SANAT TERAPİSİ İLE İÇİMİZDEKİ ÇOCUĞA ULAŞMAK

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Sanat, hiçbir kelimenin tanımlayamadığı,

 iç dünyamızın en derin taraflarına nüfus edebilir.

Eileen Miller

Sizi bilmem ama bana ”En son ne zaman ve niye gözlerin doldu?” diye sorsanız, sizlere cevabım, ”Ne olduğunu tam anlayamadığım ve kelimelerle de ifade edebileceğime inanmadığım bir zamandı.” derim. Anın içinde, bazen ne yaşadığından bihaber geçen günlerde hissettiklerimizi kelimeler dışında, hiç konuşmadan anlatabilecek kanallara ihtiyaç duyarız. Bu kanallarla ruhumuza bir yol bulur, tekrardan o yoldan ve ruhumuzdan aldığımız malzemelerle dünyaya bir iz bırakırız.

Sanat insan ile ortaya çıkan, gelişip büyüyebilen, kendimizi ifade edebildiğimiz kanallardan biridir. Tarihin başlangıcından bu yana görülen bu olgu, insanın farkında olduğu veya olmadığı duygu ve düşüncelerini maddesel bir görüntüye dönüştürme sürecidir. Tarih boyunca sanat, insanın kendisini ifade etme aracı olarak görülmüştür. En ilkel semboller zamanla insanlık tarihine yön vermiş tabloya, notaya, şiire, dansa, fotoğrafa dönüşmüştür. Bireyin kendisini anlarken yaşadığı zorlukları, unutkanlığını, umutsuzluğunu, sevincini, hüznünü ifade edecek bir alan olarak ortaya çıkar. Sanat gelip geçici, bir çok güzel örneği olan, saklamak için desteğe ihtiyaç duyulan anları muhafaza etmenin bir yoludur (Öz-Çelikbaş, 2019).

Sanat terapi (Art Therapy), müzik, resim, heykel, dans gibi dallardan yararlanılan, süreçte çeşitli materyallerden yararlanıldığı, bireyin kendisini özgürce ifade etmesine, estetik yönünün ortaya çıkmasına yardımcı olan bir terapi yöntemidir. Sanat terapisinin keşfedilmesi 1940’lı yıllar olup, profesyonelleştirilmesi 1960’lara dayanmakla birlikte kökleri antik çağa kadar uzanan bir terapi yöntemidir. Mağara duvarlarına resim çizmek, ölüleri mumyalamak, parşömenler üzerine resim çizmek insanın kendini sanat aracılığıyla ifade etme ihtiyacının tarih boyunca var olduğunu gösteren örneklerdendir. Amerikan Sanat Terapisi Derneği sanat terapisini, her yaştan bireyin fiziksel, duygusal ve zihinsel varlıklarını iyileştirmek, insanların çatışma ve problemlerini çözmek, kaygıyı azaltmaya, öz farkındalıklarını geliştirmeye yardımcı olduğu inancını temel alır. Kişinin yaşamış olduğu travmatik deneyimlerle başa çıkabileceği veya kişisel gelişimi talep eden bireylere karşı profesyonel kişilerce verilen bir yardım sürecidir (Öz Çelikbaş, 2019). Görüldüğü üzere sanat terapisi ile içsel gerilimlerimizi fark edip anlamlandırarak, kendimize özgü dalları kullanıp, ruhsal bir arınma yaşamaya yardımcı olan bir yöntemdir.

Sanat terapisi, sanatın tüm türlerinden faydalanmaktadır. Dramayı kullanan drama terapisi, tınılardan yararlanan müzik terapisi, dans ve hareketten faydalanan dans terapisi, resim ve çizim çalışmalarını sık sık uygulayan resim terapisi, yazma yoluyla iyilik halini destekleyen yazma terapisi, anlatı terapisi, kil terapi ve fotoğraf terapi gibi bir çok türü bulanmaktadır (Bostancıoğlu ve Emin-Kahraman, 2017).

