
“Bir karara varmak” çoğu zaman sıradan bir eylem gibi görünür. Çayını şekerli mi içeceksin, yoksa şekersiz mi? Bu akşam tiyatroya mı gideceksin, evde mi kalacaksın? İş değiştirmek mi, aynı yerde devam etmek mi? Basit gibi görünen bu tercihler, sandığımız kadar kolay olmayabilir. Peki bu kararları kim veriyor? Gerçekten biz mi, yoksa zihnimizin arka planında çalışan görünmez bir sistem mi?
Her yeni gün, farkında olmadan yüzlerce seçim yapıyoruz. Bazılarını bilinçsizce gerçekleştiriyoruz; hatta çoğu zaman aklımızdan bile geçmiyor. Bazıları ise uzun süren iç çatışmaların sonunda bile netleşmiyor. Karar vermemeye karar vererek aslında yine bir tercih yapmış oluyoruz. Peki bu tercihlerin arkasında ne var? Yalnızca mantık mı etkili, yoksa duygular da sürece dahil mi? Belki de biri bizim yerimize karar veriyor. Ya da daha da derin bir soru: Karar verdiğimizi düşündüğümüzde, aslında o kararı zaten vermiş olmuyor muyuz?
Karar Nedir? Nasıl Verilir?
Karar verme, bir durum karşısında ne yapılacağına dair çeşitli alternatifleri değerlendirerek en uygun olanı seçme sürecidir. Bu süreç; mantıklı düşünmeyi, avantaj-dezavantaj analizini ve bireyin kendi yaşamına en uygun olanı belirlemeyi içerir (Bayraktaroğlu & Demir, 2011). Daly ve arkadaşlarına göre karar alma, bir dizi seçenek arasından geleceğe dair bir eylem yolunu belirlemektir (Daly vd., 2017). Yani yalnızca bir tercih değil, bir yön tayinidir.
Karar Vermek Bir Yolculuktur
Yaşamda birçok şeyin süreç ve yolculuk olduğunu düşünecek olursak eğer; karar vermenin de bir süreç olduğunu yeri geldiğinde yarım kaldığını yeri geldiğinde ise net sonuca vardığını görebiliriz. İnsan nefsani olarak verdiği kararların hep doğru olmasını ve yanılma payının ortadan kalkmasını temenni eder. Lakin hayat bu düşünce biçimini elbette reddediyor. Yanılacağız, yeni kararlar vereceğiz belki yine hata yapacağız ama en azından karar vermiş olacağız. Bilinçli karar vermek ciddi ve son derece önemli bir konudur. Bazı konularda vereceğimiz birkaç karar gelecek yaşamımızı oldukça etkileyebilir, bununla beraber sonuçlarına da katlanacak kişiler elbette kararı verenler olarak biz olacağız.
Karar Verme Sürecinin Aşamaları
Karar verme süreci; sorunu tanımlama, sınırlayıcı faktörleri belirleme, alternatif geliştirme, alternatiflerden birini seçme, kararın uygulanması ve kararın değerlendirilmesi şeklinde altı basamaktan oluşmaktadır (Altan, 2020). Bu basamaklar, sistemli ve tutarlı kararlar verebilmek için bir yol haritası sunar.
Bu basamaklar ise şöyle sıralanmaktadır:
- Sorunu Tanımlama: Karar verme sürecinin ilk aşamasıdır. Neyi çözeceğiz, beni ne rahatsız ediyor düşüncesinin somut halidir. Aynı zamanda problemi düz bir zemin üzerinde görünür hale getirmektir.
2. Sınırlayıcı Faktörleri Belirleme: Günümüzde kültürel, coğrafi, çevresel ve politik birçok sınırlama faktörü bulunabilmekte ve en iyi seçimleri belirlemek için bu faktörlerin belirlenmesi gerekmektedir (Rosanas, 2013).
3. Alternatifler Geliştirme: Problem için ne yapabilirim? Ne yaparsam bu durum çözülmüş olur düşüncesiyle farklı çözüm yolları üreterek alternatif geliştirmektir.
4. Alternatiflerden Birini Seçme: Alternatiflerden birini seçmek, seçilen alternatifin amaca uygun olması açısından önem arz etmektedir. Ve verilen kararın yani seçilen alternatifin var olan seçenekler arasında en uygulanabilir ve etkili olanı belirlemektir. - Kararın Uygulanması: Düşünsel süreci eyleme dökme.
6. Kararın Değerlendirilmesi: Uygulamanın sonuçlarını analiz ederek gelecekteki kararlar için geri bildirim elde etme. Sonrasında vereceğimiz farklı bir karar için bizlere olumlu veyahut olumsuz bir alternatif ve öncü düşünce olacaktır.
Duyguların Rolü
Tüm bu etmenler dışında karar verirken duygularımız da sürecin baş kahramanlarından birisidir. Duygular genel olarak hayatı daha eğlenceli ya da pratik hale getirmekte ve eylemleri güçlendirdiği ya da zayıflattığı için insan hayatında önemli bir rol oynamaktadır. Cacioppo ve diğerleri (2001) duyguların bireyin fiziksel dünyasıyla doğrudan ilişkili olduğunu öne sürmüşlerdir. Bu durum duygunun rehber olarak günlük varoluşa anlam kattığını ve aynı zamanda bireylerin yaşamı için bir değer sağladığını düşündürmekte ve duyguların hayatı daha anlamlı ve değer vererek yaşamada rol oynadığı vurgulanmaktadır (Desmet, 2003).
Bazen duygusal bir anın etkisiyle karar veririz. Bu kararlar mantıktan uzak gibi görünse de yaşadığımız gerçekliğin içinden süzülüp gelir. Tamamen duygulardan arınmış ya da yalnızca duygularla alınan kararlar pek mümkün değildir. Sağlıklı olan, bu iki boyutu dengeleyebilmektir.
Sonuç: “Ben Yaptım” Diyebileceğimiz Kararlar
Hayat kararlardan ibaret. Bazen geri dönüşü olmayan tercihler yaparız, bazen de “iyi ki” dediklerimiz olur. Pişmanlık da mümkündür, memnuniyet de.
Ama ne olursa olsun, önemli olan karar verebilmek, bir yön seçebilmektir. Çünkü kendi kararını verebilmek, birey olmanın en somut göstergesidir.
Bir tercih yaparız. Belki zor, belki belirsiz. Ama bir gün dönüp baktığımızda diyebileceğimiz tek şey şudur: “Bu kararı ben verdim.”
Yusuf Bingöl
Psikolojik Danışman