Dünya olarak uzun zamandır atlatılması zor olan bir süreçten geçiyoruz. Sağlığımızla veya sevdiklerimizin sağlıklarıyla sıklıkla sınanıyoruz. Bu da bize bir şey öğretiyor: Sağlık her şeyden önemlidir. Pandemiden önce de sağlığımıza düşkünlüğümüz azımsanamayacak derecede olsa da bu süreçte daha da arttığını gözlemliyorum. Sağlık programları, sağlığı korumaya yönelik bilgilendirmeler veya sağlıklı beslenme yönelimi artarak devam ediyor. Bunlar bir noktaya kadar olması gereken, yararlı şeyler. Ama her şeyde olduğu gibi sağlık düşkünlüğünün de fazlası zarar ve olumsuz psikolojik etkileri söz konusu. Bunlardan biri de kavram olarak fazla kişinin aşina olmadığı; ortoreksiya nervoza yani sağlıklı yemek yeme takıntısı.
Ortoreksiya nevroza, Yunanca “orthos (uygun, doğru)” ile “orexia (iştah)” kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuştur. 1997 yılında Stevan Bratman tarafından adlandırılan ortoreksiya nervoza, sadece sağlıklı yiyecekleri tüketmek yönündeki eğilimdir. Bu durum kısa süreli değildir, kişinin hayatını olumsuz etkilemektedir ve zamanının büyük bir çoğunluğunu bu saplantıya dair düşünceler ve davranışlar kaplar (Topalakcı Salman, 2017). Ortoreksiya nervoza, diğer yeme bozukluklarına benzediği için DSM’de ayrı bir bozukluk olarak yer almamakta, kendine ait tanı kriterleri bulunmamaktadır. Anoreksiya nervoza gibi olumsuz beslenmeye sebep olur ve kilo kaybına yol açar. Her ne kadar ortoreksik bireylerin edimleri zayıflama ile sonuçlansa da anoreksiya ve bulimiya nervozadan farklı olarak bu bireyler zayıf görünmeye çalışmazlar. Onlar, sağlıklı ve saf besin tüketme çabasındadırlar. Bu nedenle çoğu meyve, sebzeyi pişmemiş olarak tüketirler. Bazı pişmiş besinleri de pişirme yöntemlerini doğru bulmadıklarından yemezler. İçerisinde zararlı madde bulunan veya bulunması ihtimali olan hiçbir besine diyet listelerinde yer vermezler. Obsesif kompulsif bozuklukta olduğu gibi katı kuralları vardır ve bu kurallarından dolayı da çoğunlukla sosyal işlev bozuklukları yaşarlar (Ergin, 2015). Sağlıklı yaşam takıntısı bir süre sonra yaşamı tehdit eden bir durum hâlini alarak hem fiziksel hem de kişilerarası ilişki ve stres yönetimi gibi ruhsal alanlarda olumsuzluklara sebep olur (Şengül ve Hocaoğlu, 2019).
Bireyleri her anlamda bu kadar etkileyen ortoreksiya nevrozayı yaşayan kişi sayısının gün geçtikçe arttığı görülmektedir. Gün geçtikçe de artacağı tahmin edilmektedir. Yaygınlaşan “ideal kadın” figürünün bu bozukluğa sebep olabileceği düşünülmektedir (Arusoğlu, Kabakçı, Köksal ve Merdol, 2008). İnstagramda takip edilen sözde ideal kadınların yapmış olduğu paylaşımlar takipçilerini etkilemektedir. Bu kadınlar sabahları yulaf yiyerek, öğlenleri bitki çayı içerek, yemek yedikleri tabağın kanserojen madde içermediğini ifade edip sayfaya link bırakarak, organik tarım üzerinde durarak, her şeyi kendi evlerinde yaptıklarını belirterek “benim gibi olabilirsiniz” imajı vermektedirler. Onlar gibi olmak isteyen yüzlerce insan da onlar gibi beslenip onların kullandığı malzemeleri kullanmaya başlarlar. Bir noktadan sonra bu durum takıntı hâlini alır. Atik ve Biricik (2017) ise bu takıntıyı medya ile açıklamışlardır. Medyada yer alan ve sağlıklı yaşama, sağlıklı beslenme üzerinde durulan programlar bireylerin tutum ve davranışlarını etkilemektedir. Konuları abartılı ifadelerle anlatmak ve sağlığa dair verilen bilgileri çarpıtmak sıklıkla bu programlarda rastlanmaktadır.
