
Yaşamsal tehlikelerden bireyi korumaya odaklanan korku mekanizması, nesiller boyunca bireyleri çeşitli tehlikelere karşı korumuş, bireyin hayatta kalma amacına hizmet etmiştir. Her ne kadar tehlike odaklı olarak ifade edilse de korku duygusu, gerçek tehlikelerin ötesinde algılanan tehlike durumlarında da kendisini ortaya çıkarmıştır. Dante, İlahi Komedya (2019) adlı eserinde “Korku sarmış senin içini; korku sık sık insanın içine girer, yapacağı onurlu işleri engeller, ürkütür karanlıkta kalmış bir hayvan gibi.” diyerek korkunun ebedi bir duygu olduğuna ve bireyleri etkilediğine değinmiştir. Bu etki çeşitli yoğunluklarda olabileceği gibi, bireyi rahatsız eden herhangi bir “şey” de bireyin korku geliştirmesine yol açabilir.
Günümüzde çeşitli kategorilere girebilecek olan korku, güncel ve kitlesel olarak COVID-19’a ilişkin korku olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak korku, ölüm, suç, yalnızlık, evlilik gibi özelleşebildiği gibi fobik bozukluk ve kaygı bozukluklarında da karşımıza çıkmaktadır. Birey, mevcut olduğu ve eşlik ettiği birçok boyuta ilişkin korku geliştirebilmektedir. Bu nedenle birey için tek bir korkudan söz etmek çoğu zaman mümkün olmayabilir.
Psikolektif Dergisi olarak 14. sayımızı bireyin yaşamındaki temel duygulardan biri olan ve günümüzde de çeşitli boyutlarda sıklığı artan korku duygusunu ele almak amacıyla “Korku” teması ile çıkarıyoruz.
Bu sayımızda röportaj isteğimizi kabul ederek dergimizde yer alan Sayın Klinik Psikolog Yıldız BURKOVİK’e ayrıca dergi ekibimize emekleri ve çok kıymetli katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz. Aramızdan ayrılan ekip arkadaşımız Aslı EYİ’ye de bundan sonraki hayatında başarılar ve mutluluklar diliyoruz. Aramıza yeni katılan ekip arkadaşlarımıza ise hoş geldin diyor, yazılarını sizlerle buluşturmak için sabırsızlanıyoruz.
Korku, her ne kadar kaçınılmaz bir duygu olarak ortaya çıksa da korkularla yüzleşmek, akılcı bir biçimde korkuları ele almak ve korkuları işlevsel düzeyde deneyimlemenin birey için daha sağlıklı olduğu söylenebilir. Nitekim, Montaigne (2019) “Korku kimi zaman topuklarımıza kanat takar, kimi zaman da ayaklarımızı yere çiviler” derken korku söz konusu olduğunda birden fazla çıkış yolunun olduğunu da vurgulamaktadır. Korkularınızla savaşmanız, çivilendiğiniz o anda, sağlıklı bir biçimde korkuyu yaşayıp kendi kanadınızı bulmanız dileğiyle. Keyifli okumalar diliyoruz.
Okan USLU
Psikolektif Dergisi Editörü