Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Sosyal Tepki: Kadınlar ‘Hak’sız Mı?

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Kadına yönelik fiziksel ve psikolojik şiddet, ulusal ve uluslararası alanda, toplumlar arasında travmatik etkiler yaratması ile birlikte başlı başına bir halk sağlığı sorunudur. Son yıllarda özellikle artan, kadına yönelik şiddet, taciz ve istismar vakaları bu sorunun dünyada ve ülkemizde ne denli büyük ve tehlikeli olduğunu gözler önüne sermektedir. Bu durum kadın hakları, kadın mücadelesi vb. kavramların yaygınlaşmasını ve bu kavramları gözeten her bir bireyin ortak bir noktada buluşmasını sağlamakla birlikte bu mücadeleyi daha görünebilir kılmaktadır. Bilindiği üzere kültürümüzde ‘’kol kırılır yen içinde kalır’’ anlayışı hâkim olduğundan, özellikle aile içi şiddet mağduru kadınların ve yakınlarının bu görünürlük sayesinde yalnız olmadıklarını bilmeleri, olumsuz tecrübelerini dile getirebilip paylaşmaları ve dolayısıyla cesaretlenip hak arayabilmeleri önemli gelişmeler arasındadır. Zira giyiminden konuşmasına her tutumu toplum kurallarının esiri haline gelmiş kadınlar için en ufak hak arama cesaretine bile ihtiyaç vardır. Bu sebeple bu cesareti destekleyen ve kitle oluşturabilmeye yardımcı olan her türlü araç gereklidir.

Günümüz şartlarında eskiye göre şiddet ve taciz mağduru kadınların seslerini duyurmalarına ve topluma açılmalarına yardımcı olacak araçların sayısı artmakta, farklı hak mücadelesi yolları ortaya çıkmaktadır. Özellikle son günlerde en önemli araçlardan biri sosyal medya ve sosyal medya kullanıcı kitlesinin mağdur kişilere desteği olmaya başlamıştır. Seslerini duyurmak, bir çare ve umut aramak isteyen kadınlar kimliklerini gizleyerek veya gizlemeyerek yaşadıklarını anlatmaya, fiziksel ve psikolojik olarak etkilendikleri mağduriyetlerini paylaşarak hak mücadelesine girmeye başlamışlardır. Ailesinden, eşinden, erkek, kadın partnerinden veya yoldan geçen herhangi biri tarafından şiddete veya istismara uğrayan kadınların, kanunların yanında sosyal medyadaki kullanıcı kitlesinin de desteğine başvurması pek çok ikiliği ve farklı düşünceleri beraberinde getirmeye ve içinde bulunduğumuz tabloyu daha net görebilmemize vesile olmuştur.

Farklı düşünceler beraberinde akıllara şu soruyu getirmeye başlamıştır: mağduriyet varsa, itiraz söz konusu mudur? Örneğin, evlilik dışı cinsel-duygusal birliktelik konusu toplumumuzun hassas olduğu konulardan biridir. Bir kadın erkek partneriyle evlilik dışı beraber yaşarken bu ilişki süresince şiddet gördüğünü sosyal medyada dile getirirse ve hak mücadelesi vermeye başlarsa bu duruma yönelik farklı kullanıcı kitlelerinden farklı mesajlar gelebilir. Bu mesajlardan bazılarında destek verici ifadeler kullanılırken bazılarında ise kadının özel hayatına ve yaşam tarzına yönelik eleştiri yapmaya hatta hakaret dahi etmeye kadar varabilir. Bu durumun kadına şiddet meselesi olmaktan çıkıp insan haklarına ve kişisel tercihlere/tutumlara karşı toleransımızın ne kadar az olduğu ile ilgisi çok açıktır. Aslında bu tutuma göre bir insan, kadın veya erkek, toplumun değerlerine veya kurallarına göre yaşamıyorsa hak mücadelesi veremez anlamına gelmektedir ki bu başlı başına büyük bir sorundur. Örnekte verilen sorun belki de en aşılabilir olanlardan bir tanesidir. Hem kadın olup hem dezavantajlı grupta yer alıp hem de bu tarz mağduriyetleri yaşayan kadınlar, hak mücadelesi verirken üstüne sosyal medya aracılığıyla toplum tarafından linçlenmekte, değerlerine ve kişiliklerine hakaretler savrulmaktadır.

