Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Yasın yaşanmasının ardındaki kültür: Taziye evleri – Psikolektif’ten – Sayı – 5

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

‘‘Yas ölenler için değil, kalanlar içindir.’’

İnsanın ölüm gerçeğiyle tanışması beraberinde yas sürecini de getirmektedir. Yasın yaşanması ise toplumdan topluma, bölgeden bölgeye farklılık gösterebilmektedir. Türkiye’de doğu ve güneydoğudaki illerde yasın paylaşılması, kalanlara başsağlığının dilenilmesi ise gelenek-görenek-dini hassasiyetlerden ötürü önem arz etmektedir. Eskiden taziyeler, taziye sahiplerinin evinde gerçekleşirken; değişen dünyaya ayak uydurma çabasının sonucunda taziyeler sosyal belediyecilik anlayışı çerçevesinde belediyeler, hayırseverler ve çeşitli dernekler tarafından yaptırılan taziye evlerinde gerçekleşmektedir. Taziye evlerinde, taziye sahiplerinin yakınları, eş, dost ve ahbapları; ölen kişiye Fatiha okumak, taziye sahipleri ile dayanışma duygularını paylaşmak ve başsağlığı dileklerini iletmek için bir araya gelmektedirler. Taziye evlerinde bir araya gelmenin başlıca amacı sosyal destek sağlamak, taziye sahiplerinin yaslarına ortak olmaktır. Yas, sevilen bir kişinin kaybının ardından yaşanılan üzüntü, kaygı ve çaresizlik duygularının eşlik ettiği süreçtir (Kılıç, 2013). Sosyal destek ise birey veya bireylere çevresindeki insanlar tarafından yapılan yardım olarak ifade edilebilir (Yılmaz, vd., 2008). Taziye evlerini ise bu iki kavram bağlamında ele almak faydalı olabilir. Yas yaşayan insanların, yaslarını hafifletmek amacıyla sosyal destek ağı içerisinde yer alan bireylerin ölüm haberinin alınmasıyla birlikte yaptıkları ilk ziyaretle taziye süreci başlamaktadır. Taziye sürecinin yaşandığı taziye evleri ise giriş kısmında belirtildiği üzere değişim geçirmiştir. Taziye evlerinde geçmişten bu yana sürdürülen bazı alışkanlıkların ise kişiler üzerinde maddi ve manevi açıdan zorlayıcı etki bıraktığı söylenebilir. Taziye evlerinin ortaya çıkardığı maddi güçlüklerin başında ise iki öğün verilen taziye yemeği gelmektedir. Taziye yemeği, taziye sahipleri tarafından taziyeye gelen kişilere kaybedilen kişinin hayrı için verilirken; taziye yemeğinin temin edilmesi, maliyetinin karşılanması ve taziyeye gelen kişilere sunulması ise yas içindeki taziye sahipleri tarafından üstlenilmektedir. Ekonomik koşulların gün geçtikçe kötüleştiği günümüzde, taziye yemeklerinin artan maliyeti ise taziye sahiplerini zor durumda bırakmaktadır. Taziye sahipleri bir yandan taziyeye gelen kişilerin taziye yemeği, taziyeye gelen kişilere kesintisiz çay-su ikramı beklentilerini karşılamaya çalışırken bir yandan da yaslarını yaşamaya çalışmaktadırlar. Bu durum ise başlangıçta sosyal destek sağlama ve dayanışma duygusunu pekiştirme gibi oldukça güçlü insani duyguları paylaşmak için bir araya gelinen taziye evlerini; amacından sapmış, kederli insanların omuzlarındaki yükü artıran mekanlara dönüştürmektedir.

Taziye evi kültürünü güçlü bir şekilde yaşatan illerin başında gelen Diyarbakır’da 2018 yılında yapılan bir habere göre, maddi durumu düşük cenaze sahipleri taziye evlerinde yemek vermek için bankadan kredi çekmek zorunda kalmışlardır. Bu durum üzerine Diyarbakır İl Müftülüğü devreye girmiş ve taziye evinde yemek verilmesi dinen caiz değildir açıklaması yapılarak kişilerin üzerinde baskıya yol açan geleneğin dini dayanağının olmadığı ifade edilmiştir. Bununla birlikte 2018 yılı itibarıyla taziye evlerine ‘‘Taziye süresi üç gündür. Taziyede teselli verilir, sabır dilekleri sunulur. Kur’an-ı Kerim okunurken konuşulmaz. Taziye yerinde yemek verilmez. Taziye yeri temiz bir şekilde teslim edilir.’’ yazılı tabelalar asılmıştır. Aynı yazıda, Hz. Muhammed’in yaşantısından örnek verilerek cenaze sahiplerinin evine yemek götürülmesi gerektiği, cenaze sahiplerinin başına ölüm gibi bir gerçeğin geldiği, bu halde kendi işleri ile uğraşamayacağı ile ilgili söyledikleri paylaşılmıştır (NTV, 2018). Bu durum, taziye olgusunu öz bir şekilde açıklarken günümüzde taziye olgusunun nasıl bir dönüşüm geçirdiğini de gözler önüne sermektedir.


Ocak ayının ortasında yayınlanan bir başka gazete haberi ise günümüzde Diyarbakır ili üzerinden taziye evlerinde gelinen noktanın ne olduğunu açıklamaktadır. Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı’nın çağrısına odaklanan haberde, taziyelere gelen kişi sayısının fazla olduğu göz önüne bulundurulduğunda taziye evlerinde yemek verme geleneğinin artık yasaklanması gerektiği ifade edilmiş, Diyarbakır Valisine çağrıda bulunulmuştur (Mücadele Gazetesi, 2023).


Sonuç olarak yas sürecini yası yaşayan kişilerin yalnız olmadıkları duygusunu yaşayarak sosyal destek alarak geçirmeleri amacıyla iyi niyet ve güçlü toplumsal dayanışma duygusu ile geçirmeleri için başlatılan taziye evlerinin; günümüzde cenaze sahipleri için taziye yemeği olgusu bağlamında maddi-manevi güçlükleri de beraberinde getirebildiği ve amacından saptığı görülmektedir. Taziyeye gelen kişileri memnun etme çabası içine giren kişilerin yaslarına odaklanamayacakları, bekledikleri desteği alamayacağı göz önünde bulundurulduğunda; cenaze sahiplerini zorlayabilecek hal ve tavırlardan uzak durulması, kişilere yalnız olmadıklarını hatırlatma ve onların yas sürecini kabul etmelerini kolaylaştırma yeterli olacaktır.

Mücahit Akkaya

Psikolojik Danışman – Doktorant

Dr. Psikolojik Danışman Mücahit Akkaya

Psikolojik Danışman ve bilim doktoru. Psikolektif’in kurucusu, PDR alanında lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamladı. MEB’de okul psikolojik danışmanı olarak çalışıyor. Kabul ve Kararlılık Terapisi, BDT ve Motivasyonel Görüşme, Sporda Psikolojik Performans Danışmanlığı eğitimlerini aldı. 2025’ten itibaren Diyarbakır’daki Aris Psikolojik Danışmanlık Merkezi’nde danışan görmekte.