
Elbette, metni iki yana yaslı olacak şekilde düzenlenmiş hali aşağıdadır:
Bağımlılık denildiğinde aklımıza ilk olarak internet, alkol, sigara, kumar, yeme, alışveriş bağımlılığı gibi bağımlılıklar geliyor fakat bir de insanlara bağımlı olma haline yol açan bir bağımlılık şemasına sahip olabileceğimizi biliyor muydunuz?
İnsanlara bağımlı olmayı ifade eden bağımlılık şeması iki farklı yetiştirilme tarzı ile gelişmektedir. Bunlardan birisi ebeveynlerin çocuk üzerinde aşırı korumacı ve kollayıcı olması ile oluşmaktadır. Bu durumda bireyin ilgi temel ihtiyacının sağlıksız ve aşırı bir şekilde karşılanması ile özerklik temel ihtiyacı karşılanamamıştır. Bu nedenle bireyin yaşamda bağımsız hareket edebileceği inancı olumsuz etkilenebilmektedir. Bir diğer yetiştirilme tarzında ise bağımlılık şeması ebeveynin çocuğu gereğinden fazla özgür bırakması, yeterince koruyucu olmaması, çocuğun karşılanması gereken ihtiyaçlarıyla ilgilenmemesi ve çocuğun kendi yaşının üzerinde sorumluluklar alması ile gelişebilmektedir. Bu durumda ise bağımlılık şemasının aşırı telafisi olan karşıt bağımlılık oluşur ve birey yaşamdaki tüm zorluklarla kimseden destek almadan tek başına baş etmeye çalışır (Young, Klosko ve Weishaar, 2003; Young ve Klosko, çev. 2018).
Aşırı koruyucu ve kollayıcı ebeveynlerle yetişen bireylerin bağımlılık şeması, kendi bireysel başa çıkma yöntemleriyle değil ebeveynlerinin müdahalesiyle şekillenmektedir. Kişinin kendisi adına kararlar alınıp kendisine seçme özgürlüğü tanınmadığı için bireylerde dünyanın tehlikeli bir yer olduğu inancı oluşmaktadır. Bu nedenle kişi zorluklarla tek başına başa çıkamayacağı, alışveriş yapmak gibi günlük yaşamdaki sorumluluklarını yerine getiremeyeceği, doğru karar veremeyeceği inancına kapılabilir. Bu durum bireylerde yetersizlik hissinin oluşmasına neden olabilmektedir. Birey bağımlı olduğu kişi yanında olmadığında yaşayamayacağını düşünebilir ve bunu “Ben onsuz yaşayamam.” sözleriyle dile getirebilir. Bağımlılık şemasına teslim olan bireyler kendileri adına karar verilmesini, kendi verdikleri bir karar varsa bunun kontrol edilmesini ya da yaptıkları işlerde fazlasıyla yardım almayı isteyebilirler ve yine ebeveynleri gibi aşırı koruyucu birisini eş olarak seçebilirler. Bireyler yardım istemelerinin sebebini “Başkaları benden çok daha iyi biliyordur bu yüzden onlara sorayım.” olarak ifade edebilmektedir. Bu durumla bağımlılık şemasından kaçınarak baş etmeye çalışan bireylerde ise karar verilmesi gereken durumlardan kaçınma ve kararı ertelemeye çalışma, yetişkin sorumluluklarından kaçınma, bağımsız karar verilmesi gereken durumlardan kaçınma gibi süreçlerin görüleceği kaçınma davranışları gözlenebilir. Aynı zamanda bu bireyler değişimden korkarlar çünkü alışık oldukları, olayların nasıl olacağını bildikleri, yeni bir karar verme ve bağımsız hareket etmeye gerek olmayan durumlardan uzaklaşmak kendilerine tehlikeli gelir (Rafaeli, Bernstein ve Young, çev. 2019; Young, Klosko ve Weishaar, 2003).
Ebeveynin çocuğunu fazla özgür bıraktığı ona önemli karar ve zorluklarda destek olmadığı, çocuğun kendi yaşından büyük sorumluluklar aldığı yetiştirilme tarzında ise bireyler kimseye bağımlı olmadan, bir koruyuculuk aramadan ve kimseden yardım istemeden yetersizlik hissini görmezden gelmeye çalışabilirler. Fakat ne kadar tek başlarına başarılı olsalar da içten içe yetersiz olduklarını ve aslında ihtiyaç duyduklarında birisine danışmak istediklerini düşünebilirler. Yine de kendilerinin bağımsız olduğunu kanıtlamaya çalışabilirler ve bunun için de kendilerini zorlayacak görev ve sorumluklar alabilirler. Bahsedilen ilk yetiştirilme tarzında da bağımlı olmaya bir tepki olarak görülebilen karşıt bağımlılık (bağımlılık şemasının aşırı telafisi) özellikle ikinci tarzda yetiştirilen bireylerde hayatta her durumda kendi ayaklarının üzerinde durma, kimseye bağımlı olmama hissinin pekiştirilmesi ile görülebilmektedir. Bağımlılık şemasıyla telafi ederek başa çıkmaya çalışan karşıt bağımlılar çevrelerine her zaman aşırı bağımsız olduklarını kanıtlamak için her şeyi kendileri yapmaya çalışabilirler, bazı konularda birisine danışmak faydalı olacak olsa bile destek almayabilirler ve güvenilir işlerde çalışmayı tercih edebilirler. Aynı zamanda karşıt bağımlılar fiziksel bir rahatsızlık durumunda başkalarının yardımına ihtiyaçları olduğunda ve kendilerine yardım edildiğinde kendilerini yetersiz hissettikleri için depresif hissedebilirler (Young, Klosko ve Weishaar, 2003; Young ve Klosko, çev. 2018).
