Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

TRAİNSPOTTİNG – Film İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 23

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Film Künyesi

Vizyon Tarihi: 1996

Türü: Dram, Suç

Yapım: İngiltere

Süre: 94 dakika

Imdb Puanı: 8.1

Oyuncular: Ewan McGregor, Robert Carlyle, Jonny Lee Miller

Yönetmen: Danny Boyle

Danny Boyle tarafından yönetilen ve Irvine Welsh’in aynı adlı romanından uyarlanan film, 1990’ların Edinburgh’unda bir grup genç erkeğin uyuşturucu bağımlılığı, varoluşsal krizler ve kaçış arayışlarını anlatmaktadır. Temel olarak bağımlılığın karanlık yüzüne, toplumsal dışlanmışlığa ve umutsuzluğa odaklanmaktadır.

Yazı spoiler içermektedir.”

“Yaşamı seçin. Bir iş seçin. Bir kariyer seçin. Bir aile seçin. Kocaman lanet bir televizyon seçin. Bulaşık makinenizi, cd çalarınızı ve elektrikli konserve açacağınızı seçin. Düşük kolesterollü, diş sigortanızı, sağlıklı bir hayatı seçin. Ev kredisi ödeme planınızı seçin. Başlangıç için bir ev seçin. Arkadaşlarınızı seçin. Günlük giysilerinizi ve bavul takımınızı seçin. Çeşit çeşit oturma grupları arasından taksitle bir tane seçin. Tak-yap bir ürün alıp pazar sabahı kendinizi bir halt zannetmeyi seçin. Kanepeye oturup bir taraftan ruh sömüren programları izlerken o lanet abur cuburları zıkkımlanmayı seçin. Sonunda da sefil bir evde yalnız başına geberip giderken yerini, senin yerine geçmek için, seni kandıran bencilleri bırakmayı seç. Çürüyüp gitmeyi ve yetiştirdiğin gerzek veletlere rezil olacak biçimde kendi altına etmeyi seç. Geleceği seç. Hayatı seç…”

Renton hayatta uyuşturucu dışında hiçbir amacı olmayan bir gençtir. Arkadaş grubu da Renton’dan farklı değildir. Tek amaçları daha fazla uyuşturucu almak, partilere katılmak ve gittikleri yerlerde sorun yaratmaktır. Renton her bağımlı gibi uyuşturucuyu bırakmayı defalarca denese de başaramamıştır ve bir gün tekrar bırakmayı dener. Ancak başarılı olamayan adam aksine, bir altın vuruş deneyimiyle de karşı karşıya kalmıştır. Hastaneye kaldırılan ve ölümden dönen Renton, artık daha başka biri olma yolundadır.

Filmdeki karakterleri inceleyecek olursak; filmin ana karakteri Mark Renton, uyuşturucuya bağımlı ve hayatının kontrolünü yeniden kazanmak için mücadele eden biridir. Renton’un en yakın arkadaşı olan Sick Boy, zeki ama soğukkanlı bir karakterdir, Sürekli fırsat peşinde ve manipülatif tavırlarıyla dikkat çekerken Begbie, şiddet eğilimli ve kontrolsüz bir karakterdir. Uyuşturucu kullanmasa da kendi yıkıcı davranışlarıyla topluma zarar vermektedir. Spud, grubun en saf ve sevimli üyesidir. Uyuşturucuya bağımlı olmasına rağmen masumiyeti ve savunmasızlığı onu diğer karakterlerden ayırmaktadır.

Filmin ana karakterleri, özellikle Mark Renton uyuşturucu bağımlılığıyla mücadele eder. Bağımlılık, hem fiziksel hem de psikolojik olarak kaçış arayışının bir simgesidir. Renton ve arkadaşları, toplumdan ve kendi içsel çatışmalarından kaçmak için uyuşturucuları bir araç olarak kullanırlar. İnsan, tarihsel gelişime bakıldığında giderek yalnızlaşan, anneden ayrıldıktan sonra var olabilmek için çabalayan, bu süreçte dönem dönem kaygılarla karşılaşan, sevgi ihtiyacını karşılayamadığı durumlarla yüzleşebilmektedir. Bireyin karşılaştığı sorunlarla başa çıkabilmesi; psikolojik sağlamlığı, uygun düşünce ve davranışları geliştirebilmeyi, tecrübeyi, kişisel gelişimi zorunlu kılar.  Bu aşamalarda, başarılı yol kat edememiş bireyler madde kullanımını, “yanlış” bir başa çıkma mekanizması olarak kullanmaya başlamış olabilmektedir.

