SINAVLARA YÜRÜYOR, KORKMUYORUM

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Okulla tanıştıktan sonra çok kısa bir zaman içinde sınavla da tanışmak mecburiyetinde kalıyoruz. Öğrenci olduğumuz süre boyunca hep bir sınavla cebelleşiyoruz. Kademe değiştirirken de o meşhur dev sınavlar daha can sıkıcı olabiliyor. Üniversiteyi bitirdikten sonra da kamuya yerleşmek veya akademik kariyer yapmak istiyorsak sınavlar peşimizi bırakmıyor. Bu sınavların bilgimizi ne kadar ölçebildiği tartışılır bir konudur. Fakat bu yazıda sınava giren öğrencilerin yaşadıkları kaygı üzerinde durmaya çalışacağız.

Bazı öğrenciler sınavlar esnasında süre kısıtlaması olduğundan yetiştirememe veya bildiğini aktaramama konusunda yüksek kaygı yaşayabilmektedir. Endişeleri bununla kalmayıp sınav sonrasında kazanıp kazanamayacağı, ailesinin nasıl tepki vereceği gibi pek çok etken de işin içine girebilmektedir. Bu endişe hali öğrencilerin akademik hayatlarından fizyolojilerine kadar birçok alanda etkili olmaktadır. Kaygı düzeyi yüksek olan öğrencinin çalışma kalitesinde düşüş, yeme ve uyku problemleri, vücutta ağrılar, konsantrasyon bozuklukları görülebilmektedir.

Sınav kaygısı bir formal sınav veya herhangi bir değerlendirilme ortamında yaşanan fizyolojik, davranışsal ve bilişsel ögelere sahip, hoşlanılmayan bir duygu ya da heyecansal durum olarak tanımlanmaktadır (Ergene, 2001; Akt., Sakızlıoğlu, 2003). Sınav kaygısı çok çeşitli nedenlerden kaynaklanmakta olup özellikle ailelerin yüksek beklentilerinin kaygıya neden olduğu bilinmektedir. Çocuğun aile tarafından yeteneklerinin üzerinde zorlanması, komşu ya da akraba çocuklarıyla mukayese edilmesi, üniversitenin hayattaki tek seçenek olduğunun vurgulanması, sınav sonucunda aşağılanacağı düşünceleri, sınavda başarısız olacağına ilişkin önyargılar ve ailelerin koşullu sevgileri gibi nedenler sınav kaygısına yol açmaktadır (Pazarlı, 2009). Bunların yanında sınava yeterince hazırlanmamış olmak, zamanı iyi kullanamama ve verimli ders çalışma teknikleri hakkında bilgisiz olmak da kaygıya neden olur. Öğrencilerin sahip olduğu sınavın tüm hayatını etkileyeceği, kazanamazsa tüm hayatının biteceği gibi akılcı olmayan inançlar ve yapamayacağına yönelik olumsuz kendilik algısı kaygıyı tetikler.

Öğrencilerin sınav ile ilgili kaygılarında ailelerin çok büyük bir rolü vardır. Ailenin rolünü konu alan pek çok araştırma yapılmıştır. Yapılan bir araştırmada (Sakızlıoğlu, 2003) sınav kaygısı yüksek olan öğrencilerin ailelerinin düşük olanların ailelerine göre problem çözme, iletişim, duygusal tepki verebilme, gereken ilgiyi gösterme ve davranış kontrolü işlevlerinin daha sağlıksız olduğu görülmüştür. Yapılan başka bir çalışmada (Coşkun, 2017) ortaokul 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin algılanan anne baba tutumları ile sınav kaygıları arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Bu araştırmanın sonucuna göre algılanan otoriter ve koruyucu anne baba tutumları puanları ile sınav kaygısı puanları arasında pozitif yönde, algılanan demokratik anne baba tutumları puanları ile sınav kaygısı puanları arasında ise negatif yönde bir ilişki bulunmuştur. Yani öğrenciler anne-baba tutumlarını ne kadar çok otoriter ve koruyucu buluyorsa kaygı düzeyleri de o kadar yüksek çıkmıştır. Bu çalışmalar da ailenin öğrencilerin sınav kaygısı üzerinde ne kadar etkili olduğunu göstermektedir.

Bahsedilenlerden öğrencilerin kaygı düzeyinin düşük olması gerektiği çıkarılmamalıdır. Normal kaygı bireyi harekete geçirir, sağlıklıdır. Fakat yüksek kaygı performansı düşürüp pek çok sorunu beraberinde getirdiği için bunun önüne geçilmelidir. Peki öğrencilerde oluşan bu yüksek kaygının nasıl önüne geçebiliriz? İlk olarak öğrencileri sınavla ilgili bilgilendirmek çok önemlidir. Soru sayısı, süre, kodlama, derslerin katsayısı gibi konularda bilgiler verilmelidir. Bazı öğrenciler de nasıl ders çalışacakları hakkında bilgi sahibi değildir. Bu durum da kaygıya neden olduğu için öğrenciler verimli ders çalışma hakkında bilgilendirilmelidir. Ailelere seminerler vererek hem sınavla ilgili hem de aile tutumlarının önemi hakkında bilgiler verilmelidir. Öğrencilerin akılcı olmayan ve olumsuz düşüncelerin yerini gerçekçi düşüncelerin almasına yardım edilmelidir. “ Bu sınavı kazanamazsam hayatım biter”, “Ben beceriksizin tekiyim bunu da beceremeyeceğim”, “ Sınavı kazanamazsam ailem beni sevmez”, gibi akılcı olmayan düşünceler öğrencilerin daha önceki başarılarına odaklanarak yapabileceği, bu sınavın hayatının tümü değil sadece bir parçası olduğu benimsetilmelidir. Kaygıyı artıracak yiyeceklerden uzak durmak, gevşeme ve nefes egzersizleri yapmak kaygıyı azaltma konusunda fayda sağlar. Kaygı seviyesi düşmeyen öğrencilerde ise uzmanlardan yardım alınarak yüksek kaygının önüne geçilebilir.

Kaynakça

Coşkun, F. (2017). Ortaokul 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin akılcı olmayan inançları ve anne-baba tutumları ile sınav kaygısı düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Toros Üniversitesi, Mersin.

Pazarlı, S. (2009). Öğrenme stilleri ile sınav kaygısı arasındaki ilişki (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Yeditepe Üniversitesi, İstanbul.

Sakızlıoğlu, B. E. (2003). Üniversite seçme sınavına hazırlanan öğrencilerin yaşadıkları sınav kaygısı ile aile işlevleri arasındaki ilişkiler (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir.

Görsel Kaynakça

https://rehberlik.cokbilgi.com/yazi/anne-babalarin-sinav-kaygisi-ve-gelecek-planlari/

https://www.doktortakvimi.com/blog/stres-kaygi-ogrenci

Beyza ÖZESKİCİ

Psikolojik Danışman