
Yaşlanma, yaşam döneminin sonuna vardıkça her insanın karşı karşıya kaldığı bedenin fonksiyonel kapasitesinde azalma ve işlevlerde azalmayla karakterize, durdurulması olanaklı olmayan ve bedensel, psikolojik, sosyal bir çerçeve ile değerlendirilmesi gereken bir dönem olarak tanımlanmaktadır (Çam ve ark., 2018). Yalnızlık ise bireyin sosyal ilişkiler içinde istediğinden daha az doyum algılamasına ve buna bağlı yaşanan bir duygu durumu olarak tanımlanmaktadır (Peplau ve Perlman, 1982). Yalnızlık olgusu her yaşta ortaya çıkabilir, fakat bu daha çok yaşlılara özgü bir sorun olarak ortaya görünmektedir. Birçok yaşlı birey için yalnızlık yaygın ve rahatsız veren bir durumdur. Yalnızlık, yaşlı bireylerde fiziksel ve mental sağlık problemlerinin oluşmasında etiyolojik rol oynayabilir. İnsanın psikolojik anlamda mutluluğunu ve iyilik halini etkileyebilir (Donaldson ve Watson, 1996: Kim, 1999).
Günümüzde yaşam kalitesinin artması, tıbbi ve teknolojik gelişmeler, bulaşıcı hastalıkların azalması, kronik hastalıklarla mücadelenin yaşam süresini uzatması ve ölümleri azaltması ile yaşlı birey sayısı gittikçe artmaktadır (Santrock, 2015). Buna rağmen yaşlı nüfusu artmakla birlikte ülkemizde yaşlıların genel yaşam kalitesi zaman geçtikçe düşmekte; yaşlı bireyler sağlık, beslenme, serbest zamanı değerlendirme, barınma, bakım, gibi problemlerin yanında yalnızlık duygusu ve yoksullukla da mücadele etmek zorunda kalmaktadır (Danış, Onat ve Danış, 2006). Aktif çalışma hayatının bitmesi manasına gelen emeklilik dönemi kişinin sosyal hayattan uzaklaşması problemini de ortaya çıkarmaktadır. Emeklilik, eşin ölümü çocuklarının başka yerlere gitmesi, evi terk etmesi fiziksel-ruhsal sağlık gibi sebeplerde birçok yaşlı birey yalnızlık ve sosyal izolasyon problemiyle baş başa kalmaktadır. Yaşlılar bu dönemde faal durumdan pasif duruma geçmekte ve rollerini yerine getiremeyen yaşlı kişiler iş hayatından, sosyal kültürel çevreden uzaklaşarak yalnız bir hayat sürmek durumunda kalmaktadır (Danış, 2007; Kurt, 2008). Aile ve sosyal etkileşim ortamından uzak bir hayat, yeni bireylerle içten ve yakın bir ilişkiler kuramama, yetersiz sosyal desteğin var olması yaşlıların kaygıyla baş etmelerini zorlaştırarak ruhsal problemler yaşanmasına neden olabilmektedir. Gün geçtikçe kişilerarası ilişkileri, sosyal aktivitelere katılımı ve toplumsal yapı içerisindeki konumu azalarak bireyi bedensel, sosyal ve psikolojik yönden etkilemektedir (Softa, 2015). Bunun yanında günümüz dünyasına da baktığımızda yaşlı bireylerin fizyolojik, sosyal nedenlerden dolayı yalnızlık ve sosyal izolasyon sorunları giderek artmaktadır belirtilen bu sebeplerden ve toplumsal yapıda meydana gelen değişimler, duygusal bağların zayıflaması, yaşlı bireyin bu duruma uyum göstermesini daha da zorlaştırmakta ve onda yalnızlık duygusunun daha yoğun görünmesine sebep olmaktadır. Bu durum yaşlı bireyin psikolojik sağlığını ve hayat kalitesini olumsuz etkilemekte; depresyona varan psikolojik belirtilere yol açabilmektedir.
