“Ne kaldı, hayattan bana ne kaldı?
Başkasına ne verdiysem, tuhaf, o kaldı,
Başkasına ne gittiyse benden, tatlanıp döndü geri,
Ve sonsuza dek kalmak için ruhumda, güçlendi.”
Vahan TEKEYAN
Belirli psikolojik ve psikiyatrik rahatsızlıkları bulunan insanlar dışında, kendini önemsemeyen, sevmeyen, kabul görmek istemeyen var mıdır şu dünya üzerinde? Kuşkusuz, hayır. Ya başka insanları da en az kendisi kadar önemseyenler ve sevenler; diğerlerinin mutluluğu ve rahatı için kişisel bir fayda gözetmeksizin emek verenler? Bilinen adlarıyla “diğerkâmlar” yahut öteki deyişle “özgeciler”. Peki ama kimdir bu kişiler?
Latince “alter”, İngilizce “other”, Türkçe “diğerleri” kelimelerinin anlam karşılığı olan diğerkâmlık (Churchill, 2008, akt., Yeşilkaya, 2018), insanlığın var olduğu günden bu yana var olan bir davranış kalıbıdır. Mevcudiyetinin eskiliğine karşın diğerkâmlık, tarihte ilk kez on dokuzuncu yüzyılda Fransız filozof ve sosyolog Auguste Comte tarafından “altruism” kelimesiyle, “başkaları için yaşama eğilimi/arzusu” manasında kullanılmıştır (Karadağ ve Mutafçılar, 2009). Farsça “diğer” (öteki, hariç, başka) ve “kâm” (sevgi, istek, huzur, mutluluk) sözcüklerinin kaynaşması ile türeyen “diğerkâm”, Türkçe karşılığı “özgecilik” olan ve “bireysel çıkar olmaksızın diğer insanları sevip, onların yararlarını gözeten kimse” anlamını taşıyan bir sıfattır (Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük, 2022). Diğerkâmlık; bencillik içermeyen, karşılık beklemeyen, tanıdık/yabancı fark etmeksizin öteki insanların esenliğini düşünen ve bazı durumlarda kendi menfaatlerinden dahi vazgeçebilen; başka insanlar için faydalı şeyler yapmayı ilke edinen ve bu durumdan mutluluk duyabilen insanları kapsamaktadır. Özankaya, diğerkâmlığı “başkalarının yararı için kişisel çıkarlardan vazgeçme ve bencil olmayan güdülerle yardım etmeye hazır olma durumu” olarak açıklamaktadır (Özcan, 2018). Nitekim Nazım Hikmet Ran’ın “… Kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuarda / İnsanlar için ölebileceksin / Hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için / Hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken / Hem de en güzel, en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde…” dizeleri, diğerkâmlığın açık bir biçimde anlatımıdır.
Diğerkâmlık, fedakârlık kavramı ile sıkça karıştırılmaktadır. Gel gelelim çok sayıda araştırmacı, diğerkâmlığı, kişinin başkaları için kendisini feda etmesi olarak ele almıştır (Gintis ve diğ., 2003, akt., Ersanlı ve Doğru Çabuker, 2015). Bazı durumlarda iki kavram birbirlerinin yerine ya da birbirlerini karşılar biçimde kullanılmaktaysa da unutulmamalıdır ki diğerkâmlık, kişiliğinden ödün vermek suretiyle yalnızca ötekileri mutlu etmek için uğraşmak, kendini onlara adamak gibi anlamları taşımamaktadır. Bu yönüyle de fedakârlıktan ayrılmaktadır. Ayrıca bir davranışın diğerkâm bir davranış olup olmadığını anlamanın bazı ölçütleri bulunmaktadır. Örneğin Daniel Bar-Tal’a göre diğerkâm insan; başka insanlara faydalıdır, faydalı eylemleri gerçekleştirmede gönüllüdür ve bu eylemleri gerçekleştirmede bir amacı bulunmaktadır. İyiliği gerçekleştirmek onun bireysel hedefidir ve dışsal bir ödül aramamaktadır. Scott ve Seglow’a göre ise (2007) diğerkâm davranış, genel ahlaki bir erdem olup bireyin tıpkı şahsi menfaatleri gibi diğerlerinin de menfaatlerini dikkate almasıdır (Özcan, 2018). Hoffman’a (1975) göre, bireyler diğerkâmlık dürtüsüne sahip olarak doğmaktadır (Ersanlı ve Doğru Çabuker, 2015).
İnsan, biyo-psiko-sosyal bir varlıktır ve doğası gereği toplu yaşama gereksinimi bulunmaktadır. Toplumsal yaşamın kurulması farklı ilişki ağlarının mevcudiyeti ile mümkün olmaktadır. Söz konusu ilişki ağları, insanı diğer canlılardan ayıran sevgi, saygı, paylaşım gibi özellikler üzerine temellenmekte ve nitelik kazanmaktadır. İnsanlığı büyük bir sistem olarak ele alacak olursak, her insan bir alt sistem, yani parçadır. Ana sistemin sorunsuz işlemesi ise parçaların uyum içerisinde olmasına yani insanların etkileşimine bağlıdır. Dolayısıyla bazı zamanlarda bir kişi ya da bir grubun, diğer kişi ya da grup için özgeci davranması ihtiyacı duyulmaktadır. Bu nedenle çok sayıda inanç ile kültürde diğerkâmlık, önemli bir davranış kalıbı olarak ele alınmaktadır. Öyle ki ilâhi metin ve kitaplarda yer alan sevgi, affetme ve hoş görme gibi unsurlar, diğerkâmlığın temeli sayılmaktadır. Örneğin Budizm’deki yedi erdemden biri diğerkâmlıktır. İslam dininin “kendin için istediğini başkası için de iste” algoritması, diğerkâmlığa yapılan bir diğer atıftır. Hristiyanlık ve Yahudilikteki anlayış da aynıdır.
Sonuçta, dünyanın yaşanabilir bir alan olarak kalması, kişiler arası ilişkinin sağlanmasına, bencilliğin son bulmasına; paylaşım, hoşgörü ve empati gibi pozitif eylemlerin arttırılmasına yani en genelde diğerkâmlığa bağlıdır.
Kaynakça
Ersanlı, K. ve Doğru Çabuker, N. (2015). Diğerkâmlık Ölçeği’nin Psikometrik Özellikleri. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 14(52), 43-53.
Karadağ, E. ve Mutafçılar, İ. (2009). Prososyal Davranış Ekseninde Özgecilik Üzerine Teorik Bir Çözümleme. FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, (8), 41-69.
Özcan, Ş. (2018). Dünya Dinlerinde Altın Kural: Diğerkâmlık. İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 7(1), 285-308.
Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük https://sozluk.gov.tr/ adresinden erişilmiştir.
Yeşilkaya, M. (2018). Özgeci Davranış Olgusuna İlişkin Epistemolojik Sorunlar Üzerine Bir İnceleme: Siyah, Beyaz ve Gri. MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi, 7(4), 469-489.
Görsel Kaynakça
Lûgat 365 – https://twitter.com/lugat365
https://i.pinimg.com/originals/e1/59/6f/e1596f4b50f45679e94dfd335bfeff17.jpg adresinden edinilmiştir.
Münire AKYÜZ
Yüksek Lisans Öğrencisi / Sosyal Hizmet Uzmanı