Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

PROFEMİNİST MİSİNİZ? – Psikolektif Dergisi – Sayı – 12

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Bir forum sitesinin arama çubuğuna “Feminist Erkek” yazıp baktınız mı? Hiç olmayan erkek, gizli eşcinsel erkek, kutsal amacı için rol yapan erkek, teoride oldukça fazla olan uygulamada olmayan erkek; ideal erkek, sexist olmayan erkek, ruhu sağlıklı olan erkek… Eğer bunlara bakarsanız benzer iki uçlu yorumların yer aldığını görebilirsiniz (Ekşisözlük, t.y.). Peki feminist erkek nedir? Erkek feministler var mı? Kadınların erkek feministlere, erkeklerin ise feminizm yaklaşımına karşı tutumları nelerdir? Bir erkek terapist, feminizm yaklaşımı ile terapi süreci yürütebilir mi? Bu soruların cevaplarına teker teker bakalım:

Şahin (2019)’e göre feminizm, Latincede kadın manasına gelen ‘femine’ sözcüğünden türetilmiştir. Feminizm bir yaklaşım olarak kadınların salt cinsiyetlerinden kaynaklanan baskı, zorluk ve ezilmişliklerine odaklanarak; kadınların yaşadığı sorunları sınıf, ulus, ırk, din, dil ayrıca bunun gibi çok faktörlü etkenlerle birlikte bir bilim alanı olarak ele almaktadır. Bu kavramın daha birçok farklı tanımı bulunmaktadır. Tüm bu tanımların ortak noktası aynı düşünce akımından etkilenmeleridir. Bu düşünce akımına göre; kadınlar kendi haklarını insan olarak talep etmektedir. Tabii tarihsel süreç içerisinde bu felsefenin ve akımın değiştiği görülmektedir.

Değişim süreci yakından incelendiğinde üç temel dalganın çıktığı görülmektedir. 19. ve 21. yy. arasını kapsayan bu dalgaların ilki daha çok fırsat eşitliği üzerinden yaşam özgürlüğü temelinden ilerlemiştir. İkinci dalga ise; Simone de Beavoir’in “kadın olunmaz kadın doğulur” ve “kadınların kurtuluşu karınlarından başlayacak” sözlerinin sloganlaştığı, erkek hegomanyasına dayanan toplumsal cinsiyet rollerinin reddedildiği, “kız kardeşlik güçlüdür” vurgusunun yapıldığı, bilinç yükseltme gibi argümanların ve düşünce felsefelerinin hakim olduğu bir dönemdir. Ayrıca Enns (1993) ikinci dalgada “Liberal, Kültürel, Radikal ve Sosyal Feminizm” gibi kavramların ortaya çıktığından bahsetmiştir. Üçüncü ve son dalgada ise toplumu bilinçlendirme amaçlı birçok alanda eğitime odaklanılmıştır (aktaran Şahin, 2019).


 

Erkeklerin Feminizme Yaklaşımları

Toplumun, feminizm üzerine birçok farklı tutumu ve yaklaşımı benimsediği söylenebilir. Kimmel (1987), erkeklerin feminizme karşı tutumlarını üç ana kategoride ele almıştır: Antifeministler, maskülünistler ve profeministler. Antifeministler, sözcüğün olumsuz ön ekinden de anlaşılacağı üzere, feminizmi pek de sıcak karşılamamışlardır. Antifeminstler, doğa kanunu ve dini değerleri ön planda tutarak kadınların kendi alanlarına geri dönmelerini, toplumsal alanda erkeklere tehdit olma riskine karşı kutuplaşmayı desteklemişlerdir. Maskülünistler, erkeklerin toplumsal cinsiyet rollerini sürdürmelerinden ve kadınların kendi alanlarındaki hegomanyasını sonlandırma amacından bahsetmiştir. Son olarak Kepekçi (2012), profeministlerin kadınların mücadelesine destek olabileceğini ifade etmiştir (aktaran Sezer Şanlı, 2019).

