylaşımların herkese açık ya da gizlenmiş profiller üzerinden yapılmasında fark yok denecek kadar azdır. Dijital ayak izleri her şekilde ortada kalmakta, çocukları tüm yaşam boyunca etkileyebilecek kişisel bilgiler bu ayak izinde bulunabilmektedir.

Günümüz ebeveynleri çocuklarını dijital öncelikli olarak büyütmek zorundadır (Brosch, 2016). Önceki kuşaklara göre çocuklarını dijital bir kültürle büyüten günümüz ebeveynleri, dijital çağa özgü ebeveyn sorunları ile karşılaşmaktadır. Post truth çağın ebeveynleri çok yüksek oranda, sosyal bir normallik olarak yaşadıkları zorlukları ve mutlulukları sosyal medya uygumalarında paylaşmaktadır (Erişir ve Erişir 2018). Ebeveynler, çocukları ile ilgili görseller ve kişisel bilgileri gönderi ya da mesaj yoluyla ailesine ve yakınlarına göndererek, çocuklarının gelişim ve büyüme süreci hakkında bilgi vermesi artık yaygın bir davranıştır (Brosch, 2016). Hakikat ötesi çağın göstergesi olarak sosyal medyada her bireyin neredeyse her anı bulunmaktadır (Orak, 2020). 

Aile yapısı geçmiş ve günümüz arasında değişime uğramış, iç odaklı kontrolden dış odaklı kontrole dönüşmüştür. Aile sistemi bu dönüşümden etkilenmiş ebeyenlerin çocuklara yönelik psikososyal rehberliği, dijital odaklı dış kontrole yenik düşmüştür (Ayhan ve Öztürk 2021). Dijital dünyada yeni kimlikler oluşmakta, internet ve internet kaynaklı uygulamalar vb. dijital bakıcıları oluşturmaktadır. 

Günümüz ebeveynlerin paylaşımları incelendiğinde dört başlıkta kategorize edilebilir. Bunlar beraber yapılan sosyal faaliyetler, özel günler, çocukların gelşimine dair bilgi, sağlık ile ilgili paylaşımlar olarak sınıflandırılabilir (Ayhan ve Öztürk 2021). Ebeveynler, başka anne babalara bilgi vermek, ticari kaygı ile çocuğunu kullanmak ya da sadece zaman geçirecek bir faaliyet olarak da paylaşım yapabilmektedir. Bazı bireyler, çevrimiçi bir günlük olarak sosyal medyayı kullanmaktadır (Erişir ve Erişir 2018).

Ebeveynlerin yaptıkları davranışların, paylaşan ebeveynlik (sharenting) olarak tanımlanması için belli bir izleyici kitlesi olmalı ve çocuğun paylaşımlar ile tanınması gerekmektedir. Paylaşım miktarı kadar içeriklerin detayı, ulaştığı kitleler, çocuğun mahremiyetinin ihlalleri sharenting davranışı için aranan kriterlerdir (Ayhan ve Öztürk 2021). Sosyal medya araçlarının özellikle facebook gibi kişisel/özel paylaşımları yaygınlaştırıcı uygulamalarla birlikte anne babalarda sharenting davranışını daha görünür hale getirmiştir.

Ebeveynlik tutumları ile dijital ebeveynlik, sharenting olgusu ile direkt bağlantılıdır. Ebeveyn çocuğuna yakın olmak için sharenting davranışı sergileyebilmekte, çevrim içi ortamdaki çevresine duyarlı ebeveyn rolünü gösterebilmektedir (Kumar ve Schoenebeck, 2015). Ebeveynlerin çocuk yetiştirme tarzlarının “duyarlılık” ve “talepkârlık” olarak iki boyutlu olduğunu, duyarlılık boyutu yüksek ebeveynlerin çocuklarını sosyal medyada daha fazla paylaşmaya meyilli olduğunu belirtmiştir. Duyarlılık boyutunda ebveynlerin çocukların bireyselleşmesini, kendisini kanıtlamasını teşvik ettiği, çocuklarının uyum sağlamasını destekleyici davranışlar sergilediğini belirtmiştir (Baumrind, 2005; akt. Ayhan ve Öztürk 2021). 