Düşünülenin aksine, salt zevk arayışı yahut kendine zarar verme güdüleriyle açıklanamayan madde bağımlılığı, kişilerin daha ziyade yaşamış oldukları boşluk, depresyon, özgüven eksikliği, sıkıntı, sorunlardan kaçma gibi sebeplerle başvurdukları zararlı yollardan biridir. Kişi, eksik kendilik duygusu ve egosundaki yetersizlik gibi sebeplerle sıkıntı veren olayları hafifletmek arayışındayken bazı maddelere karşı bağımlılık geliştirebilmektedir. Renton ve arkadaşları içinde bulundukları mutsuzluk ve kölelik çarkları ile çalışan sisteme bir tepki olarak farklı bir yaşam tarzına uyuşturucu ile ulaşabildiklerini düşünmektedirler. Karakterler, kimlik arayışında sıkıntı çekerler. Renton’un iç monologları, toplumsal normlara ve beklentilere karşı duyduğu yabancılaşmayı ve tatminsizliği gösterir. Uyuşturucular, bu kimlik arayışında bir kaçış yolu olarak kullanılır.

Özellikle çevre edinmekte zorlanan, içe kapanık, ailesinde var olduğunu hissedemeyen bir bireyin, kendisi gibi ilişki kurmakta zorlanan, yanlarında var olabileceğini hissettirecek, kendisi gibi madde kullanan kişileri arkadaş edinebilmektedirler. Renton’ın çevresi de kendisi gibi uyuşturucu kullanan, yasa dışı işlerle uğraşan, dürtüsel insanlardan oluşmaktadır.

Kişi stres durumunda yaşadığı kaygı ile gerçeği değerlendirme, kontrol, analiz ve karar verme aşamalarından geçerken yansıtma-inkar etme gibi savunma mekanizmalarını kullanabilir. Bağımlılığa yatkın kişilerde, kendini koruyan savunma mekanizmasının yokluğu, beraberinde hiperaktiflik ve agresiflik varlığını ön plana çıkarmaktadır. Film, gerçeklik ve halüsinasyonlar arasındaki sınırları belirsizleştirir. Özellikle “klozet sahnesi” ve diğer hallüsinatif görüntüler, karakterlerin zihinsel durumlarını ve gerçeklik algılarını yansıtır. Bu sahneler, uyuşturucunun zihni nasıl dönüştürebileceğini ve kaçış arzusunun bir ifadesi olarak nasıl işlediğini gösterir.

Toplumsal açıdan film, 1980’lerin sonunda Britanya’nın ekonomik ve sosyal sorunlarına ışık tutar. Renton’un “seçimini yapmak” ve kapitalizmin tuzaklarından kaçmak konusundaki düşünceleri, filmdeki toplumsal eleştirinin merkezindedir. Film, toplumsal ve ekonomik sistemin bireyler üzerindeki etkilerini sorgular.

“Benim sorunum şu: ne zaman sahip olmayı çok istediğim bir şeye sahip olma olasılığı karşıma çıksa; kız arkadaş, ev, iş, eğitim, para filan, birden o şey bana çok aptalca ve anlamsız geliyor…”

“Toplum diye bir şey yoktu. Olsa bile kesinlikle onunla hiçbir ilgim yoktu.”

Filme İlişkin İzlenimlerim

“Trainspotting” kelimesi Britanya’da tren gözlemciliğine verilen bir isim. Bir çeşit hobi anlamına geliyor. Bu kelime ayrıca eroin enjekte etmek için boş damar arama anlamında kullanılıyor. Filmde de bu anlamda kullanılmış. “Trainspotting,” bir yandan gençlerin topluma yabancılaşma süreçlerini ele alırken diğer yandan da uyuşturucu bağımlılığının bireyler üzerindeki yıkıcı etkilerini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Ancak, tüm karanlık temalarına rağmen filmin alaycı mizahı, seyirciye farklı bir perspektiften düşünme fırsatı sunuyor. Karakterlerin umutsuzluğuna rağmen, filmde bir şekilde hayatın içindeki çelişkiler ve ironiler üzerinden hayatta kalmanın yolları aranıyor.

          Ahmet YAŞAR

Psikolojik Danışman