SUSARSAN SANA ŞEKER ALIRIM! 2

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Bir çocuk sevilmediğini hissettiği sürece kendini değersiz ve yetersiz hisseder.

Freud

Toplum ve aile bireyleri olarak doğru olanı güzel bir şekilde ifade etmeyi bilmiyoruz. Anne ve babalar çoğu kez farkında olarak ya da olmayarak yapılan yanlışları yanlış bir şekilde uyarma yoluna yöneliyorlar; yanlış ise yanlışı doğuruyor. Ebeveynler yumuşak davranmayı otoriteyi elden bırakmak, ancak sert görünürlerse otoritenin korunacağına inanmak, yumuşak davranmayı çocuğu tepeye çıkarmak gibi yanlış düşüncelere sahiptirler. Zannedildiğinin aksine bağırmak, çağırmak, cezalandırmak, tehdit etmek çocuğun bir daha yanlış davranışta bulunmasına engel değildir. Belki bir süreliğine anı kurtarmış (!) olursunuz fakat bu davranışlar uzun vadede etkili değildir. Öncelikle çocuğun yanlış ya da olumsuz davranışta bulunmasının temel nedeni fark edilmelidir.

Beni Fark Edin!

Çocukların olumsuz davranışlarda bulunmalarının birçok nedeni vardır. Olumsuz davranışlar ebeveynlerin ilgi eksikliğinden olabileceği gibi güç çatışmasından ya da intikam almaktan kaynaklı da olabilir. Çocuklar, ebeveynlerinin hoşlanmadıkları ve istemedikleri davranışlar sergileyerek onlardan intikam almaya çalışabilirler ancak genellikle intikam aldıklarının farkında değillerdir; bilinçdışı bir yönelim olarak bu davranışları sergilerler. Örneğin anne veya baba çocuğuna kızarken çocuk gülmeyi tercih edebilir. İntikam duygusunun temelinde incinmişlik duygusu vardır. Çocuğun iç dünyasında biriken öfkesi ebeveynini incitmeye çalışarak dışavurum yaşar. İncinmiş çocuklar ile ebeveynleri arasındaki sevgi bağı zedelenmiştir.

Başka bir neden olan güç çatışmasından kaynaklı olumsuz davranış ise çocuğun dolaylı olarak ‘Ben buradayım!’ deme şeklidir. Çocuk, ebeveyninin ‘Hayır’ dediğine ısrarcı davranarak, muhalefet ederek ‘Evet’ der. Burada önemli olan ebeveynin verdiği tepkidir. Ebeveynler çocuklarıyla güç çatışmasına girmemeli çocuğuna hayır dediği noktada seçenekler de sunabilmelidir. Etkili hayır demenin alternatif yolları vardır. Örneğin, sokağa çıkmak isteyen çocuğuna anne izin vermediği durumda çocuk dediğini kabul ettirmek için güç çatışmasına girer. Anne geri adım atıp ‘Tamam’ derse çocukta ‘Annemi yendim işte!’ düşüncesi hakim olacak ve bir süre sonra çocuk dediğini yaptırmak isteyecek güç çatışmalarının sıklığı arttıracaktır. çocuğunuza hayır dediğinizde alternatifinizin olması hayır denilen konuyu kabul edilebilir hale getirmede önemlidir. Çocuğun hayır denilen durumu kabul etmediği durumda ise sakin kalmak, çocuğun sakinleşmesini beklemek, duygularını kabul ettiğinize yönelik açıklamalar yapmak güç çatışmasını engelleyecek ve aranızdaki sevgi bağının güçlenmesine yardımcı olacaktır. Etkili hayır, ‘Üzülmeni anlıyorum, dışarıda oyun oynamak gerçekten çok eğlenceli ama dışarısı çok sıcak/ yağmurlu/ rüzgarlı. Uygun zamanı beklerken birlikte kek yapmaya ne dersin?’ şeklinde ifade edebilir.

