Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

KÖPEK KALBİ – Kitap İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 23

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Kitap Künyesi

Yazar Adı: Mihail BULGAKOV

Yayınevi: Can

Basım Yeri ve Tarihi: İstanbul, 2022

Sayfa Sayısı: 132

‘’Yazı spoiler içermektedir.’’

Bu incelemede kara mizahın en gelişkin örneklerinden biri olan kitabın içerdiği ve aktarmaya çalıştığı toplumsal temaların tümünü irdelemek yerine kitapta yer alan olayların ruhsal yönü vurgulanacaktır. Fizyolojik ihtiyaçlarımızın en temel faktörlerinden biri olan beslenme, farklı yollarla gerçekleşse bile tüm canlı türlerinde karşımıza çıkmaktadır. Gökyüzünün sonsuzluğunu özgürce çıkarabilen Şarik, geçirdiği kötü günün ardından bu gereksinmeye yenik düşmüş ve sınırların gölgesine hapsolduğu sembolik bir zeminde yeni bir yaşamla karşı karşıya kalmıştır. Gücü elinde bulunduranın buyurganlığı karşısında sinmiş ve güven hissedebileceği bir yerde sığınabileceği bir alan bulabilmiştir. Şarik bu temel dürtüsüne karşılık bulmanın huzuru ile günlerini geçirmekteyken aklında olağanüstü fikirler barındıran profesör deneysel çalışmasının adımlarını oluşturmaktadır. Profesör insandan alınan hipofiz bezinin ve erliğin başka bir canlıya nakledilmesi yoluyla başka bir canlının (Şarik) form değiştirerek insan görünümüne sahip olabileceğine inanmaktadır. Yaptığı deney anlatıda başarıya kavuşmakta ve sonuçları tartışılmaktadır. Anlatı bu aşamadan sonra daha ilginç bir hal almaktadır.

Form değiştirerek bir gelişim sürecine adım atan Şarik bizlere bebeklikten yetişkinliğe doğru uzanan sürecin resmini çizmektedir. Gelişim dönemleri arasındaki geçişler çok katı ve keskin olmasına rağmen kişilik gelişimi ve toplumsal uyum, bireyin gelişimi ile paralellik göstermektedir. Gelişim açısından bakıldığında Şarik başlarda yardıma muhtaç bir canlı olarak karşımıza çıkarken süreç ilerledikçe bağımsız olmakta ve ayrı bir birey olabileceği bir aşamaya geçmektedir. Güvenli alanında hareket eden biriyken topluma karışmakta ve kimlik bulma arayışında kendinden emin adımlar atmaktadır. Farklı ve beklenmedik bir sonuç doğuran bu deneyin ironik bir yönü olsa da içerisinde insan doğasına dair gerçekleri barındırmaktadır. İnsan doğasına kötümser bir şekilde yaklaşan psikianalitik kuram esas alındığında, insan davranışsal yönden haz ilkesinin etkisi altında hareket etmektedir. Bunun en belirgin örneklerini Şarik’in beslenme alışkanlıklarında ve cinsel davranışlarında görebilmekteyiz. İletişim örüntüleri, bireysel ihtiyaçlarına yaklaşımı ve davranış eğilimleri tamamen bu ilkeden beslenmektedir. Saldırgan davranışları da psikianalitik kuramın temel yapı taşını desteklemektedir. Birey olarak konumlandığı yer, benliğinin merkezidir. Toplum nezdinde kabul gören asgari müşterekler bile onun için ketleyici bir etkiye sahip değillerdir. Davranışları kendi aklının doğurduğu sonuçların etrafında dönmekte ve yıkıcı yönüyle de antisosyal kişilik özellikleri sergilemektedir.

Şarik anlatının başında sokakta başıboş gezinen bir köpektir. Deney sonucunda insan formuna bürünmüş ve ait olduğu toplumda bir yer edinmiştir. O artık Şarikov olmuştur. İnsan formuna dönüşmeden evvel sahip olduğu temel özellikler, insan formunda bilinçaltı düzeyde kalmıştır. Bu durum davranışlarını belirleyen ve harekete geçmesine olanak sağlayan bir biçimde karşımıza çıkmaktadır. Baskılanan isteklerin keskin bir biçimde davranışlara yansıması kaçınılmazdır. Gelişim süreci devam ettikçe baskılanan düşüncelerini akılcı yollarla tatminine girişmiştir. Bunun en güzel örneğini iş bulma sürecinde gözlemleyebilmekteyiz. Şarik bir köpektir ve yaşantısal olarak temel dürtüsü kedilere karşı olan saldırganca davranışıdır. Şarikov iş bulma eylemine giriştiğinde bu temel dürtüsünü şehirdeki kedileri toplama görevini üstlenerek açığa çıkarmıştır. Bu ilginç ve akıl üstü deney kişilik gelişimine dair farklı ipuçları sunmaktadır. Deneysel olarak insanlaşan hayvanın, geçirdiği değişimlerle tekrardan hayvanlaşan insana dönüşmesi ve deneyin mimarı olan profesörün bile bu değişimde etki sahibi olamaması oldukça çarpıcı ve bir o kadar da ilginçtir.

‘’Kitaba İlişkin İzlenimlerim’’

            Yazıldığı dönemin toplumsal dinamiklerine eleştirel bir gözle yaklaşan anlatıda üzerinde daha çok durmak istediğim yön ana karakterin sergilediği davranış örüntüleridir. Anlatının sosyolojik yönünü bir tarafa bırakacak olursak yazarın ele aldığı olaylar insan ilişkileri ve insanın davranışlarının temelinde yatan faktörleri anlamamız açısından dikkate değerdir. İnsan doğasının bilinçsiz bencilliğini gözler önüne sermektedir. Saldırgan davranışın altında yatan sebepler, kitabın toplumsal yönü bir kenara bırakıldığında kendini kolayca göstermektedir. Kendi varlığını yaşamın merkeziymiş gibi gören ve bu minvalde hareketler sergileyen bireyler toplum normlarının kalbine inen birer bıçak darbesini andırmaktadırlar. Yaşamın esrarlı yüzü, kalabalıkların içinde saklı duran yalnızlığın diğer bireylerle uyumunda ifade alanı bulmaktadır. Düş gücünün sınırlarını zorlayan bu anlatı canlı yaşama ait özgün bir pencereyi aralamaktadır. Köpek kalbinin, insan kalbinin derinliklerinde yatan ışığa eşlik etmesi umuduyla.                                                                                                                          

                                                                                                                  Muhammed ÖZKAN

                                                                                                                  Psikolojik Danışman