Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

MARY AND MAX – FİLM İNCELEME – PSİKOLEKTİF + – SAYI -9

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Vizyon Tarihi: 2009

Tür: Animasyon

Yapım: Avustralya

Süre: 1 Saat 32 Dakika

Imdb Puanı: 8.1

Oyuncular: Toni Collette, Philip Seymour Hoffman, Eric Bana

Yönetmen: Adam Elliot

Yazı spoiler içermektedir.

Yalnızlık, bir insanın boşluk duygusuyla karışık kendini dünyadan kopmuş hissetmesi şeklinde tanımlanmaktadır. Filmin başkahramanları Mary ve Max, biri Avustralya’da biri New York’ta yalnızlığı iliklerine kadar yaşamaktadır. Animasyon, Mary 8 yaşını ve Max 44 yaşını doldurmaktayken Mary’nin hiç tanımadığı Max’e mektup yazmaya başlamasıyla açıyor gözlerini. Hissettikleri yalnızlığı birbirleriyle kurdukları arkadaşlık sayesinde aşmaya başlıyorlar ve bu arkadaşlık animasyonun derinleşmesini sağlıyor.

Aynı evin içinde ortak bir hayat yaşayıp birbiriyle iletişimleri sıfıra yaklaşmış üç kişilik ailenin bir üyesi olan Mary yalnızlığı çok küçükken deneyimlemiştir. Canlı insanlarla iletişim kurmaktansa vaktini ölü kuşlarla ilgilenmeye adayan bir baba ve problemlerini alkole sığınarak çözmeye başlamış, ilerleyen yıllarda alkol için herhangi bir problemin varlığını aramayan, sık sık hırsızlık yapan bir anne çocuklarını yetiştirirken gerekli ebeveynlik görevlerini yerine getirememektedir. Mary 12 yaşına basmadan da babası vefat etmiştir. Annesinin geçirdiği yas sürecini izleyicinin görmesiyle birlikte çok şaşırtıcı olmayarak annesi çareyi alkolde bulmuş ve çok vakit geçmeden o da hayatını kaybetmiştir. Böylelikle manevi olarak yalnız büyüyen Mary maddi olarak da yalnız kalmaktadır. Alnında bir doğum lekesi olan, gözlük takan Mary akran zorbalığına şiddetli bir şekilde maruz kalmaktadır. Bir kişinin, başkasına kasıtlı olarak ve durmadan zarar vermesi ya da rahatsızlık yaratması şeklinde oluşan agresif davranışlar olarak tanımlanan zorbalık, Mary’i psikolojik anlamda zorlayan bir duruma sokmaktadır. Akran zorbalığıyla mücadelede davranışlarıyla örnek olarak en büyük güç öğretmenlerken Mary’nin bu noktada da pek bir şansı yoktur ve en büyük zorbalıkları öğretmeninden görmektedir. Mary’i bu depresif durumdan çıkarıp hayatını devam ettirme noktasında motive eden kişi ise hiç tanımadan arkadaş olduğu Max olmuştur. Max’in sahip olduğu Asperger Sendromu üzerine araştırmalar yapan Mary, arkadaşına yardımcı olabilmek için uzmanlığını bu konu üzerinde yapmaktadır. Evlenip hayatını düzene sokmak için çaba harcarken Max ile aralarında oluşan anlaşmazlık sonucu kurduğu düzen yavaş yavaş parçalanmaktadır. Bu sorunla mücadele etmek içinse Mary kendine hiç yabancı olmayan bir yöntemi kullanarak alkole başlamıştır. Mary’nin sorunlarıyla baş etme yönteminde annesinin yöntemini kullanması ise sosyal öğrenmenin önemini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Çocuklar genellikle ebeveynlerinin davranışlarını taklit ederek büyürler ve çocuklarda olumlu davranışlar geliştirmenin öncülü bu davranışları sergilemektedir. Fakat maalesef Mary’nin taklit edebileceği davranışlar olumlu seyir izlememektedir.

