
İnsan dünyaya gelirken sevgi görme, değer görme, ilgi görme gibi evrensel olarak kabul gören temel ihtiyaçlarla doğar. Çevresindekiler tarafından bu ihtiyaçlarının karşılanması gelişim sürecinde önemlidir. Çocukluk ve ergenlik döneminde karşılanmayan temel ihtiyaçları bireyi psikolojik olarak bu ihtiyaçları arayacağı bir hayata sürükler çünkü bu ihtiyaçlar yaşam içerisinde insanın varlığını hissettiren ihtiyaçlardır. İnsan yetişkinlik yaşamına geldiğinde karşılanmamış çocukluk ihtiyaçlarının karşılanmasına gerek yokmuş gibi davranabilir veya bunun fazlasıyla karşılandığını düşündüğü bir yapı inşa etmeye çalışabilir. Fakat her iki durumda da aslında temel ihtiyacın karşılanma arzusu içte yatar.
Örneğin çocuklukta kendi sorumluluklarını alma ihtiyacı dengeli karşılanmamış biri yetişkinlik yaşamında bir başkasıyla bağlanacağı anlamlı bir ilişki kurmayı istemediğini söyleyebilir. Burada bir parantez açalım: Elbette ki yalnız kalmak bilinçli bir şekilde tercih edilebilir fakat çocukluk-ergenlik döneminde karşılanmamış bir temel ihtiyaç nedeniyle böyle bir ihtiyacın birey üzerinde hiç tesiri yokmuş gibi davranılması ihtiyacı yok saymaya çalışmaktır. Bu örnekte kişi tamamen bağımsız olmanın, yaşamda birisine fikir danışmanın, destek almanın iyi olabileceği durumlarda dahi bağımsız görünmeyi ve ilişki kurmamayı isteyebilir fakat buna neden olan şey bilinçli bir tercih değil bilinçdışı bir ihtiyacın yok sayılmasıdır.
İhtiyacını yok saymaya çalışan kişinin yanı sıra başka bir açıdan ise insan karşılanmamış bir ihtiyacının fazlasıyla karşılanacağı bir dünya yaratmaya çalışabilir. Örneğin değerli hissetme ihtiyacı çocukluk döneminde karşılanmamış biri yetişkinlik yaşamında etrafına kendisini çevresinden çok değer görüyormuş gibi yansıtmaya çalışabilir. Bunun için kalabalık arkadaş grupları oluşturabilir fakat içten içe derin bir yalnızlık yaşayabilir çünkü kalabalıklar içerisinde kaybolup kendisine değer veren ilişkileri bulamayabilir. Yine de diğer insanlar karşısında değersizliğinin görülmesinden endişelendiği için ihtiyacı karşılanmasa bile bu yarattığı dünyayı sürdürmeye devam edebilir. Bununla birlikte bu kalabalık grup içerisindeki birisi kişiyi değersiz hissettirdiğinde bu durumda o kişiye karşı bir kızgınlık-öfke besleyebilir.
Bir başkası ise çocukluk döneminde yeterlilik hissi karşılanmadığı için sürekli olarak mükemmel olmaya çalışabilir. Hedeflerin, yapılacak işlerin ardı arkası gelmeyebilir, yapılan her iş mütemadiyen eksiksiz yapılmaya çalışılır ve böylece yetersizlik hissini ardında bırakmış gibi görünebilir. Halbuki insanın tam da bu süreçte görmek yaşamak istemediği şey yetersizlik hissi olacaktır çünkü yetersiz hissetmesi halinde çocukluk döneminde olduğu gibi üzülecektir. İçten içe bunu bilmektedir ve bunu yaşamak istememektedir.
Bu durum şema terapide aşırı telafi başa çıkma biçimi olarak tanımlanmaktadır. Halk arasında bilinen bir söz olan ‘Her şeyin fazlası zarardır’ ifadesi bu yöntem için çok doğrudur. Birey ihtiyacını yok sayarak veya aşırı derecede ihtiyacı karşılanıyormuş gibi görünerek ihtiyacına karşı savaştığı bir sürece girebilir. Bu durum her ne kadar ihtiyacın karşılanmamasıyla kendisini gösterebilecek hüzün duygusunun karşısında başa çıkıyormuş gibi görünse de yine de o ihtiyacın makul olarak karşılanmadığı bir noktaya getirir kişiyi. Yokmuş gibi yaparken aslında temelde yatan karşılanmamış ihtiyacın çevresinde bir kısır döngü gibi dönüp durulur. Temel ihtiyaç karşılanmadığı sürece savaşılıp kazanılamayan bir döngü ortaya çıkar. Yine de insan buna devam edebilir çünkü nasıl daha iyi başa çıkabileceğini bilemeyebilir. Böyle bir noktada bireyin aslında olumsuz duygularıyla savaşıyormuş illüzyonundan sıyrılarak, geçmişte karşılanmamış ihtiyaçlarının neler olduğunu fark etmesi, görmesi, temas etmesiyle birlikte böyle davranmasının hayatında neleri kaçırmasına sebep olduğuna ve aslında ihtiyacının karşılanmadığına dair farkındalığının artmasıyla, şimdiki yetişkinlik yaşamında bu ihtiyacını nasıl karşılayabileceği üzerinde adım adım çalışması insanı daha anlamlı ve aslında çocukluk dönemiyle bütünleştiği bir hayatı yaşamaya kapı aralayabilir.
Ş. Can ÖZÜAK
Uzman Psikolojik Danışman / Doktora Öğrencisi