Tüm bunlar yaşlı bireyin ortaya çıkan durumlara uyum sağlamasını güçleştirmekte ve giderek artan uyum sorunu ile başa çıkmak zorunda kalmasına yol açmaktadır (Bilir ve Paksoy, 2015). Yaşadıkları problemlerin üstünden gelen insanlar çevresiyle bağı güçlü olan insanlar olup, bu başa çıkmayı sağlamada sosyal destek önemlidir (Şentürk, 2015). Bireyin aile üyeleri, arkadaşları ve diğer sosyal ilişki içinde olduğu herkes sosyal destek kaynağını oluşturmaktadır (Khorshid ve Gürol-Aslan, 2006). Aile, yaşlılar için psikolojik ve toplumsal sosyal destek kaynağı olup, bireyin yaşamdaki kaygılarıyla başa çıkmasındaki en önemli kaynaktır. Aile, çocuklar ve eşten iyi düzeyde alınan sosyal desteğin yaşlılarda depresyonu azalttığı, yaşam kalitesini iyileştirdiği; (Belanger ve ark., 2016) aile, çocuklar ve arkadaşlardan alınan karşılıklı desteğin ise yaşlıların duygusal iyilik halini sağlamada koruyucu faktör olarak bulunduğu bilinmektedir (Li ve ark., 2014).
Sosyal destek, bireyin stresli olayların üstesinden gelmesine katkı sağlayarak, mevcut sosyal ağlar yoluyla psikolojik ve maddi kaynakları yönetmesine yardımcı olur; sosyal ihtiyaçlarını karşılayıp amaçlarına ulaşmasını sağlar (Rodriguez ve Cohen, 1998). Sosyal destek aynı zamanda bireylerde, bağımlılık gereksinimini azaltarak bireyin güçlenmesine olanak tanımaktadır (Khorshid ve Gürol-Aslan, 2006). Sosyal desteğin, bireylerde hastalıkların ortaya çıkmasında, gidişatında ve süresinde, fiziksel sağlığı etkileme ile kendini iyi hissetmede; (Ardahan, 2006) psikolojik sağlığı ve iyi oluşu artırmada önemli bir yere sahip olduğu söylenebilir (Khorshid ve Gürol-Aslan, 2006). Bununla birlikte sosyal destek alan bireylerde saygınlık, yaşamdan haz alma ve moralde artış gözlenmektedir. Ayrıca bu bireyler hayata daha umutlu bir şekilde bakabilmektedir (Kalınkara, 2014).
Yaşlılara sunulacak hizmetlerde özellikle sosyal içerikli koruyucu önlemlere yer verilebilir. Bu önlemlerden bazıları şu şekilde sıralanabilir:
∙ Yaşlıların sosyal hayata katılımlarını sağlama,
∙ Kendilerini çeşitli alanlarda geliştirmelerine destek olma,
∙ Eğitim alma / verme hareketlerine katılımlarını sağlama,
∙ Üretkenliklerini sürdürebilmelerine ortam hazırlama,
∙ Kuşaklar arası paylaşımı arttırıcı projeleri yaşama geçirme,
∙ Her alanda ve düzeyde (merkezî-yerel) demokratik haklarını kullanabilmeleri için plânlamalar yapma,
∙ Karar alma sürecinde yaşlılara destek amaçlı çalışan sivil toplum kuruluşlarına aktif katılım sağlanmasına destek olma
Yaşlı bireylerin psikolojik gelişimlerinde ise kendi kendilerine yeterli olabilmelerinin özendirilmesi, aktif ve sağlıklı hayat tarzının benimsetilmesi ve devam ettirilmesine ilişkin programlar geliştirilmesi ve çeşitli destek programlarının oluşturulması sağlanabilir (Yazıcıoğlu, 2010).
Bununla birlikte yaşlıların sosyal ve psikolojik yönden geliştirilmesi için psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin artırılması gerekmektedir. Yetişkin bireyin yaşlılığa hazırlanması, yaşlının yaşadığı sorunların üstesinden gelmesi, yaşlı bakımı yapan profesyonel elemanlar ve aile üyelerinin desteklenmesi ve güçlendirilmesi, yaşlıların çevresiyle uyum içinde huzurla yaşamalarını kolaylaştıracaktır. Yaşlılara sunulan psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinde; bireysel ve grupla psikolojik danışma verilebileceği gibi gençlerle yaşlıları bir araya getiren çalışmalar, yaşlıların hobi alanlarını kullanmasının sağlanması, kariyer plânlamalarının gözden geçirilmesi gibi rehberlik etkinliklerine de yer verilebilir (Demir-Çelebi ve Yukay-Yüksel, 2014).
Son olarak yaşlı sağlığını korumak ve geliştirmek için verilen hizmetlerin hem nicelik hem nitelik olarak geliştirilmesi, bunun için de yaşlıların yalnızlık gibi psiko-sosyal sorunları ve çözümlerine yönelik saha araştırmalarının arttırılması önemlidir.
Emine BATUR
Sosyal Hizmet Uzmanı