Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

MÜKEMMEL FOTOĞRAF – Psikolektif Dergisi – Sayı – 3

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

Mükemmeliyetçilik henüz üzerinde anlaşılmaya varılmış tek bir tanıma sahip olmasa da, bireyin kendisi için ulaşılamaz standartları kendi kendine dayatma eğiliminin yanı sıra, hata yapmaktan kaçınmasını içeren çok boyutlu bir kişilik yapısı olarak ifade edilmektedir (Burns, 1980). Oysa insan, yüzyıllardır doğası gereği deneme – yanılma yönetimi ile hata yaparak doğru davranışı kazanmıştır. Bu noktada hata yapmaktan kaçınma davranışı insanı doğru davranışı kazanma sürecinin dışında bırakacak ve insan gelişmenin yanı sıra durağanlığın seyrinde mükemmelliği arayacaktır. Geçmişten beri insanlar yaşamlarını en iyi şekilde organize etmek adına kendilerine bazı standartlar koymuş ve bu standartlara ulaşmak için var gücüyle çabalamışlardır. Sosyal anlamda insanı tanımlamak adına yapılan bir araştırmada, insanların ne kadar çabalasa da çabalasın istedikleri yaşam standartlarına ulaşamadıklarını ortaya konmuştur. Bu savı doğrulayan ise son zamanlarda ruh sağlığı alanında çalışan uzmanlara, yaşamlarını istedikleri gibi organize edememe şikayetiyle birçok vakanın geldiğine dair veriler olmuştur.. Mükemmel olma arzusunun bu denli önemli görüldüğü çağımız ise bu konuya yönelik daha çok araştırma yapma gereği doğurmuştur. Bu konuyla ilişkili, üzerinde daha fazla araştırma yapılması gereken diğer bir konu da sosyal medya kullanımıdır. 

 Sosyal medya, kişinin kendi yaşam standartlarını diğer insanlarla paylaştığı bir platform olmakla birlikte insanların yaşamlarını en iyi şekilde gösterdikleri, hatasız, eksiksiz hatta mükemmel denecek yaşantıların sergilendiği bir kullanım alanıdır. İşte bu noktada mükemmel olma arzusu insanı hiç olmadığı kadar etkisi altına almaktadır. Deniz kenarında otururken atılmış bir fotoğraf karesi olabildiğince mükemmel gösterilmeye çalışılmış; masa düzeni, yanındaki insanların duruşu, vapurun geçişi, martının uçuşu hatta ve hatta o anda yaşanan duygunun ifadesi. Peki insan bu mükemmel zamanın tatminine yeterince varabilmiş midir? Çoğumuz bu soruya hayır cevabını veriyorsak hala mükemmel olmayan şeyler var demektir. İşte mükemmel olmaya karşı bitmek tükenmek bilmeyen bu istek, elde edilmeyince engellenmişlik duygusu ve öfke doğurur. Peki insan, karşılanmamış mükemmellik arzusu ve buna eşlik eden öfke duygusuyla şimdi nasıl baş edecektir? Elbette bunun için de ayrıca düşünülmüş sosyal medya hesapları vardır. Bu hesaplardan insanlar öfkesini yazıya döküp diğer insanlarla yaşadığı bu gerilimi paylaşacak ama aynı zamanda deniz kenarındaki huzurlu fotoğraflarını paylaşmayı da ihmal etmeyecektir. Birçok insanın tıkandığı nokta da işte burasıdır; farkında olunan bir gerilim ve yüzeysel baş etme yöntemleri. Peki ne yapılmalıdır? Akılcı davranışçı yaklaşıma göre: bu konuda tıkanan insanların kullandığı ‘ya hep ya hiç’ çarpıtması, ruh sağlığı alanında belli tedavi yöntemleriyle normalize edilmektedir. Örneğin, öncelikle kişinin mükemmelin peşinde olduğunun farkındalığına erişmesi daha sonrasında sahip olunan siyah-beyaz düşüncenin içeriği ve kaynaklarına erişilmesi, sürecin akabinde ise alternatif düşünce yolları üretilerek, kişiye zarar veren düşüncenin yerine alternatif ve kabul edilebilir düşüncenin konulması ve böylelikle kişinin deniz kenarında attığı fotoğraftan daha fazla tatmin sağlaması mümkün kılınmaktadır. Burada ise kişinin bir psikolog desteğiyle temelde yaşadığı bu mükemmel olma arzusunun ve yarattığı kaygının neden kaynaklandığına ulaşılması oldukça önemlidir. Tüm bu süreçler, kişinin belli tedavi yöntemleri ve baş etme mekanizmalarını aktifleştirerek, kişinin ulaşılabilir ve gerçekçi yaşam standartları oluşturmasını ve dolayısıyla yaşamından daha fazla keyif almasını sağlayacaktır. Böylelikle insanlar paylaştıkları fotoğraflarda ve yaşadıkları o anlarda gerçekten de mükemmel hissedecekler ve işte o zaman mükemmel fotoğraf yakalanmış olacaktır.

Nevin Dede

Psikolojik Danışman