Peki ebeveynlerin, paylaşan ebeveyn(sharenting) olma motivasyonları nedir? Sorusu günümüz için önemli hale gelmektedir. Yapılan çalışmalar incelendiğinde sosyal medya aracılığı ile sosyal destek almak (Bartholomew vd. 2012), yalnızlaşan annelerin kendisi gibi anneler ile iletişim kurma isteği (bir nevi kendi yankı odasını oluşturma) (Erişir ve Erişir 2018), ebeveynlik becerilerini gösterme (Blum-Ross ve Livingstone, 2017), gruplara mutluluğunu ispatlama (Akpınar vd. 2020) gibi sebepler ebeveynlerde sharenting pratiğini ortaya çıkarmaktadır. Bağımlılık penceresinden bakıldığında, öz denetim eksikliğinden kaynaklı kendini durduramama ve dürtüsel davranma gibi kalıp davranışlar, paylaşan ebeveynliğe sebep olabilir (Hinojo-Lucena, Aznar-Díaz, Cáceres-Reche, Trujillo-Torres ve Romero-Rodríguez, 2020).

İçinde bulunduğumuz post truth çağda, çocuklara dair kontrolsüz paylaşımlar normalleşmiştir. Sharenting ve over-sharenting pratikleri bu normalleşmenin sonucunda karşımıza çıkmaktadır. Hukuk sistemleri ise bu normalleşme karşısında hızlı ve anlamlı bir sistem bulamamıştır. Endişe verici durum ise bu paylaşımların gün geçtikçe artmasıdır (Zorluoğlu-Yılmaz 2021). Paylaşan ebeveynlik fenomeni endişe verici boyutta artmaya devam ederken, çocuklar üzerindeki etkileri hakkında çok az şey bilinmektedir (Barnes ve Potter 2020; akt. Ayhan ve Öztürk 2021). Çocuklarının mahremiyetinin ve unutulma hakkının ebeveynler tarafından ihmal edilmesi, çocukların başkaları tarafından istismar edilmesine aracı olabilmektedir (Çimke, Gürkan ve Polat, 2018). Dijital alanda gerekli hassasiyete sahip olmayan ebeveynlerin eksik ya da yanlış çocuk yetiştirme şekilleri sonucunda, çocuklar siber hayatlara hapsolacak, siber bağımlılık ve psikopatolojilere feda edilecektir (Ayhan ve Öztürk, 2021). Duygusal istirmar açısından herkese açık paylaşımlarda üçüncü kişilerin çocuklara karşı tutumu, çocuğu küçük düşürecek veya üzecek etkileşimlerde bulunması, siber zorbalığı ortaya çıkarabilir ve çocuklarda psikolojik zararlar meydana getirebilir (Uzun, 2019). Paylaşan ebeveynlik çocuklar için gelişimsel riskler oluşturur. Özerklik, güven ve öz kimlik gelişimini ve akranlarıyla etikileşimini negatif yönde değiştirir (Ayhan ve Öztürk, 2021). Çocuklar tarafından bu duruma bakıldığında ise olumsuz çevrimiçi paylaşımlar yerine olumlu çevrimiçi paylaşımlardan hoşnut oldukları ve bunlara daha çok değer verdikleri görülmüştür. Çocukların okuluna, hobisine, spora katılımına ilişkin olumlu paylaşım yapan ebeveynler olumlu, mahremiyet sınırını aşan ebeveynler olumsuz olarak görülmektedir (Moser, Chen ve Schoenebeck, 2017; akt. Aslan ve Durmuş, 2020).

