İnsanlar yüzyıllardır hayatın anlamının ve neden var olduğumuzun cevabını merak edip durmuştur. Herkes hayatın anlamına dair fikirler ortaya atmıştır hatta inanç ve felsefe bu konuda insanlara yardımcı olmuştur. Peki sizce nedir hayatın anlamı? Günlük yaşamın akışında kendinize beş dakika ayırıp bu soruyu sorduğunuz oldu mu? Birileri için çok çalışıp para kazanmak iken bir başkası için ailesi olabilir. Kişiden kişiye göre fark ettiği gibi hayatın bir anlamı olmadığını düşünenler ve onu aramaktan vazgeçenler olabilir. Göründüğünden daha tehlikeli olan bu durumun sonuçları boş vermişliğe kapılmak ve sonrasında intihar etmeye kalkışmak olabilir. Belirli bir sebep olsun ya da olmasın bu vazgeçişin yarattığı sorunlara çözüm bulabilmek ve anlam arayışına yardımcı olabilmek için Viktor Emil Frankl’ın logoterapi adını verdiği bir terapi tekniği mevcut. Logoterapi, Frankl’ın Nazi kamplarındaki korkunç deneyimleri sonrası ortaya çıkmış ve her şeye rağmen hayata devam edebilmenin önemini açıklayan bir psikoterapi yöntemidir (Benvenga, 1998). Frankl, yaşamanın eziyet haline geldiği zamanlarda insanların neden intihar etmediklerini sorgulamış ve zor günler geçiren insanların daha dirençli olduklarını gözlemlemiştir. Aslında Frankl, ‘’İnsanlar neden ölmek istemiyor?’’ sorusu yerine ‘’İnsanlar neden yaşamaya devam ediyor?’’ sorusunu sormuştur. Hümanisttik ve varoluşsal felsefeye dayanan logoterapi yönteminde önemli olan insan ve onun özgür iradesidir. Ayrıca psikanalizden çok daha farklıdır çünkü terapi geçmişe veya içe dönük hesaplaşmalar içermez. Logoterapi üç temel prensipten oluşur. Bunlardan ilki hayatın her koşulda, hatta umutsuz vakaların bile anlamlı olduğudur. İkinci ilke, temel motivasyon gücünün yaşamda anlam bulma isteği olmasıdır. Son olarak değiştirilemez bir üzüntü durumunda bile, insanların davranışsal seçim özgürlüğüne sahip olduğu belirtilmiştir (Frankl, 1959).
Logoterapi, anlam aramak için terapi yapmak değil, anlamsal terapi yapmaktır. Hayatın anlamını bulmak için insanların acı çekmesinin gereksiz olduğunu fakat acı çekmek kaçınılmaz olduğunda bunun bir anlamı olduğunu vurgulanır (Devoe, 2012). Yaşamın anlamını bulmaya yönelik birçok araç mevcuttur. Yaratıcı, deneyimsel ve davranışsal değerler ile hayatın anlamı keşfedilebilir. Örneğin, yaratıcılık değeri kullanılarak bir resim çizme görevi verilebilir, bir eser üretebilme kabiliyeti kişinin anlam arayışlarına yardımcı olabilmektedir. Deneyimsel yani tecrübeye dayanan değerler ise birini veya bir şeyi sevebilmek ve güzelliğini takdir edebilmektir. Gerek doğa sevgisi gerek insan sevgisi buna dahildir. Davranışsal değerlerimiz ise kişinin acı ve sıkıntı durumlarında anlamlı seçimler yapabilme potansiyelini anlamaya yardımcı olur. Başka bir deyişle logoterapi, kişinin kendisiyle; suçluluk, eksiklik, acı ve sıkıntılarla yoğrulmuş olsa bile, ona yardımcı olma çabasındadır. Kişinin acı çekerken bile hayattan vazgeçmemesi gerektiğini acıların elbet mutlulukla ve onun iyiliğiyle sonuçlanacağını, çektiği acının ona bir şeyler öğreteceğini anlatmaya çalışır. Genel olarak motive edici bir karaktere sahip bir terapi yöntemidir. Bir hedef ve amaç belirlemeye yardımcı olur.
İnsanın elinden hedefleri veya amaçları alınırsa ve hayalleri bastırılıp görmezden gelinirse kişi varoluşsal boşluğa düşer. Varoluşsal boşluk günümüzde adını can sıkıntısı veya bunaltı şeklinde almıştır. Fakat eskisinden daha sert ve keskin sonuçlar doğurmaya başlamış ve yaygınlaşmıştır. Nedenini anlamak pek de zor değil. Boş zamanın artması ve bu zamanı nasıl değerlendirileceğinin bilinmemesi, artık her şeyin ulaşılabilir olması gibi nedenler bunaltıyı da beraberinde getirir. Hemen hemen her insan zaman zaman varoluşsal boşluk içine düşebilir. Bu zamanlarda kendilerine iyi gelebilecek amaçlarla bu boşluk duygusundan kurtulabilirler (Küçük, 2013). Bu durum kişilerin profesyonel yardım almasını da gerektirebilir ve logoterapi sayesinde sonuç alınabilir. Logoterapi, modern dünyada birçok uygulama alanına sahiptir. Özellikle ölümcül hastalıklarda işe yaraması beklenen logoterapinin, yapılan bir çalışmada kanser teşhisi konulmuş ergenlerin yaşamındaki anlam ve yaşam kalitesini arttırmada etkili olduğu ortaya koyulmuştur (Kang, Shim, Jeon, & Koh, 2009). Son günlerde bazı iş yerlerinde de logoterapi kullanılmaya başlanmış, iş stresi yüzünden sinirli ve asabi tavırlar sergileyen kişiler üzerinde olumlu etkiler gösterdiği görülmüştür. Tüm kayıplara ve üzüntülere, yaşanan ağır bunalımlara ve can sıkıntılarına rağmen hayatın anlamını kaybetmemeyi bilmek ve her türlü soruna karşı vereceğiniz cevapları doğru seçebilmek sizi hayatınızın kahramanı yapabilir. Unutulmamalıdır ki yaşamda anlam her an değişebilir ama hiçbir zaman yok olmaz.
KAYNAKLAR
Benvenga, N. (1998). Frankl, Newman and the meaning of suffering. Journal of Religion & Health, 37(1), 63-66.
Devoe, D. (2012). “Viktor Frankl’s Logotherapy: The Search For Purpose and Meaning.” Inquiries Journal/Student Pulse, 4(07).
Retrieved from http://www.inquiriesjournal.com/a?id=660
Frankl, V. (1959). Man’s search for meaning. New York: Random House.
Kang, K., Shim, J., Jeon, D., & Koh, M. (2009). The effects of logotherapy on meaning in life and quality of life of late adolescents with terminal cancer. Journal of Korean Academy of Nursing, 39(6), 759-768.
Küçük, İ. (2013). Hayatın Anlamı, Amaçlarımız, Varoluşsal Boşluk ve Farkındalık https://www.tavsiyeediyorum.com/makale_10588.htm adresinden erişilmiştir.
Görsel Kaynaklar
https://www.theatlantic.com/health/archive/2019/01/existential-therapy-you-can-ask-big-questions/579292/ adresinden erişilmiştir.
https://io9.gizmodo.com/how-to-cope-with-an-existential-crisis-1718285502 adresinden erişilmiştir.
Melisa Akpınar
Ortadoğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampüsü
Aday Psikolojik Danışman