Bağımlılık şemasına sahip olan bireyler romantik ilişkilerinde genel olarak kendilerinin ikinci planda kaldıkları, kendileri adına karar veren partnerler seçme eğilimindedirler ve bağlı oldukları kişiyle ilişkileri kendilerine zarar verse de (fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalma gibi durumlar görülebilir) ilişkilerini sürdürme eğiliminde olabilirler. Bu nedenle narsistik özellikleri olan bireylerle birlikte olma olasılıkları fazladır. Bu ilişki uzun sürebilir ama ilişkide bireyin şemasını tetikleyen duygusal manipülasyonlar olabilmektedir ve bu da sağlıklı bir ilişki kurmayı zorlaştırmaktadır. Bağımlılık şemasına sahip olan bireyler eşlerinin üzerine çok düşebilirler ve sürekli onlar adına karar vermeleri için baskı yaptıklarından dolayı eşleri bu durumdan rahatsız olabilir. Karşıt bağımlılar, bağımlılık şemasına teslim olmuş ve bağımlılık şemasından kaçınan bireylere göre çok daha sık romantik partner değiştirirler ve birine bağlı kalamama durumu onları üzse de çevrelerine ilişkilerin kendileri için önemli olmadığı mesajını verebilirler (Young ve Klosko, çev. 2018).
Bu şemanın kadınlarda mı erkeklerde mi daha fazla görülebileceği sorusu akla gelmektedir. Bu sorunun cevabı hem Türkiye’de hem yurt dışında kadınlarda daha fazla görülmesinin beklendiği şeklindedir fakat bu şema kültür ve toplumsal süreçlerden oldukça etkilenmektedir. Erkeklerin toplumdaki deneyimlerine ve yaşamlarına bakıldığında erkeklerin de kadınlar kadar bağımlılık şemasına sahip olduğu görülmektedir (Young ve Klosko, çev. 2018). Kadınların evde aile yaşamına bağımlı olarak ve koruyucu bir şekilde yetiştirilmesi sosyal hayatlarında zorluklarla başa çıkmalarında sorun yaratabilir. Kültürümüzde bağımlılık şemasına sahip erkekler ise aileden uzaklaştırılmama, evlendiğinde de anneye yakın yaşama veya aile apartmanında yaşama ve hayattaki birçok alandaki kararın yine ebeveynlere danışılması ile kendisini gösterebilmektedir (Erkan Yüce, 2018).
Aslında bağımlılık şemasının Türk kültüründeki yansımasını incelemek için televizyonlardaki evlilik ile ilgili programlara göz atabilirsiniz. Bu programlarda erkek çocuğun annesi ile birlikte, gelin adayını değerlendirdiğini ve annesinden onay alması gerektiğini görebilirsiniz. Aynı zamanda evlenmek için aday olan erkek, annesinin düşüncesine uygun olmayan bir kişiyle evlenmeyi düşündüğünde annesinin “Sen bilmezsin, sen bensiz doğru karar veremezsin.” gibi söylemlerde bulunduğunu, onun tek başına kendisinden bağımsız karar vermesini engellemeye çalıştığını gözlemleyebilirsiniz. Ayrıca annenin, oğlunun evlendiğinde de yakınında yaşamasını istediğinde gelin adayının bu düşünceye sıcak bakmaması durumunda annelerin bu durumu kabul etmediği görülebilmektedir (Erkan Yüce, 2018).
İnsan sosyal bir canlıdır ve hayat içerisinde yardım ve destek alacağı sağlıklı bir bağlılık durumu doğaldır. Bu nedenle bağımlı olma ve karşıt bağımlı olma durumu sağlıklı şekilde bağlı olmaya göre iki uçtadır. Denge noktası olan sağlıklı bağlı olma durumunun güçlendirilmesi ve çocuklar ebeveynleri tarafından yetiştirilirken buna dikkat edilmesi önemli olmaktadır.
Şükrü Can ÖZÜAK
Psikolojik Danışman