Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Awekinings – Film İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 20

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Film Künyesi

Vizyon Tarihi: 20 Aralık 1990

Tür: Dram

Yapım: ABD

Süre: 121 dakika

Imdb Puanı: 7,8

Oyuncular: Robert De Niro, Robin Williams, Julie Kavner

Yönetmen: Penny Marshall

             Awakening, bir nörolog olan Oliver Sacks’ın aynı isimli otobiyografisinden uyarlanmış bir filmdir. Film, nörolog Dr. Malcolm Sayer’in umutsuz vaka olarak adlandırılan ve yıllardır katatonik halde olan hastalar ile çalışmasını konu alır.

Yazı spoiler içermektedir.

Nörolog olan Dr. Malcolm Sayer, nöroloji laboratuvarında çalışmak için bir hastaneye başvurur ancak hastanenin doktor ihtiyacından dolayı poliklinik nöroloğu olarak işe başlar. Malcolm için bu zorlayıcı bir deneyim olacaktır çünkü ilk defa insanlarla birebir çalışma durumunda kalmıştır. Yalnız yaşayan Malcolm, içe kapanık bir yapıya sahiptir ve insan ilişkileri onun için karmaşık süreçleri barındırmaktadır. O yüzden laboratuvar çalışmaları onun konfor alanını oluşturmaktadır.

Malcolm, hastanede umutsuz vaka olarak adlandırılan katatonik durumda olan hastaların olduğu bölüme verilir. Katatoni, uyanık durumdayken de hareket kısıtlılığına yol açan bir tür kas katılığı olarak adlandırılan nöropsikiyatrik bir sendromdur. Hastalar çok uzun yıllar herhangi bir şekilde hareket etmeden ve tepki vermeden yaşamaktadırlar. Doktorlar bir tür bitkisel hayatta olduklarını ve yapılabilecek herhangi bir şeyin olmadığını düşünmektedir. Malcolm, bir gün hastaneye yeni yatışı yapılan bir hastanın raporunu doldururken bir hareketlilik fark eder ve hastanın gözlüğünü alır. Gözlüğü önce yere bırakır ancak bir tepki alamayınca gözlüğü yukarıdan aşağı doğru bırakır ve hasta havadayken gözlüğünü yakalar. Malcolm kendisini heyecanlandıran bu gözlemi diğer doktorlar ile paylaştığında doktorlar bu hareketi basit bir refleks olarak değerlendirir. Ancak Malcolm bunun kendi iradesini kaybetmiş birinin hareket eden cismin iradesini benimsemesi olarak adlandırır ve klinikteki bütün hastalar ile bu doğrultuda çalışmaya başlar. Bu süreçte hastalar içerisinde yaklaşık 30 yıldır bu halde olan Leonard Lowe dikkatini çeker. Leonard’ın 11 yaşında başlayan bu istemsiz kas katılığı önce onu okuldan ve çevresinden uzaklaştırmış, 20 yaşına geldiğinde ise bütün vücudunu ve hayatını ele geçirmiştir. Leonard’ın 20 yaşından beri bu hastanede bakımı devam etmektedir. Malcolm, Leonard ile ayrı ilgilenmeye ve ayrı çalışmalar yapmaya başlar.

Malcolm, hemşireler ve hasta bakıcılar sürekli nelerden tepki alabileceklerini gözlemleyerek çalışmalara devam etmektedirler. Kitap okuma, müzik, temas ile hareketlilik gibi. İlişkisel olan her etkileşimde temas kurmanın önemi hastalık ile çalışmada da kendini göstermiştir. Katatonik haldeyken bile verilen tepkilerin bireysel farklılığı Malcolm’un hastaların orada bir yerde hala yaşıyor olduğuna yönelik inancını arttırmıştır. İlerleyen süreçlerde Malcolm’un “Bildiğimiz tek şey kimyasal pencere kapanırken başka bir uyanışın daha yaşandığı. İnsan ruhunun bütün ilaçlardan daha güçlü olduğu ve asıl ruhun beslenmesi gerektiği.” şeklindeki açıklaması temasın önemini vurgular. Bu temas, dokunsal olmanın yanında hastalara hitap eden ruhsal dokunuşları da kapsamaktadır.

