
Vizyon Tarihi: 2022
Tür: Suç, Drama
Yapım: Türkiye
Süre: 104 dakika
IMDb: 5,7 / 10
Oyuncular: Selahattin Paşalı, Ece Çeşmioğlu, Murat Kılıç
Yönetmen: Soner Caner
Ecem ile Rahmi, İstanbul’da bir apartmanın bodrum katında yaşayan, ilişkilerinin henüz başında iki genç sevgilidir. Bir gece Ecem’in sorunlu eski sevgilisi Kazım kapılarına dayanır. Rahmi’nin kıskançlığı büyük bir öfkeye dönüşür ve geri dönüşü olmayan kararların alındığı kâbus gibi bir gece başlar.
“Yazı Spoiler İçermektedir”
Film, Rahmi’nin işten çıkıp kız arkadaşı Ecem ile birlikte yaşadığı eve doğru yürümesiyle başlamaktadır. Yolda Rahmi’nin yeğeniyle ve annesiyle yaptığı sevgi dolu konuşmalar; Rahmi karakterinin ne kadar sevecen olduğu hakkında izleyiciye bir ön fikir sunmaktadır. Ardından filmin ilerleyen sahnelerinde Rahmi’nin önce pasif ardından aktif agresyonu gözler önüne serilmektedir. Rahmi’nin agresyonunun önemli bir kısmı kıskançlıktan kaynaklanmaktadır. Rahmi, kesin bir kanıtı olmamasına rağmen Ecem’in kendisini aldattığını düşünmektedir. Kanıtı olmamasına rağmen hissettiği kıskançlık ve yetersizlik duygusunu saldırganlıkla dışa vurmaktadır. Bu durum ölümcül veya sanrılı kıskançlık olarak da bilinen “Othello Sendromu”nu akıllara getirmektedir. Filmde yalnızca birkaç saatlik yaşantıları anlatıldığından karakterin, psikotik bir bozukluk olan bu sendroma sahip olup olmadığına ilişkin fikir yürütmek pek işlevsel sayılmasa da sendrom tanımında; tıpkı Rahmi’nin Ecem’e yaptığı gibi gerçekçi kanıt olmadan sadakatsizlikle suçlama, partnerin davranışlarını sorgulama, aldatıldığına yönelik kanıt bulmak üzere yoğun bir çaba harcama, sosyal ilişkilerinden izole etmeye çalışma ve gözü dönmüş şekilde şiddete başvurma gibi belirtilere değinilmektedir. Bu anlamda Rahmi’nin davranışları izleyiciye Othello Sendromuna ilişkin bir fikir sunmakla birlikte Rahmi ve Ecem’in birbirlerine flört şiddeti uyguladığı görülmektedir. Rahmi’nin Ecem’e tokat atması ve tartaklaması fiziksel; Ecem’in Rahmi’yi aşağılaması, özgüvenini zedeleyici şekilde hakaret etmesi ve Rahmi’nin Ecem’i yasal olmayan davranışlara zorlaması sözel/duygusal; Rahmi’nin Ecem’in telefonunu karıştırması dijital; Rahmi’nin Ecem’in yakın arkadaşıyla görüşmesini engellemeye çalışmasıysa flört şiddetinin sosyal boyutunu gözler önüne sermektedir. Filmde de görüldüğü gibi flört şiddetinde partnerlerin her ikisi de şiddeti başlatabilmektedir. Şiddet, partnerlerin hem fail/saldırgan hem de mağdur konumunda olmasıyla çift yönlü olarak gerçekleşebilmektedir.
Rahmi ve Ecem’in evde buluştukları ilk sahneden itibaren aralarında geçen diyaloglardan, ilişkilerinde bir şeylerin yanlış gittiği ve aralarında bir soğukluk olduğu anlaşılmaktadır. Aralarındaki iletişim göz önüne alındığında mahşerin dört atlısından izler görülmektedir. John Gottman tarafından kavramsallaştırılan “Mahşerin Dört Atlısı” dört hatalı tavrı içermektedir. İlişkilerin bitmesine neden olabilecek davranış biçimleri olarak tanımlanan bu dört tavrın her biri Rahmi ve Ecem tarafından karşılıklı olarak sergilenmektedir. Rahmi, eve geldiğinde Ecem’in sohbet etmeye çalışıp Rahmi’nin kısa yanıtlarla geçiştirmesi “duvar örme”, Rahmi’nin Ecem’in yaptığı yemeği yememesi “eleştiri”, kavga sırasında Ecem’in Rahmi’ye sarf ettiği sözler “aşağılama” ve Ecem’in Rahmi’nin kıskançlığı karşısında takındığı tavır da “sürekli savunma halinde olma” kavramını karşılar niteliktedir.
