
Vizyon Tarihi: 14 Aralık 2007
Tür: Aksiyon / Dram
Yapım: Türkiye
Süre: 2 Saat 20 Dakika
IMDb: 7,8 / 10
Oyuncular: Şener Şen, Kenan İmirzalıoğlu, İsmail Hacıoğlu, Aslı Tandoğan
Yönetmen: Ömer Vargı
Türk sinemasında kült olarak görülen filmde usta oyuncu Şener Şen’in hayat verdiği Ali Osman karakteri; kabadayılıkta kendi etik kurallarını işletmiş, her zaman mazlumun yanında olmuş, yetimi gözetmiş ve bir döneme damgasını vurmuş meşhur bir kabadayıdır. Zamanında elini çokça kana bulamış olsa da yaşlandıktan sonra tüm yaptıklarına tövbe etmiş ve kabadayılıktan elini eteğini çekmiştir. Film, Ali Osman’ın kendisi gibi eski kabadayı olan dostlarıyla birlikte günlük hayatlarını göstererek başlar. Aile babası tonton yaşlılara dönüşen eski kabadayılar düzenli halı saha maçları yapıp birlikte piknikler organize etmektedirler. Silahlardan uzak bu sessiz hayatları Ali Osman’ın yıllar önce aşk yaşayıp ardından izni kaybettiği kadından bir oğlu olduğunu öğrenmesiyle alt üst olur. Meşhur kabadayının aykırı oğlu Murat’ın başı mafya ile beladadır.
–Yazı Spoiler İçermektedir–
Filmin kötü adamı Devran, yeniyetme ama gözü kara bir mafya mensubudur. Film boyunca şaşırtıcı ve belki aşırı bir soğukkanlılık sergiler. Devran’ın neden olduğu ya da içinde bulunduğu olaylar karşısında normal olmayan tepkileri psikotik bozuklukları düşündürmektedir. Mevcut gerçeklikleri reddeden Devran, sağlıksız bir aşk yaşadığı Karaca’nın açıkça onu istemeyişinin farkında değildir. Kendisinden köşe bucak kaçan Karaca, maruz kaldığı tehditlere dayanamaz ve Devran’a geri döner. Yaşanan onca şeye rağmen Devran, Karaca’nın ağlayarak söylediği “senin için geldim” cümlesine inanıp mutlu bir hayat hayali kurabilmektedir. Bu durum karakterin sevgi ve ait olma ihtiyacını karşılama çabası olarak görülebilir.
Bebeğin bakım veren kişi ile arasındaki ilişkinin gelecekte kuracağı yakın ilişkilerini etkileyeceğini savunan görüşle birlikte bağlanma stilleri birçok araştırmaya farklı terminolojilerle konu olmuş, farklı şekillerde sınıflandırmalar yapılmıştır. Bartholomew ve Horowitz tarafından ortaya konulan Dörtlü Bağlanma Modeline göre Devran Karaca’ya saplantılı bağlanmıştır, terk edilmekten büyük kaygı duymaktadır. Bitmiş ilişkiyi kabul etmekte zorlanması ve kendisine karşı olumsuz bakışı sürerken partnerine karşı ne olursa olsun taşıdığı olumlu bakışı Devran’ın saplantılı bir aşık olduğunu düşündürmektedir. Benzer şekilde Devran, ölüm tehdidiyle dayak yerken bile sevdiği kadına kendini beğendirmek kaygısıyla “Yüzüme vurma sonra Karaca beğenmez, hoş şimdi de pek beğenmiyor ya” demektedir.