Malcolm, Leonard ile çalışırken hastalığın Parkinsonizmde var olan ve istiharat tremoru olarak adlandırılan istemsiz titremenin çok yoğun olması durumunda bütün vücutta taş gibi kalma etkisi yaratabileceğine yönelik bir teori geliştirir. Bu doğrultuda Parkinson hastalarında kullanılan dopamin öncüllü L-dopa maddesini deneysel olarak gerekli izinleri alıp Leonard üzerinde kullanır. Belli doz kullanımından sonra bir gece Leonard ayaklanır ve bütün vücudu kendi kontrolündedir. Leonard’ın ayaklanması ile 30 yıllık uykuda olan bir benlik uyanır. 11 yaşından beri kendisini sevdiği şeylerden, çevresinden, sosyal gelişiminden, her türlü yaşantı deneyiminden koparan bu hastalıktan dolayı uyandığında bıraktığı noktadan devam ettiği görülmektedir. Öncellikle çocuksu tavırları, mutluluğu, dış dünya keşfi yetişkin bir adamın değil bir çocuğun heyecanıdır. Öyle ki bir gece Malcolm’a “Herkese söylemek zorundayız, hatırlatmak zorundayız. İnsanlar hayatın amacını unutmuş. Yaşamın ne olduğunu unutmuş. Ellerinde neler olduğunu, neleri kaybedebileceklerini hatırlatmak lazım.” demiştir. Leonard’ın bu tepkisi transaksiyonel analizde çocuk ego durumunu akla getirmektedir. Transaksiyonel analize göre benliğimiz Çocuk ego, Yetişkin ego ve Ebeveyn ego olarak üç şekilde ele alınır. Çocuk ego durumunda verdiğimiz tepkiler yaşananlar karşısında daha çok duygu ağırlıklı verdiğimiz tepkileri içerir. Leonard’ın Çocuk ego durumu ile yaşadığı yoğun duygu durumu burada çok açık bir şekilde görülmektedir.

Leonard, bir süre sonra artık kendi başına bir şeyler yapmayı, annesinin kontrolünde olmamayı ve kontrol edilme durumundan kurtulmayı ister. Burada uyku halinde iken atlatılamayan kriz dönemlerinin çatışmasının yaşandığı gözlenmektedir. Yaşantımızda emeklemek, okula başlamak, benliğin keşfi gibi belli zamanlarda atlatılması gereken kriz dönemleri bulunmaktadır. Bu kriz dönemleri sağlıklı bir zeminde atlatılmadığı takdirde bir sonraki dönemlere çatışmalar taşır. Leonard’ın özgür olma isteği sağlığı açısından riskler barındırmasına rağmen yoğun agresif davranışlar, kurallara başkaldırı ve zarar verme davranışları ile zamanında atlatılamamış ergenliği yoğun bir şekilde yaşar. Buradaki öfke patlamaları 50 yaşında biri için geçmiş bir kriz dönemi ile nasıl baş edeceğini bilememesinden kaynaklı yaşadığı içsel çatışmanın yansımasıdır.

L-dopa maddesi Leonard’dan sonra diğer hastalar üzerinde de uygulanır ve diğer hastalar da uyanış yaşar. Ancak deneysel bir yöntem olması ile hastaların uyanışı uzun sürmez ve katatoni durumu önce istemsiz kas hareketliliği, titreme, anlık donmalar ile kendini gösterir. Önce yöntemin ilk uygulandığı Leonard sonrasında da diğer hastalar tekrar uyku olarak adlandırılan katatoni durumuna geçerler.

Filme İlişkin İzlenimlerim

            Filme yönelik ilgimi çeken şey, bu hastalığın 1915-1925 yılları arasında milyonlarca insanı etkileyen ensefalit letargika vakalarını kapsaması ve o dönem yaşanan bir virüs salgınından dolayı olduğu iddia ediliyor olması oldu. Film izlerken birçok duyguyu yoğun bir şekilde yaşadığımı söyleyebilirim. İyi seyirler..

Fatma BATIK ŞİMŞEK

        Psikolojik Danışman