Sanat terapisi ile içimizde sakladığımız ve kendisini göstermekten çekinen çocuğa ulaşabiliriz. ”İçsel Çocuk” 1960’lardan bu yana psikolojide popüler bir konu olmuştur. Bireyin çocuksu hislerini canlı tutan, kimi zaman ise çocuk gibi davranan bir yönüdür. Çocuk, Eric Berne tarafından 60’larda geliştirilen ve 70’lerde popüler bir kavram olan Etkileşimsel Analiz’in de önemli bir parçasıdır (Capacchione, 2012). Hepimizin içinde, sağlıklı, mutlu, çok güçlü bir çocuk yatmaktadır. Bu çocuk çevresini büyük bir merakla keşfetmekte, canı yandığında ağlamakta, kızdığında bağırıp, mutlu olduğunda gülümsemektedir. Zamanla bu çocuk yetişkin dünyasına alışmaya zorlanır ve çocuğa hayat veren tüm bu nitelikler – merak, spontanlık, anda kalma yeteneği- saklanmaya zorlanır. Yetişmekte olan çocuk, hayatta kalma pahasına mutlu çocuğu ruhunun derinlerine saklayıp hapseder. İçimizdeki Çocuk’u engellediğimizde kendiliğindenliğimizi ve yaşama sevincimizi kaybederiz. Bu da zamanla enerji kaybına, kronik rahatsızlık gibi ciddi hastalıklara sebep olmaktadır. İçimizdeki Çocuk’u sakladığımızda aynı zamanda kendimizi de diğer insanlardan soyutlamış oluruz. Gerçek bir insan olabilmemiz için içimizdeki çocuk’un kucaklanmaya ve düşüncelerini ifade etmesine ihtiyacı var (Capacchione, 2012).

Yetişkin dünyasını anlamlandırmak için İçimizdeki Çocuk’un kendisini ifade etmesine ihtiyacı var. Çocukları bilinçli bir şekilde yetiştirenler sanatın, çocuğun doğal dili olduğunu bilmekteler. O halde içimizdeki çocuk hislerini ve ihtiyaçlarını sanatla daha kolay ifade edebilmektedir (Capacchione, 2012). Resim çizerek, şarkı söyleyerek, dans ederek İçimizdeki Çocuk’a ulaşabilir, kendisini var etmesine izin vererek yetişkin yaşamında ortaya çıkan fiziksel veya psikolojik sorunların önüne geçebiliriz.

İçimizdeki Çocuk, herkesin içinde gizlediği bir parçasıdır. Tüm çocuklar gibi bu çocuk da kendini en rahat  olabileceği bir dille ifade etmek ister. Sanatın özgün yollarını kullanarak, İçimizdeki Çocuk’un ellerinden tutup kendi ruhumuza bir yolculuk yapabiliriz. Bu yolculukla kendimizi daha yakından tanıyacak ve yaşamımıza daha bütünsel bir yaklaşımla yön verebileceğiz.

KAYNAKÇA

Bostancıoğlu, B., ve Emin-Kahraman, M. (2017). Sanat terapisi yönteminin ve tekniklerinin sağlık-iyileştirme gücü üzerindeki etkisi. Beykoz Akademi Dergisi, 5(2), 150-162.

Capacchione, L. (2012). Sanat terapisiyle iyileşmek. Kaknüs Yayınları.

Öz-Çelikbaş, E. (2019). Dışavurumcu sanat terapisi. Safran Kültür ve Turizm Araştırmaları Dergisi, 2(1), 20-37.

GÖRSEL KAYNAKÇA

https://www.kimpsikoloji.com/sanat-terapisi-ve-hareketle-yaraticilik-egitimi-ii-modul/.

https://etkiailedanisma.com/sanat-terapisi-egitimi-1-modul-21-22-kasim-2020.html

 

Feride ÇELİK

Psikolojik Danışman