Yine sosyal medyadan gelen tepkileri inceleyecek olduğumuzda karşımıza düşünülmesi gereken bir konu daha çıkar: psikolojik tacizin meşrulaştırılması. Sosyal medya hayatımıza girdiği andan itibaren gerçek yaşantımızdaki olumlu veya olumsuz bazı kavramları da kendisine uyarlamayı başarmıştır. Önceden kadınlar sokakta takip edilip sözlü tacize veya ısrarlara maruz kalırken, bu durum artık yerini mesajlara, içeriklere yapılan yorumlara vb. rahatsız edici davranışlara bırakmıştır (tabi bu durum erkekler için de geçerlidir). Bu durumla beraber kadınlar kendilerini savunmak ve koruyabilmek adına ifşaya- elbette ifşa belli durumlarda çözüm olabilir fakat bu çok geniş bir tartışma konusudur- sığınmışlardır. Tacizci kişinin mesajları, mağdur kadın tarafından sosyal medyada paylaşıldığında yine gelecek tepkiler birbirinden farklı olabilir. Örneğin bir kadına tanımadığı veya tanıdığı ama onu rahatsız eden kişi tarafından sürekli duygusal istismar içeren mesajlar gelmekte ise bu kişi ifşalandığında ona karşı sempati duyulabilir ve hatta kadın ‘’ne var ki konuşsan seni ne kadar çok seviyor’’ tepkisi ile karşılaşabilir. Bu durumda kadın mağdurun yaşadığı rahatsızlığı, varsa geçmişteki travmalarının tetiklenmesi, korkması, psikolojik olarak kötü hissetmesi göz ardı edilmektedir.

Mağdur kadınların mağduriyetlerinin sorgulandığı ve hatta mağdur iken suçlu duruma getirildiği bir düşünce ne kadar sağlıklıdır, tartışılır. Fakat kadınların hak mücadelesini haksız görmek on yıllardır süregelen ve güçlü bir birikime sahip olan, bireyi ve toplumu derinden ilgilendiren bir konuyu görmezden gelmek demektir. Özellikle aradan zaman geçmesine, konunun kapandığının düşülmesine rağmen dile getirilen mağduriyetler için kadınlara hakaret etmek, ‘’o zaman konuşsaydın ya’’ diye yorum yapmak ise vicdani bir meseledir. Çünkü çoğu kadın yaşadığımız toplumun da etkisiyle travmatize oldukları bir olayı dile getirirken çoğu zaman içsel bir münakaşanın pençesine düşerler. Eskiden de kadınlar mağduriyetlerini dile getirirken sorunlarla ve olumsuz tepkilerle karşılaşmalarına rağmen günümüzde bu durum daha vahim bir hal almıştır çünkü herkes herkese yorum yapabilmeyi, hayatını eleştirebilmeyi ve ne acıdır ki ‘’oh olsun’’ diyebilmeyi kendine hak görmeye başlamıştır. Bu durum acı bir gerçeği gözler önüne sermektedir: hak aramanın bedelleri vardır ve maalesef yaşanan duygusal ve psikolojik zararın, linç kültürünü benimsemiş insanlar için bir önemi yoktur.

GÖRSEL KAYNAKLAR

https://www.birartibir.org/images/syst/gulnur-elcik/S-Gulnur-Dhruvi-acharya-battle-2018.jpg

https://trakyaanaliz.com/wp-content/uploads/2020/03/cats-1200×675.jpg

Melisa Akpınar

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampüsü

Aday Psikolojik Danışman