Profeministlerin var olma durumunun, feminizm akımı için olumlu katkı yaptığı düşünülmektedir. Birçok erkek yabancı ünlü de kendilerinin feministlere destek olduğunu açıkça söylemektedir. Onedio (2016)’nun “Feminizm Herkes İçindir! Feminist Olduklarını Gururla Açıklayan 15 Erkek Ünlü” başlıklı listesinde; Ryan Gosling, Ben Stiller, Will Smith, Ashton Kutcher, Benedict Cumberbatch ve Hayao Miyazak gibi isimler yer almaktadır. Kadınlara seçme ve seçilme hakkını birçok ülkeden önce veren, sosyal medyada “kadınlar insandır bizler insanoğlu” sözlerini defalarca paylaşan, “cennet anaların ayakları altındadır” inanışı ile büyüyen bireylerin bulunduğu toplumumuzda açıkça feministlere destek olan aktivistleri görmenin pek mümkün olmadığı söylenebilir. Hatta toplumumuzda bu kültürel değerlerimize rağmen kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet, çocuk ihmal ve istismarının yoğun olarak görülmesi düşündürmektedir. Öte yandan toplumumuzda cinsiyet ayrımcılığına karşı olan, haklarda eşitliği savunan, sosyal adalet ve kadın sorunlarına karşı hassas olan erkeklerin olduğu yadsınamaz.


 

Erkek Terapistler ve Feminist Yaklaşım

Toplumumuzda görülen bu çelişkili durum psikoloji alanın da karşımıza çıkmaktadır. Bazı kadın terapistlerin feminist yaklaşımı benimseyerek oturumlarını yürüttüğü kolayca düşünülebilir. Peki erkekler feminist terapist olabilir mi? Corey (2015)’e göre feminist terapistler bu konuda farklı görüşlere sahip; erkeklerin feminist terapist olamayacağı görüşlerinin yanı sıra sadece cinsiyet ayrımcılığı yapmayan terapistler olabileceğini söylemektedirler. Psikoloji camiasında erkeklerden feminist terapist olamaz düşüncelerinin aksine kendilerini erkek feminist terapist olarak niteleyenlerle ilgili araştırma yapan Seymanski, Baird ve Kornman (2002), bu terapistlerin özelliklerini belirlemek istemişlerdir. Bulunan özellikleri şu şekilde açıklamışlardır: “Erkek feminist terapistlerin, cinsiyet rolü tutumları açısından farklı oldukları ayrıca yürüttükleri terapilerin de feminist yaklaşıma uygun olduğu algıları bulunmuştur (aktaran Murdock, 2012)”. Profeminist terapist olmak kendilerinde ve başkalarında cinsiyet ayrımcılığı davranışlarına karşı çıkmayı, erkeksiliği ve kadınsılığı geleneksel değerler yerine başka değerlere göre yeniden tanımlamayı, eşitlikçi ilişkiler kurmak için çabalamayı ve adil bir toplum yaratmak için kadınların çabalarını etkin bir şekilde desteklemeyi gerektirir. Genel olarak olumlu olarak bakılmasa da yine de feminizmin temelini oluşturan bu değerlere sahip erkek terapistlerin olabileceğinden söz etmek mümkündür.

Feminizm ve profeminizm hakkındaki tartışmaların her birinin topluma olumlu katkılar sağladığı söylenebilir. Tarihsel süreçte ikinci dalga ile kız kardeşlik vurgusunun zamanla eğitime ve toplumsal cinsiyet eşitliğine evrilmesi, profeministlerin bu olumlu katkılarıyla olmuştur. Farklı görüşlere sahip terapistler tarafından yaşanan tartışmalar, profeminstlerin terapi sürecini yürütebileceğini göstermiştir. Kadınların ve erkeklerin gözünde feminizme bakış açısının benzerlikleri ve farklılıkları, kadınların nezdinde erkeklerin feminist olup olamaması, feminist terapi sürecini hangi cinsiyetin yürütebileceği ile ilgili düşüncelerin her biri alana katkı sağlamaktadır. Tüm bu verilerin üzerine dikkat edilmesi gereken nokta, toplumsal bir eylem olarak ortaya çıkan feminizmin, ruh sağlığı alanına katkı sunabilir ve bu yaklaşımın toplumda ayrımcılığı önleyen güçlü yanlarına odaklanılabilir.

Mustafa ÇİFTÇİ

Psikolojik Danışman