Dış görünüş endişesi, bilgi kirlilikleri, sosyal benlik problemleri, sağlığa dair abartılı ifadeler ortoreksiya nervozaya sebep olmaktadır. Duran (2016)’ın yaptığı araştırmaya göre sağlık yüksekokulunda okuyan öğrenciler; Pehlivan, Mete, Fırıncı ve Doğan (2019)’ın yaptığı araştırmaya göre ise genç üniversiteliler, yetersiz sağlık okumaları yapanlar, profesyonel sporcular, uzmanlardan yeterince bilgi alamayanlar risk grubundadır. Sağlığa olan yönelim arttıkça bilgi kirliliği de artmakta ve bu doğrultuda olumsuzluklar yaşanmaktadır.
Beslenme konusunda bilinçlenme, uzmanlara danışma, beslenme eğitimleri bu konuda önleyici ve iyileştirici etkiye sahiptir. Ortoreksik bireylerin yaptıkları diyetlerin onlar üzerinde ne kadar büyük sağlık sorunlarına sebebiyet vereceğinin üzerinde durulması da ortoreksiya ile mücadelede önemlidir. Bu takıntı çeşidi üzerinde yeterince araştırma yapılması, tanı ve tedavi süreçlerinin netleştirilmesi de bireylere yardımcı olacaktır (Topalakcı Salman, 2017).
KAYNAKÇA
Atik, A. ve Biricik, Z. (2017). Sağlıklı beslenme takıntısı (ortoreksiya) kapsamında televizyon sağlık programlarının format yapılarının incelenmesi. Atatürk İletişim Dergisi, (13), 87-102.
Arusoğlu, G., Kabakçi, E., Köksal, G. ve Merdol, T. K. (2008). Ortoreksiya Nervoza ve Orto-11’in Türkçeye Uyarlama Çalışması. Türk Psikiyatri Dergisi, 19(3), 283-291.
Duran, S. (2016). Sağlık Yüksekokulu öğrencilerinde ortoreksiya nervoza (sağlıklı beslenme takıntısı) riski ve etkileyen faktörler. Pamukkale Tıp Dergisi, (3), 220-226.
Ergin, G. (2015). Sağlık personeli olan ve olmayan bireylerde ortoreksiya nervoza sıklığı araştırması (Yüksek Lisans Tezi). Başkent Üniversitesi: Ankara.
Pehlivan, E., Burak, M., Fırıncı, B., ve Doğan, E. (2019). üniversite öğrencilerinde ortoreksiya nervoza yaygınlığı ve sağlık okuryazarlığı ile ilişkisi. ESTÜDAM Halk Sağlığı Dergisi, 4(2), 166-175.
Şengül, R. ve Hocaoğlu, Ç. (2019). Ortoreksiya nervoza nedir? Tanı ve tedavi yaklaşımları. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 14(2), 101-104.
Topalakcı Salman, B. (2017). Ortoreksiya nervosa (ON) nedir?. Erişim Adresi: https://www.gazeteduvar.com.tr/forum/2017/05/14/ortoreksiya-nervosa-on-nedir
GÖRSEL KAYNAKÇA
https://www.freepik.com/free-photo/healthy-balanced-vegetarian-food-top-view_12952822.htm#query=healty%20eating&position=20
Şeyma KÜÇÜK
Psikolojik Danışman