
İstismarın bir çeşidi olarak karşımıza çıkan duygusal istismar; çocuk ve gençlerin, psikolojik gelişmenin duraklamasına neden olacak sözel istismarı veya aşırı emirleri kapsayan, gereksinim duydukları ilgi, sevgi ve bakımdan mahrum bırakılarak, çocuğun kimliğini zedeleyen ve bozuk davranışları ortaya çıkaran tavırları içerir. Duygusal istismar veya psikolojik örselenme diğer tüm istismar biçimlerini şemsiye gibi altında toplar. Tek başına var olduğu gibi fiziksel ve cinsel istismarın hasarı ortadan kalktığında bile duygusal istismar devam edebilir (Polat, 2001 akt. Şimşek ve Önder,2011).
Güler ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada (2002) annelerin %93’ünün çocuklarını duygusal olarak istismar/ihmal ettikleri belirlenmiştir. Ülkemizde annelerin çocuklarını sevdiklerini belli etmeme, çocukların ahlakının bozulmaması ve şımarmaması için, bir disipline etme aracı olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle anneler çoğunlukla çocuklarını sevdiklerini belli etmemekte, bağırma ve azarlama davranışları çocuğun eğitimi için gerekli davranışlar olarak görebilmektedirler. Ancak bulgular incelendiğinde annelerin öğrenim durumu, yaşı, aile yapısı, ekonomik durumu ne olursa olsun çocuklarına duygusal istismar/ihmal davranışı uyguladıkları görülmektedir. Bu çalışmanın bir kısmını tablo üzerinde inceleyecek olursak aşağıdaki sonuçlara ulaşabiliriz.
Tablo 2: Anneleri Tarafından Çocuklara Uygulanan Duygusal İstismar/İhmal Davranışları (n=143)*
Duygusal İstismar/İhmal Davranışı : Sayı % Çocuklarına sevdiklerini belli etmeme 116 81.1 Bağırma-azarlama 111 77.6 Çocuklarını evde yalnız bırakma 51 35.7 Korkutma 48 33.6 Tehdit etme 38 26.6 Kötü söz söyleme 38 26.6 Evde çocuk yokmuş gibi davranma 19 13.3 Odaya kapatma 12 8.4 Ellerini ve ayaklarını bağlama 3 2.1 |
Duygusal istismar sonucunda çocuklarda; parmak emme, ısırma, sallanma, altını ıslatma, enkopresis(dışkı kaçırma), yeme bozuklukları, hiperaktivite, aşırı içe dönüklük, güçsüzlük duygusu, dış kontrol odaklı olma, saldırganlık, aşırı pasiflik, hırsızlık, yalan söyleme gibi antisosyal davranışlar, olumsuz benlik kavramı, depresyon, uyku bozuklukları, aşırı kaygı, fobiler, obsesyon gibi nevrotik reaksiyonlar, intihar girişimi veya intihar, bilişsel ve duygusal gelişmede duraklama, bellek bozuklukları, konsantrasyon bozukluğu güdü azlığı, aşırı bağımlılık, başarısızlık, zeka geriliği, yapay olgunluk gibi sonuçlar ortaya çıkabilir (Erkman, 1991, Bloom, 2000, akt. Adalı, 2007). Slade ve Wissow (2007), ebeveynlerin duygusal istismar içeren davranışlarının, genelde, öğrencilerin akademik süreçlerini geciktirme potansiyeline sahip olduğunu belirtmiştir. Duygusal istismara maruz kalan çocuklar, öğretmenlerinden düşük performans notu alırlar, kavramsal değerlendirmelerde düşük not alırlar ve akademik başarılarında standart durum gösterirler (düşük notlar alma, okuldan uzaklaştırılma, sınıfta kalma gibi). Duygusal ve davranışsal problemler, yeteneklerin azalmasına, ideal öğrenme için gerekli olan kavrama ve davranış fonksiyonlarından veya insanlar arasındaki öğrenme stillerinden birini oluşturan etkilerle sonuçlanabilir(Şimşek ve Cenksever-Önder,2011).
Bu problemlerin oluşumunun engellenmesinde anne-baba ve öğretmenlerin tutumları ve çabaları çok önemlidir. Anne-baba ve öğretmenlerin çocuğa ve ergene yönelik olumsuz davranışları, çocuğun sosyal becerilerinin ve kendine güveninin gelişmesine engel olabilmektedir(Şimşek ve Cenksever-Önder).
Emine GÜMÜŞ
Psikolojik Danışman