Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

THE BUCKET LİST – Film İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 7

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Film Künyesi

Vizyon Tarihi: 2008

Tür: Dram / Komedi / Macera

Yapım : ABD

Süre:  97 dk

Imdb Puanı: 7.4

Oyuncular: Jack Nicholson (Edward Cole) , Morgan Freeman (Carter Chambers) , Sean Hayes (Dr. Thomas)

Yönetmen: Rob Reiner

“Bir insanın hayatına değer biçmek zordur. Kimileri bunun geride bıraktıklarınızla ölçüleceğini söyler. Kimileri inançla ölçülebileceğini söyler. Kimileri ise sevgiyle… Geride kalanlar ise hayatın hiçbir anlamı olmadığını söyler. Ben mi? Bana göre değeriniz hayatına değer kattığınız insanlara göre biçilir.”

The Bucket List’e birebir Türkçe çevirisi ile “Ölmeden Önce Yapılacaklar Listesi” diyebiliriz. Bu hayatta kaçımızın böyle bir listesi vardır veyahut kaçımız en azından böyle bir liste çıkartmayı aklından geçirmiştir ki? Ölüm ve düşüncesi çoğunlukla biz insanları ürkütür, bu yüzden hayatı planlı yaşamak için çabalasak da hayatımızı ölümden önceki evremiz olarak adlandırmaktan kaçınırız. Film, bizlere adeta “Şayet ölüm vaktimizi bilirsek, işte o zaman kolları sıvama vakti midir?” sorusunu sormaktadır ve keyifli bir şekilde “Evet…” dedirtmektedir. Keyifle izleyeceğimiz bu senaryoda kanser hastalığının kollarına düşmüş, ortak kaderi yaşayan ancak bir o kadar da zıt hayatları süregelmiş iki insanın hatta dost olmuş iki insanın hikâyesi Rob Reiner tarafından seyircilerle buluşturulmuştur.

-Yazı spoiler içermektedir.-

Psikanalize göre insanların en belirgin motivasyonu hazzı artırmak ve acıyı azaltmaktır. Zevk ve acı duygularının kaynağı temel ihtiyaçların doyurulması ya da doyurulmaması ile ilgilidir. Gerçeklik Terapisi’nin kurucusu Glasser’e göre temel ihtiyaçlarımız; hayatta kalma, sevme ve ait olma, güç, özgürlük ve eğlencedir. İhtiyaçlarımızı doyurmayı başardığımızda kendimizi gerçekten iyi hissederken, ihtiyaçlarımızı karşılayamadığımızda ise kötü hissederiz. Bizim davranışlarımızın en belirgin güdüleyicisi, isteklerimiz ile sahip olduklarımız arasında kalan boşluktur. Araba tamircisi Carter ve milyarder Edward ise hayatlarının son yılında bir anlaşma yapmıştır ve bu boşluğu omuz omuza “ölüm bilinci” çerçevesinde doldurmaya karar vermiştir.

Filmin başrollerinden ilki olan Carter; oldukça zeki, bilgili, kültürlü ve gençlik yıllarında iken tarih profesörü olmak isteyen ancak aile kurmayı önceliğine almış ve sonrasında da ailesinin sorumluluğunu omuzlarına almasından dolayı hayatı boyunca kendi hazlarından feragat etmiş siyahi kökenli bir araba tamircisidir. Diğer başrol Edward ise hayatı boyunca mutluluğu, sevgiyi aramış ve bundan dolayı 4 evlilik yapmış ancak hiçbirinde kök salamamış ve mal varlığını korumaya çalışarak ömrünü işine adamış güçlü bir milyarderdir. İkisi de kanserin son safhalarındadır ve Edward’ın hastanesinde ikisi de aynı odada tedavi görmeye başlamıştır. Kemoterapinin ve çok sevdikleri kart oyunlarının birleştirici gücü ile zamanla ahbap bile olurlar. Dr. Thomas ikisine de son 1 yıl ömürlerinin kaldığını söyleyince Carter yazmaya başladığı Bucket List’i buruşturur ve yere atar, uykuya dalar. Edward bu listeyi yerden alır ve kendi isteklerini eklemeye başlar. İki kafadar ihtiyar beş temel ihtiyacımızdan özgürlük ve eğlenceye sahip olmak uğruna yollara düşer. Edward’ın sahip olduğu devasa servet de hayatında belki de ilk defa, ancak defalarca kere kendi mutluluğunun kapısını açmasına vesile olacaktır. Böylelikle her ikisi de tamamen yabancı birine iyilik ederek –birbirlerine- bireysel psikolojinin yaşamsal görevlerinden sosyal ilgiyi de başarılı bir şekilde geliştirir ve listeden bir maddeyi daha silerler. Bu yaşlarına dek yaptıkları kötü seçimler, psikolojik fonksiyonlarını yerine getirememelerine sebep olsa da hayatlarının son 1 yılında dışa dönük duyumsal tiplere dönüşecekler ve farklı ortamlarda heyecan arayışına yelken açacaklardır. Adler’in de dediği gibi: “Bireyin özünde gelişim ve değişim potansiyeli daima vardır.”

Hayatlarının yaşlılık dönemlerinde varoluşsal kaygılar güderek Fromm’un savunduğu heyecan ve uyarılma ihtiyaçları çerçevesinde amaçlarına doğru aktif bir şekilde ilerlemeye başlamışlardır. Paraşütle atlama, Mustang arabalarıyla yarış yapma, safariye gitme, Tac Mahal’ı ziyaret, Piramitler’in manzarasında keyifli sohbetler gibi maddeleri birer birer listeden silmeye başlarlar. Carter hayatta iken gerçekleştiremedikleri tek şey kalmıştır. Fırtınadan dolayı Himalayalar’a gidememişlerdir. Seyahatte Carter’ın rahatsızlanması üzerine geri dönmüşlerdir. Bu yaşantılar onlara bir o kadar da ait olmanın kıymetini ve köklülük ihtiyaçlarını hatırlatmıştır. Döndükten sonra ise Edward, Carter’ın planı ile yıllardır görmediği kızı Emily ile barışmıştır ve torununu yani dünyanın en güzel kızını öperek listeden bir madde daha silmiştir. Carter ise ailesi ile son gecesini mutlu bir akşam yemeği ile taçlandırmış, sevgi ve ait olma ihtiyacını yürekten hissetmiştir. Önce Carter’ın ardından Edward’ın ölümü ile yakılan bedenlerinin külleri Himalayalar’ın tepesine konmuş ve artık ikisinin de Bucket List’i tamamlanmıştır.

Filme İlişkin Kişisel İzlenimlerim

Film, ölümle yüzleşmenin kişide ölüm bilinci geliştirebileceğini ve hayatından memnun ayrılmak için bir fırsat sunabileceğini seyircilere göstermiştir. Öte yandan ölüm ve ölüm ötesi bağın öneminin kavrandığı takdirde manalar âleminde “kimlik duygusu” geliştirebilmiş, “ben” diyebilen özgün kişilerin eğlenceli yaşam karelerini bizlerle paylaşmıştır.

MİNE TEKİN

PSİKOLOJİK DANIŞMAN