Filmde travmatik bir yaşantı gözler önüne serilmektedir. Bu olay karşısında Ecem karakteri yaşadığı yoğun stres ile baş edebilmek için çaresizce ağlamaktadır. Ağlama davranışını tanımlamaya ilişkin yapılan çalışmalar sınırlı olsa da ağlamanın bireyin huzursuzluğuna eşlik eden “uyandırma/harekete geçirme” işlevinden ve tepkisellik durumunu azaltmak için devreye giren “yatıştırıcılık” işlevinden söz edilmektedir. Bununla birlikte evrimsel psikolojide ağlama konusunda insanın evrimin herhangi bir evresinde, karşılaştığı tehlike ya da engelde gözyaşları/ağlaması sayesinde avantaj sağlayabileceği yorumu yapılmakta ve bir yardım arayışı olarak değerlendirilmektedir. Karakterin ağlamasının bu anlamda stresini baskılamaya yönelik bir dışavurum olduğu düşünülmektedir. Film boyunca ağlayan Ecem’e karşın Rahmi karakterinin olayı çözmeye yönelik doğru ya da yanlış aldığı kararları soğukkanlılıkla uygulamaya koyması dikkat çekmektedir. Bu durum Rahmi karakterinin olay sırasında dissosiye olmuş olma ihtimalini güçlendirmektedir. Travmatik yaşantı sırasında ya da sonrasında bireyin yaşadığı yoğun stres dayanma gücünü aştığında bir savunma mekanizması olarak dissosiyasyon ortaya çıkabilmektedir. Dissosiyasyonda birey kendisini travmatik yaşantıdan ayırarak gözlemci konumunda kalmaktadır. Rahmi, kan dondurucu davranışları sergilerken bile günlük rutin bir işi tamamlıyor gibi hareket etmektedir. Öyle ki duvarlara kan bulaşmış olmasına başka hiçbir sorun yokmuş gibi yalnızca etrafın kirlenmesi anlamında sinirlenip Ecem’den yerleri ve duvarı silmesini istemiştir. Rahmi’nin başvurduğu bu savunma mekanizmasının travmatik yaşantının atlatılabilmesini yavaşlattığı ya da zorlaştırdığı bilinmektedir.
“Filme ilişkin izlenimlerim”
Filmde Rahmi karakterinin yoğun bir şekilde yetersizlik hissettiği görülmektedir. Karakterin hissettiği yetersizlik özellikle kendisini Ecem’in eski sevgilisi Kazım ile kıyasladığı sahnelerde dikkat çekmektedir. En travmatik sahnelerde dahi Rahmi’nin kendisini Kazım’a karşı tercih edilebilir kılma gayreti, kendisini “zavallı” olarak nitelendirmesi acınası bir biçimde sunulmaktadır. Bununla birlikte karakter, Ecem ile tartışıp onu üzdüğünü fark etmesinin ardından kendini affettirmek ve ortamı yumuşatmak için Ecem’e fiziksel olarak yaklaşmaya çalışmıştır. Bu durum karakterin özür dilemeyi dahi güçsüzlük olarak addettiğini düşündürmüştür.
Her gün görüp ah vah edip geçtiğimiz üçüncü sayfa haberlerinin arka planı gibi anlatılan filmde karakterlerin olayı yaşayış şekillerinin tüm gerçekliğiyle yansıtıldığını düşünüyorum. Son sahnede gelen polislerin umursamaz ve aşırı normalleştirilmiş tavırları ve film boyunca televizyonun bir kenarda açık kalması da bu anlamda gerçekliği suratımıza çarpıyor. Kan dondurucu olaylar bir yerlerde benzer şekillerde yaşanmaya devam ediyor ve diğerleri için bu durum yalnızca televizyondan gelen bir uğultudan ibaret… Kimi sahneleri izlerken zorlansam da karakterlerin derin bir şekilde işlenişine hayran kaldığım bir seyir zevki yaşadım. Umarım sizin de seyir zevkiniz tiksinme hislerinize baskın gelir. Dümdüz insanların içinden nasıl ehlileşmemiş vahşilik çıkabileceğini gözler önüne seren Mukavemeti kesinlikle izlemelisiniz. İyi seyirler dilerim.
Feyza KILINÇ TAYFUN
Uzman Psikolojik Danışman