“Dünyanın bütün kırışıklıklarını düzeltebilecek bir mucize güzellik kremi olmadığının farkına varmalısın.”

Filmin bir diğer kahramanı Max için de durumların iyi olduğunu söyleyemeyiz. Çocukluk çağında ortaya çıkan gelişimsel bir bozukluk olan Asperger sendromuyla yaşayan Max, sosyal iletişimi zayıf, tekrarlayan davranışları olan, sözel olmayan ipuçlarını anlamayan bir profil çizmektedir. Farklılığı sebebiyle çocukluğunda gerek büyüklerden gerekse yaşıtlarından zorbalığa maruz kaldığından dolayı yalnızlığı tercih eden Max’in hiç arkadaşı yoktur. Problemlerini başka bir yanlış yolla çözmeye çalışan Max, kendini zorlayan durumlarda sürekli yemek yemektedir. Birçok zorlayıcı yaşam olaylarıyla karşılaşan Max için ise bu durum obeziteye kadar ilerlemiştir. Bu konuyla ilgili grup terapisi alan Max, gruptan bir danışanın fiziksel ve cinsel taciziyle karşı karşıyadır fakat bunun için herhangi bir şey yapamaz. Max yalnızlığının yıkıcı etkisini azaltmak için kendine hayali bir arkadaş edinmesine rağmen terapistinin isteği ile artık onu görmezden gelmektedir. Tüm hayatını arkadaşsız geçiren Max için Mary’nin mektubu oldukça ilgi çekicidir ve mektuba cevap verme isteği görmezden gelemeyeceği kadar büyüktür. İkisi de çikolataya aşık olan, aynı çizgi filmini delicesine seven, zorbalığa maruz kalan ve iliklerine kadar yalnızlık hisseden Mary ve Max için birbirleriyle arkadaşlık kurmak çok da zor olmamıştır. Arkadaşlık kurmak ne kadar kolay olsa da bu arkadaşlık süreci Max için kolay ilerlememiştir. Max, Mary’den gelen her mektupta kendini dehşete düşmüş hissetmiş ve sinir krizleri geçirmiştir. Bu sinir krizlerinin birini kontrol edemeyen Max akıl hastanesine kapatılmış ve orada sekiz ayını harcamıştır. Çıktığında ise sinir krizlerini kaldıramayacağını düşünerek mektup arkadaşlığını bitirmiştir ve yalnızlığının bilindik sularına kendini bırakmıştır. Max için Mary hala çok değerlidir ve mektuplaşmamaları Mary’i arkadaşı olarak görmesini engellememiştir.

“Terapistim kendimi kusurlarımla kabul etmem gerektiğini söyledi ve kusurlarımızı biz seçemeyiz. Onlar bizim bir parçamız ve onlarla yaşamak zorundayız.”

Nesnelerin hareketlerinin yavaş yavaş fotoğraflarını çektikten sonra çeşitli kurgu, video programları ile fotoğrafların birleştirildiği stop motion tekniği ile çekilen animasyon filmi Mary and Max, animasyonların sanıldığının aksine her zaman rengarenk olmayacağını gösteriyor. Filmin çoğunluğu siyah beyaz olsa da kırmızı olan tek renk Mary’nin Max için gönderdiği ve Max’in şapkasına sabitlediği bir ponpon. Bu ponpon Mary ve Max’in arkadaşlığının Max için ne kadar değerli olduğunu gösteren bir metafor olarak çıkıyor karşımıza. Bireylerin yalnızlığının ne kadar zorlayıcı olabileceğini gösteren bu animasyon farklılıklara saygıyla yaklaşmamız gerekliliğini seyirciye hissettiriyor. İyi seyirler dilerim.

Tuğçe ERDEM

Psikolojik Danışman

Tuğçe Uysal

Psikolojik danışman, Psikolektif+ Genel Yayın Yönetmeni. MEB’e bağlı bir okulda görev yapıyor, yüksek lisansını 2021’de tamamladı.