Paylaşan ebeveynlik sonucunda çocukların psikolojik olarak etkilenmelerinin yanı sıra ebeveynlere yönelik hukuki sonuçlarınında olması olasıdır. Anne ve babaların çocukları üzerinde velayet hakkı vardır. Ancak velayet, ebeyenlerin çocuğun hayatını otoriter bir şekilde yönetmesinden ziyade çocuğun bireyselleşmesi yolculuğunda çocuğu yönlendirmektir. Velayet hem haktır hem yükümlülüktür (Zorluoğlu-Yılmaz, 2021). Yükümlülük açısından bakıldığında, çocuğun üstün yararının gözetilmesine yönelik Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi, Türk Medeni Kanunu ve Anayasamızda maddeler bulunmaktadır.

Paylaşan ebeveynlik ile ilgili hukuksal süreçlerine dair Türkiye’de çalışma bulunmamaktadır (Ayhan ve Öztürk, 2021). Fransa’da çocuklar yetişkin olduklarında anne ve babalarını yaptıkları paylaşımlar ile ilgili dava etme hakkı verilmiştir (Zorluoğlu-Yılmaz, 2021). İlerleyen yıllarda utanç verici dijital geçmişini silmek için çocuklara adını değiştirme hakkı verileceği öngörülmektedir (Holman ve Jenkins, 2010; akt. Brosch, 2016). Şimdilerde ailesi, akrabası ya da sınıf ortamında fotoğraf çektirmek istemeyen ergenlere hepimiz şahit olmuşuzdur. Dijital dünyanın yerlisi günümüz ergenleri, kimin hangi fotoğrafı, hangi sosyal medya platformunda nasıl paylaşılacağı bilinmeyen durumlardan gelecek zararları çok iyi bilir. Dijital göçmenlerin (ebeveynler, öğretmenler, yöneticiler vb.) bu konuda dijital yerlilerden öğrenecek çok şeyi var.

Paylaşan ebeveynliğin negatif etkilerinden çocukları korumak adına ebeveynler tarafından aşağıdaki önlemler alınabilir (Otero, 2017):

  • Halka açık paylaşılamayacak hiçbir bilgi çevrim içi olarak paylaşılmamalı,
  • Tüm dijital kullanım süreçlerinde gizlilik modu aktif kullanılmalı,
  • Çocukların isimleri arama motorlarında arandığında bildirim gelecek şekilde düzenlenmeli,
  • Çocukların kimlik bilgilerine yer verilmemeli olası paylaşımda anonim olarak paylaşılmalı
  • Çocukların mahremiyet ihlali getirecek hiçbir görüntüsü paylaşılmamalı (çıplak fotoğraflar, tatlı ya da komik görünse de gelecekte çocuğu utandırabilecek fotoğraflar, vb.),
  • Çocukların bugünü ve geleceğini etki edecek paylaşımlarda çocuğun revize etme ya da iptal etme olanağının sağlanmalıdır.

Hakikatin önemsizleştiği günümüzde, bireylerin yaygın paylaşma ve gösterme isteğinin olumsuz yansıması sharenting (paylaşan ebeveynlik) her sınıf ve kültürde var olan bir gerçektir. Siber uzayın uçsuz bucaksız alanlarında yapılan tüm paylaşımlar gelecekte çocuklarımızı olumsuz etkileyecektir. Her ne kadar sharenting ebeveynlerin paylaşımlarına odaklansada çocuklara yönelik paylaşımlar herkes tarafından yapılmaktadır. Sorumlu ve sağlıklı ebeveynler, öğretmenler, akrabalar, yöneticiler, içerik üreticileri, iletişim sorumluları vb. çocukların gelecekteki psikososyal sağlığı için, herhangi bir sorumluluk kabul etmeyenler ise gelecekte yaşama ihtimali olduğu hukuki yaptırımlardan kurtulmak için çocukların görsel ve bilgilerini paylaşmayı bırakmalıdır.

Muhammet KİREMİTCİ

  Uzm. Sosyal Çalışmacı