Çocuklar olumlu ya da ondan beklenen davranışları sorunsuz bir şekilde yaptığı halde anne ve babasının dikkatini ve ilgisini üzerine çekemediği durumlarda ya da ilginin kuru kuruya bir ‘aferin sana’dan ibaret olduğu durumlarda olumsuz davranışlar sergilemeye yönelirler. Örneğin çocuğunuz dağılan oyuncaklarını sorunsuz bir şekilde yerine kaldırıyor ve karşılığında ilgi görmüyor ama oyuncaklarını toplamadığı durumda anne ve babadan olumsuz da olsa ilgi görüyorsa bu durumda çocuk oyuncaklarını toplamamayı tercih edecektir. Çünkü çocuklar yetişkinlerden farklı bir dünyaya sahiptirler. Anne ve babalarından gelecek olumsuz ilgiyle bile doyum sağlayabilirler. Olumsuz ilgiyle birlikte davranış pekişecek ve sıklığı da artacaktır.  Olumsuz ilgiye bile razı olan çocuk ‘Acaba anne ve babam ne yaparsam benimle ilgilenir, sevgi gösterirler?’ düşüncesine sahip olmakla birlikte kaygılı ve sevgiyi yitirme endişesiyle hareket eder.

Çocuklar Sürekli İlgi mi İster?

Bu sorunun cevabı kocaman bir HAYIR’dır. Bu konuyla ilgili araştırmalar göstermiştir ki çocukların ebeveynleriyle günde 15 dakika birlikte vakit geçirmesi yeterlidir. Bu zaman diliminde sadece etkinlikler yer almak zorunda değildir; çocuğunuza sarılabilir, onu öpebilir, güzel anılardan/hikayelerden bahsedebilir veya çocuğunuzun yaşadıkları üzerine konuşabilirsiniz. Çocuklar sürekli olarak izlenmekten, işlerine karışılmasından, müdahale edilmesinden hoşlanmazlar. Kendinizi düşünün; sürekli yaptığınız işe karışan, yaptıklarınızı beğenmeyen, ‘şunu yap, bunu yap’ diye emir veren birine karşı nasıl hissedersiniz? Büyük ihtimalle o kişiye sinirlenir ve bir daha görüşmezsiniz. Çocukların dünyasında da durum farklı değildir. Çocuklar elbette sizinle ilişkiyi kesmezler; her şeyden önce siz onların ebeveynlerisiniz. Ancak sürekli ebeveynlerinin müdahalesine maruz kalan çocukların anne babalarıyla arasında derin uçurumlar açılacak ve çocuklar bir süre sonra kendilerini yetersiz hissedeceklerdir. Çocuklar ebeveynlerinden onlara eşlik edilmesini, şefkat gösterilmesini, oldukları gibi kabul edilmeyi isterler. Peki nasıl? Örneğin çocuğunuzla birlikte vakit geçirirken ona ‘o parçayı şuraya tak, o ne biçim ev, bak ters giydirdin işte’ diyerek müdahale etmeyin sadece eşlik edin. Bırakın takılan parça yanlış olsun, bebeğinin ayakkabılarını ters giydirsin, evin bacasından mor duman çıksın… Onlar ebeveynlerinin değil kendi hayatlarının başlangıcındalar. Ebeveynlerinin hayatlarını devam ettirmek için de gelmediler bu dünyaya. Çocuklarınızın da birey olduğunu, duyguları olduğunu, hatalı ve olumsuz davranabileceklerini kabul ettiğiniz takdirde anne baba çocuk üçgeninde sağlıklı ilişkiler geliştirebilirsiniz.

GÖRSELLERİN KAYNAKÇASI

https://pin.it/wjwxcgtafop7mx adresinden erişildi.

https://pin.it/5xkpectwwgt6v4 adresinden erişildi.

Merve AKBABA

Psikolojik Danışman