
Metafor, alan yazında yeni bir anlam oluşturma süreci, karmaşık düzeydeki birçok bilginin göreceli olarak daha basit ve görsel bir şekle bürünmesi, kendini açığa vurma ya da kendini ifade etmenin dolaylı bir yolu gibi tanımlamalarla ele alınmaktadır (Çelik ve ark., 2016). Analitik düşüncenin temsilcileri olan Freud ve Jung metaforla danışanın bilinçaltını yorumlarken Erikson metaforu bilinçaltıyla iletişime geçmeyi kolaylaştıran bir araç olarak görmektedir (Long ve Lepper, 2008). Öte yandan, çağdaş yaklaşılar metaforu danışanın yaşantısındaki anlamın yansıması olarak yorumlamaktadır (Neimeyer, 1995).
Metaforların Psikoterapideki Rolü
Metaforlar, yüzleştirici ve tehdit edici olmayan bir ortamda, danışanların kendilerini ve sorunlarını keşfetmelerini ve yeni çözümler üretmelerini sağlamaktadır (Lakoff ve Johnson, 1980). Metaforun değişim sürecinde katalizör işlevi görmesi bireyde duygusal gerilim ve bilişsel dengesizlik yaratabilir. Metaforik müdahaleler danışanın dirençli dünyasına incelikli bir giriş niteliği taşımaktadır. Danışanın metafor aracılığıyla savunmaya geçme ihtiyacı hissetmeden ve benlik algısına zarar gelmeden sorunu hakkında konuşmaya başlayacağı ileri sürülmektedir (Carmichael, 2000). Metafor, bilinç düzeyinde direncin üstesinden gelerek kişiliğin değişime ve yeni düşüncelere açık parçalarına hitap eder (Groth-Marnat, 1992).
Psikoterapi sürecinde metafor kullanımı aynı zamanda danışanın düşünme sürecini geliştirmeye ve işlevsel olmayan bakış açısını değiştirmeye de katkıda bulunduğunu ifade edilir. Metaforlar, dolaylı bir anlatım olarak danışanın danışmanı otoriter hissetme olasılığının da önüne geçebilmektedir (Huestis, 1991). Planlanmış ve amaca yönelik olarak kullanılan metaforların danışanın motivasyonunu artırdığı, düşünce süreçlerini canlandırdığı ve anlaşılması güç kavramlara açıklık kazandırdığı savunulmaktadır (Hendrix, 1992).
Metafor Uygulamalarına Örnekler
Örneğin danışanın kendini daha rahat açması ve güven ortamının oluşumunu hızlandırmak amacıyla kitap metaforu kullanılabilir. Bir kitap olsaydınız, kitabın başlığı ne olurdu? Nasıl bir kapağı oldurdu? Ön sözü olur muydu? Hangi bölümlerden oluşurdu? Bu kitabı kimlerin okumasını isterdiniz? gibi danışanın iç dünyasını anlamaya yönelik sorular ile süreç derinleştirilebilir (Karaırmak ve Güloğlu, 2012).
Bilişsel çarpıtmaları danışana açıklamak için fabrika metaforu kullanılabilir. İnsan zihnini bir fabrikaya benzetirsek bu fabrika hammadde olarak çevreden gelen bilgiler, veriler ve algılardan bazılarını alarak işler. Diyelim ki bir bisküvi fabrikası birçok farklı şeyden hammadde alarak un, şeker, yağ gibi hammaddeleri alır, sonra da bunları işleyerek bisküviye dönüştürür. Eğer bu fabrika bir kek fabrikasıysa bu kez aynı hammaddelerden ortaya çıkan ürün kek olur. Yaşadığımız olaylar ve algılarımızı da aynı şekilde zihnimiz işler ve bir ürün ortaya koyar. Örneğin bazı kişilerin zihni yaşanan olayları ve algıları genellikle gerçeğe pek uymayan biçimde felakete dönük olarak yorumlar, başka bir kişi ise olan biten çoğu şeyin kendisiyle ilgili olduğunu düşünür, işte bu tür düşünce işleme eğilimlerine düşünce hatası diyoruz (Türkçapar, 2007).
Psikolojik danışman, değişimin ne kadar zor olduğunu anlatmak için ayakkabı metaforunu kullanabilir. Karaırmak (2015) şöyle söylemiştir: Yeni bir ayakkabı aldığını düşün. Yeni ayakkabını ilk giydiğinde, ayağın eski ayakkabında olduğu gibi rahat etmez. Eski ayakkabın ayağının şeklini almıştır ve yürürken canını yakmaz. Ama yeni ayakkabın ilk başta sana biraz rahatsız edici gelebilir. Bütün parlaklığına ve göz alıcılığına rağmen yeni ayakkabında ayağın rahat olmadığı için giymek istemeyebilirsin. Çünkü eski ayakkabına alışkınsındır. Yeni ayakkabın henüz ayağının şeklini almadığı için zorlanabilir ve giymek istemeyebilirsin.
Tekrar eden rahatsız edici görsel imgeler danışanın kafasının içinde dönen bir video kayıt cihazı gibi anlatılabilir (Stallard, 2002). Ne dediğini bilmeden anlamsızca sürekli aynı cümleleri tekrar eden bir papağan metaforuyla otomatik olumsuz düşünceler somutlaştırılabilir. Danışan metaforu benimsedikten sonra, kafesin içindeki papağanı duymamak için neler yapabileceğini danışanla konuşmaya başlamak bilişsel terapötik sürecin başlangıcı olabilir. Olumsuz düşünceyi danışanlara anlatabilmek için düşünce dükkânı metaforu kullanılabilir (Friedberg ve Wilt, 2010). Bazen bir dükkâna girersiniz ve bir elbiseyi ilk görüşte beğenir ve denersiniz. Seçtiğiniz elbise size yakışmıştır. Eve gelip elbiseye tekrar yakından bakınca size o kadar da yakışmadığına karar verirsiniz. Biraz daha düşündükten sonra değiştirmeye karar verirsiniz. Bu kendi hakkında ürettiğin düşüncelerin (kendinle ilgili düşüncelerin) içinde geçerlidir. Hangi düşüncelerin sana uyuyor? Hangi düşüncelerin sana uymuyor? Sana uymayan düşüncelerini değiştirebilirsin. Seçilen elbisenin bedeni büyük ya da küçük olabilir ya da rengi danışanın sevmediği bir renk olabilir. Danışan elbiseyi yanlış seçtiği gibi kendiyle ilgili yanlış karar vermiş olabilir. Burada danışana elbiseyi değiştirebiliyorsa düşüncesini de değiştirebileceği vurgulanır (Karaırmak, 2015).
Danışanlara sahip olduğu kaynakları fark ettiren metafor kullanımında dikkat edilmesi gereken nokta metaforların betimleyici, kısa, öz ve yaratıcı olmasıdır. Terapötik diyaloğun gereği olarak metaforun danışan tarafından sahiplenilmesi önemlidir. Danışan yaşamındaki parçaları danışmanın ürettiği metaforla bütünleştirip sözcüklerin ötesine geçer.
Ebrar ALBAYRAK
Psikolojik Danışman