Filmde göze çarpan en büyük detay Devran’ın kendine ve başka insanlara zarar verme eğilimidir. Aynı zamanda madde bağımlılığı da olan Devran, film boyunca sosyal normlara uymayacak şekilde sonucunu düşünmeden dürtüsel davranışlar sergilemektedir. İşlediği tüm cinayetlerin özellikle birilerine acı çektirmek, çevresindekilere bir şeyi kanıtlamak ya da mesaj göndermek amacını güdüyor olması insan hayatını araç olarak kullandığı sonucuna ulaştırmaktadır. Benzer şekilde Devran için kendi hayatının da pek önemi yoktur. Devran, sevdiği kadınla birlikte istediği hayata kaçıp gidebilecekken yakalanmayı hatta ölmeyi göze alarak Murat’ı düelloya davet etmiştir. Oluşan gergin ortamda herkes ağlarken Devran şakalar yaparak eğlenmeye devam etmektedir. Devran’ın film boyunca sergilediği uyumsuz tavırları antisosyal kişilik bozukluğuna sahip olabileceğini düşündürmektedir. Devran; göze çarpan empati yoksunluğu, merhamet ya da pişmanlık kırıntısı içermeyen saldırgan davranışları, düzen ve kuralları hiçe sayışı ile adeta antisosyal kişilik bozukluğu semptomlarının vücut bulmuş halidir. DSM 5 tanı ölçütlerine göre bozukluğun 15 yaşından önce kendini çeşitli davranım bozuklukları ile göstermesi gerekmektedir. Filmde buna kanıt oluşturacak şekilde Devran’ın ilk cinayet hikayesi de anlatılmaktadır.
Filmin ilerleyen sahnelerinde, Devran’ın içinde bulunduğu ruh halini de dayandırabileceğimiz travma dolu erken dönem yaşantılarına da değinilmektedir. Erken dönem yaşantılarının bireyin yetişkin hayatını şekillendirdiğine dair görüşler farklı psikoloji ekollerince ele alınmıştır. Bu kuramlardan biri olan Bilişsel Kuram’da Aaron Beck, kendisinden sonra daha da geliştirilecek olan şema ya da temel inançlar kavramını merkeze alan görüşünü ortaya koymuştur. Buna göre psikolojik bozuklukların gelişmesinde ve sürdürülmesinde bireyin kendisi, diğerleri ve dünya işleyişi hakkındaki olumsuz algıları ve bilişsel çarpıtmaları önemli rol oynamaktadır. Devran’ın yetiştirme yurtları ve ıslahevlerinde geçen hayatı göz önüne alındığında kendisi ve dış dünya hakkında uyumsuz şemalara sahip olduğu düşünülmektedir. Kurama göre Devran’ın tüm bu sağlıksız tavırlarını uyumsuz şemalarına karşı geliştirdiği baş etme stratejileri olarak yorumlamak mümkündür.
Filme İlişkin İzlenimlerim: Filmde en çok dikkat çeken bir diğer karakter de Sürmeli’dir. Sürmeli, Ali Osman’ın sadık bir dostudur. Canıyla tehdit edildiğinde bile Ali Osman’a ihanet etmemiştir. Oysa Ali Osman’ın yıllardır göğüs göğüse çarpıştığı kabadayı dostları, mallarına zarar gelip de sevdiklerinin canları ile de tehdit edilince Ali Osman’ı tek kalemde harcamışlardır. Eski kabadayıların bu davranışı bireyin hayatta kalma ve neslini devam ettirme temel içgüdüleri olarak açıklanabilir ve Freud öğretilerine göre haklı da görülebilirler. Ancak Sürmeli’nin yaşama içgüdüsüne bile galip gelen bu motivasyonunun ne olduğu konusunda alanımla ilgili net bir çıkarım yapamadım. Yalnızca üstünkörü olarak Sürmeli’nin kendi canı dışında kaybedecek bir şeyi olmamasını düşündüm benzer şekilde belki de Sürmeli’nin hayatına koyduğu anlam, sevdiği insanları korumak üzerinedir. O zaman da bu durum biraz paradoksa yol açıyor. Bunların dışında Sürmeli’nin bu tavrı yalnızca sinematik bakışla düşünüldüğünde senaristin farklı yerlerde farklı karakterler aracılığıyla vurguladığı “ADAMLIK” kavramı ile ilgili de olabilir. Bu anlamda, eşcinsel bir karakterin bir kabadayı filminde kabadayıların yapamadığını yapmasının sosyolojik açıdan da önemli bir mesaj olduğunu düşünüyorum.
FEYZA KILINÇ
Psikolojik Danışman