Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Aynı Döngünün İçinde: Tekrarlama Zorlantısı – Psikolektif’ten – Sayı – 16

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Tekrarlama zorlantısı, geçmiş travmalar da dahil olmak üzere erken yaşam deneyimlerini yansıtan davranışlarda tekrar tekrar bulunmayı veya deneyimler aramayı içerir (Corradi, 2009). Bireyler yaşadıkları olumsuz sonuçlara rağmen travmasını hatırlatan şeyleri aramaya devam eder. Travmayı yeniden canlandırma olarak da bilinen tekrarlama zorlantısı hem sembolik hem de gerçek biçimlerde olabilir. Sembolik biçimlerde, ilk travmaya benzer konulara odaklanan tekrarlayan rüyalar görmeyi içerebilir. Diğer durumlarda, insanların geçmişte deneyimlediği duygusal veya fiziksel olarak acı verici durumları gerçek anlamda tekrarlamayı içerebilir.

Tekrarlama zorlantısı ilk olarak psikanalizin geliştirilmesiyle tanınan Avusturyalı hekim Sigmund Freud tarafından açıklanmıştır. Freud, klinik gözlemlerine dayanarak, insanların tekrar tekrar kendine zarar verme dürtüsünün ardındaki bilinçdışı gücü bir ölüm içgüdüsü olduğunu ileri sürmüştür (Levine, 2020). Freud, bilinçdışının bireylerin davranışlarımızı ve ruh sağlığını şekillendirmeye devam edebileceğini gösterdiğini öne sürmüştür. İnsanlar bunların farkında olmasalar bile, bastırılmış anılar ve travmalar bilinçli davranış üzerinde etki etmeye devam edecektir.

Tekrarlama zorlantısı bilinçsizce davranışlarımızı ve ruh sağlığımızı etkiliyorsa bizler bu döngünün içinde olup olmadığımızı nasıl anlayabiliriz? Bunu anlamak için günlük hayatımızda kendi ve çevremizdeki insanlardan aşina olduğumuz bazı örneklere bakalım.

  • Romantik ilişkiler: Tekrarlama zorlantısı, insanların geçmişteki yıkıcı ilişkilere benzer ilişkiler aramaya devam ettiği romantik ilişkilerde ortaya çıkabilir. Bireyler tacizci, yıkıcı veya duygusal olarak ulaşılamaz olabilecek geçmiş partnerlerine benzer partnerler ararlar.
  • Flashbackler, kabuslar ve rüyalar: Travmayı tekrar yaşadığınız geri dönüşler veya kabuslar görmek tekrarlama zorlantısının bir biçimi olabilir.
  • Riskli veya kendine zarar verici davranışlarda bulunmak: İnsanlar olası riskleri bilmelerine rağmen sarhoşken araba kullanmak gibi riskli eylemlerde bulunabilirler. Bu, geçmiş bir deneyimi yeniden yaratmanın veya acı hislerinden uzaklaşmaya yardımcı olmanın bir yolu olabilir.
  • Aldatma: Ebeveynlerinden birinin aldatıldığı ailede büyüyen birey, yetişkin ilişkilerinde de sadakatsiz davranabilir veya çocukluğundaki acı dolu deneyimleri tekrarlamak için aldatan eşle birlikte kalabilir.
  • İzolasyon: Çocukken fiziksel şiddet deneyimi yaşayan bir kişi, başa çıkma mekanizması olarak izolasyon adı verilen bir tekniği kullanabilir. Bu, sonraki ilişkilerinde izolasyona ve ıssızlığa yol açabilir. İzolasyon, bir kişinin kendi duygularıyla veya başkalarının duygularıyla tam olarak etkileşime girememesi anlamına gelir.
  • Aşinalık: İnsanlar, bir şeye dair olumsuz anılar taşısa bile, aşinalığın rahatlığını arayabilir. Örneğin, uzak bir ebeveyni veya bakıcısı olan bir kişi, uzak bir kişiliğe sahip bir eş arayabilir.
  • Öz nefret: Çocukken istismara uğramak, öz nefret duygularına yol açabilir ve kişinin kötü muameleyi hak ettiğini hissetmesine neden olabilir. Bir yetişkin olarak, bu durum onların kendilerine kötü davranan başkalarına yönelmesine neden olabilir.
  • Terk edilme: Çocukken terk edilme deneyimi yaşayan bir kişi, hayatının ilerleyen dönemlerinde ilişkilerinde sahiplenici ve yapışkan davranabilir. Bu davranışlar, daha fazla terk edilmekten kaçınma arzusundan kaynaklanır.
  • Geçmiş duyguların tetikleyicileri: Çocukken ebeveynleri veya bakıcıları tarafından ihmal edilen biri, bu durum hakkında öfke duyguları besleyebilir. Sonuç olarak, kişi daha sonraki yaşamında, küçük bir olaya tepki olarak bile aşırı derecede öfkelenebilir. Örneğin, bir arkadaşı telefon görüşmesine cevap vermediğinde öfkelenebilir. (Levy, 1998).

Peki biz bunu kendimize neden yaparız? Çoğu durumda kendimize bile isteye zarar vermiyoruz. Bunu açıklamak için tek ve kısa bir yol yok. Araştırmalar bazı nedenleri şu şekilde sıralamıştır:

  • Bilinçdışı kalıplar: Freud’un başlangıçta öne sürdüğü gibi, bilinçdışı kalıplar, kişinin neden yaptığını anlamadan, yararsız veya zararlı davranışlarda bulunmasına yol açabilir.
  • Bağlanma sorunları: Erken yaşta ihmal veya travma nedeniyle bağlanma sorunları yaşayan kişiler, yetişkinlikte tekrar tekrar sağlıksız ilişkiler arayışına girebilirler.
  • Koşullu çağrışımlar: Tekrarlayan davranışlar bazen bir kişinin davranışı neredeyse otomatik hale getiren çağrışımlar oluşturması nedeniyle ortaya çıkabilir.
  • Duygu düzenleme güçlüğü: Tekrarlama zorlantısı, insanların olumsuz olaylara karşı zayıf duygu düzenleme becerisi olduğunda da ortaya çıkabilir. Bireyler zor duygulara veya eleştirilere tahammül etmekte zorlanabilirler ve bu da onları duruma orantısız tepkiler vermeye yönlendirebilir.
  • Kişilik yapısı: Bazen dürtüsellik veya mükemmeliyetçilik, gibi belirli kişilik özellikleri, bir kişinin tekrarlama zorlantısına girme olasılığını artırabilir.
  • Stres ile başa çıkma mekanizmaları: Stres ve travma genellikle bu tür davranışların altında yatan nedendir. Tekrarlama zorlantısı bir başa çıkma stratejisi olarak iş görebilir. Riskli davranışlarda bulunarak veya travmaya benzer durumlar arayarak, insanlar genellikle durum üzerinde daha fazla kontrole sahip olduklarını hissedebilirler (Levy, 1998).
  • Travmaların yıldönümleri: Bazı araştırmalar, bireylerin travmalarıyla ilgili davranışları yıldönümlerinde tekrarladığını desteklemektedir.

Tekrarlama zorlantısıyla ilişkili olabilecek davranışlar fark ettiyseniz, sorunu ele almak için yapabileceğiniz şeyler vardır. Bu karmaşık bir ruh sağlığı problemidir. Araştırmalar, dinamik terapi, bilişsel davranışçı terapi, travma odaklı terapi, somatik yaklaşımlar ile çalışılmasını önermektedir.

Başak KILINÇ

Uzman Psikolojik Danışman