Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Kompleks Yası Anlamak: Neden Takılır Kalırız? – Psikolektif’ten – Sayı – 12

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

İnsanoğlu var olduğu günden bu yana doğası gereği yaşam ve ölüm kol kola yürümektedir. Sevdiğiniz bir kişiden, nesneden, görevden, yerden ya da düşünceden ayrılma acısı veya yoksunluğu kayıp hissini beraberinde getirir. Kayıp yaşantısı, küçük veya büyük, ani veya kademeli, somut veya sembolik, tek veya çoklu, gerçek veya algılanan, beklenen veya beklenmeyen, belirsiz veya öngörülü, özel veya genel, yerel veya toplumsal olabilmektedir (Hashem ve Div, 2017; Akt., Ulusoy, 2023). Yas ise kayıp sonrası gelen doğal bir tepkidir ve yasın zorlayıcı bir süreç fakat düzeltilmesi gereken bir hastalık olmadığını kabul etmek gerekir. Her bireyin biricik olduğunu düşünürsek yas tutma şekillerinin de aynı bu şekilde bireye özgü olduğunu söylemek mümkündür. Yas şekilleri parmak izi gibidir.

Normal koşullarda, yas tutan bireyin, kaybın gerçekliğini kabul edebildiği, yas sürecinden doğan fiziksel ve duygusal acı ile uğraştığı, ölen kişinin olmadığı bir çevreye uyum sağladığı, ölen kişinin yerine yeni duygular anlamlandırdığı, kaybedilen kişiye dair anılarından kolaylıkla bahsedebildiği, yaşamındaki zevk verici etkinlikleri ve ilişkilerini devam ettirebildiği bir sürece doğru ilerleme ve iyileşme yaşadığı kabul edilir (Maercker ve Lalor, 2012; Shear ve Shair, 2005). Bu iyileşme sürecinde, yas tutan birey, kaybettiği yakını ile ilişkisini iç dünyasında yeniden anlamlandırır. Ancak bazı bireylerin yakınlarını kaybettikten sonra, geleceğe yönelik planlarının ve inançlarının yıkılması, kimlik ve rol kaybı ile yaşamlarını zorlayan yeni sorumluluklara uyum sağlamakta güçlük yaşamaları söz konusu olabilir (Mathew ve Marwit, 2004; Tomarken ve diğerleri, 2008).

Kayıptan sonra yas sürecinde duygu, düşünce ve davranışsal tepkiler ortaya çıkar. Bu tepkilerin yoğunluğunun ve şiddetinin zamanla azalması ve bireyin günlük hayatına adapte olması ve işlevselliğine geri dönmesi beklenir (Horowitz ve diğerleri, 2003). Bazı bireyler ise kayba ilişkin acı, öfke, özlem, üzüntü, yaşamı sürdürmede güçlük, kayba ilişkin zihnin sürekli meşguliyeti ve geleceğe dair umutsuzluk deneyimlediği komplike yas yaşar.

Neden bazılarımız yasın tamamlanması için gereken acı verici ve zorlu duygularla yüzleşebiliriz de bazılarımız bundan kaçınır? Neden aileden birinin ölümü gibi yıkıcı kayıpların yasını tutabilmişken bir eşyanın kaybı ya da çocuğun üniversiteye gitmesi bizi keder içinde bırakır? Bu sorulara elbette ki bir tane, kolay ve mutlak bir yanıt yok ne yazık ki. Yukarıda bahsettiğim gibi yas yaşantısı her bireye özel ve biriciktir. Bireylerin yas tutma sürecinde de birçok etmen vardır.


Ölümün, kazayla, intihar, cinayet ya da bir hastalık sebebiyle gerçekleşmesi, yas tepkilerini ve yas tutma sürecini etkileyecektir (Worden, 2009). Araştırmalar (Parkes ve Weiss; Akt., Worden, 2009), beklenmedik, şiddet içeren veya engellenebileceğine inanılan bir ölümün yas tutma sürecini uzatabileceğini ve komplike yas ve diğer psikolojik bozukluklar ile sonuçlanabileceğini belirtmektedir (Gamino ve diğerleri, 2000; Kristensen ve diğerleri, 2012).

Kaybedilen bireye karşı özellikle ifade edilmemiş duygular ve çözümlenmemiş meseleler yası engellemekte ve geride kalanın yas sürecinin güçleştirmektedir. Kayıp eski yaraların açılmasına neden olur. Birey kaybedilen kişiye ifade edemediği ya da karşı gelemediği sözleri hiç söyleyemeyecek olmanın duygusal yoğunluğunu yaşar. Bazı ilişkilerde ise birey kaybedilen kişiyle sahip olmak istediği fakat sahip olamadığı ilişkinin yasını tutmaktadır. Örneğin babasından hiç beklediği ilgili göremeyen kadın ölümün ardından özlemini duyduğu sevgiyi alma şansını tamamen kaybettiğini düşünerek kompleks yas yaşayabilir (Worden, 2009).

Kompleks yasta bireysel özellikler de belirleyici olabilmektedir. Problem çözme davranışındaki eksikliklerin komplike yas yaşayan bireylerde belirgin olduğu görülmüştür (Maccaulm ve Bryant, 2010). Pek çok çalışmada bilişsel kaçınma (örn. düşünce baskılama, ruminasyon) ve kaygılı ve depresif kaçınma olarak ayrıştırılan davranışsal kaçınma, komplike yas belirtilerinin şiddeti ile ilişkili bulunmuştur (Boelen ve Van den Bout, 2010). Neimeyer (2006), araştırma bulgularına dayanarak, kaygılı (örn. kaybedilene ilişkin düşünce, duygu ve anılardan kaçınma) ve depresif kaçınma (örn. eğlenceli gündelik aktivitelerden kaçınma) stratejilerinin kayıptan sonra uyumu zorlaştırdığını ifade etmiştir. Bir başka çalışma, kayıptan sonra geçen süre ve yaşam boyu travma sayısı kontrol edildiğinde, kaçınmacı duygusal baş etmenin komplike yasın bir göstergesi olduğunu bulmuştur (Schnider ve Elhai, 2007). Bununla birlikte geçmiş kayıplara bilişsel, duygusal ve davranışsal dengesizlikle tepki veren veya depresyon, kaygı bozukluğu veya diğer psikolojik bozukluk geçmişi olan insanlar, komplike yas tepkilerine daha yatkın olabilmektedir (Ghesquiere ve diğerleri, 2011).

Duygusal dengesizlik, aleksitimi, karamsarlık ve düşük özsaygı gibi bazı kişilik faktörleri, kaybı takiben oluşan olumsuz düşünce ve duygularla ilişkili olduğu görülmüştür (Boelen ve Van den Bout, 2010). Yas tutan bireylerin işlevsel olmayan inançları kompleks yas semptomlarıyla sonuçlanabilir, kaçınma ve ruminasyon gibi işlevsel olmayan başa çıkma stratejilerine yol açabilir ve kayıp yaşantısının otobiyografik hafızaya uyumunu engelleyebilir (Boelen ve diğerleri, 2006).


Yasın doğal seyrinde ilerlemesinde etkili olan faktörlerden bir diğer ise toplumdur. Sosyal desteğin ulaşılabilirliği ile kişinin bu destekten tatmin düzeyindeki artışın, azalmış komplike yas tepkileri ile ilişkili olduğu belirtilmiştir (Ghesquiere ve diğerleri, 2011). Buna ek olarak, sosyal desteğin olmaması ya da yetersiz olması; ölümün ‘’sosyal olarak konuşulmasının sakıncalı olması’’ da yası karmaşıklaştırabilir.

Özetle kompleks yas uzun sürmekte, şiddetli tepkiler içermekte, tepkiler yıllar sonra ortaya çıkabilmekte ve somatik bazı belirtiler çıkabilmektedir. Normal yastan ayırabilmek için yas tepkilerinin şiddetine ve yoğunluğuna, bireyin günlük işlevselliğine etkisine ve tepkilerin en az altı ay boyunca gözlenip gözlenmediğine dikkat etmek gerekir. Bireylerin kompleks yas sürecinde bir uzman desteği alması önerilmektedir.

Başak KILINÇ

Uzman Psikolojik Danışman