
Film Künyesi
Vizyon Tarihi: 2020
Türü: Gerilim, Dram
Yapım: İspanya
Süre: 103 dakika
Imdb Puanı: 6.4
Oyuncular: Javier Gutierrez, Mario Casas, Bruna Cusi
Yönetmen: David Pastor – Alex Pastor
Zengin ve başarılı bir reklamcı olan Javier Muñoz, işlerinin ters gitmesi sonucu elindeki her şeyi kaybetmeye başlar. Bir anda işsiz kalmasıyla hayatı tepetaklak olur. Javier, ailesi ile birlikte kaldıkları lüks evini satmak zorunda kalır ve kenar semtlerin birinde kiraya verdiği evine taşınır. Eşi Marga da maddi durumlarını düzeltmek için elinden geleni yapmaya çalışır fakat zengin üst sınıftan bir anda yoksul alt sınıfa inen Javier bu yaşam tarzına uyum sağlayamaz, uyum sağlamak da istemez. Evini sattıktan sonra anahtarlarının hala kendisinde olduğunu fark eden Javier, eski evine taşınan zengin aileyi saplantı haline getirerek hayatlarına dahil olur. Javier, zengin üst sınıfa geçmek ve lüks hayatını geri elde edebilmek için gerilim dolu, karanlık ve tehlikeli bir yola başvurmaya karar verir.
“Yazı spoiler içermektedir.”
Javier, iş bulmak için çaldığı tüm kapıların yüzüne kapanmasıyla kendini bir anda derin bir ruhsal çöküntünün içinde bulur. Çok tecrübeli bir reklamcı olmasına rağmen bir şirketin onu altı ay süreyle ve ücretsiz bir şekilde çalıştırmak için sözleşme yapmak istemesi ise onu iyice çığrından çıkarır. Javier vahşi kapitalizmin bir zamanlar kendisine sunduğu zenginliği ve refahı yeniden elde etmek için gözünü kırpmadan her şeyi yapmaya hazır bir sosyopata dönüşür. Eski evine taşınan aileyi saplantılı bir şekilde izlemeye başlar. Ailenin lüks ve mutlu yaşamı Javier için kıskançlık krizine dönüşür. Javier kaybettiği şeylerin hırsıyla eski dairesinde oturan insanları tanımak için evlerine girer ve gerekli bilgileri alır. Evin sahibi olan Thomas ile tesadüf bir şekilde tanışma ayarlamak için onun aktivitelerine denk gelmeye çalışır ve onunla tanışmayı başarır. Bu tanışma ile Tomas ve Javier arkadaş olurlar. Eski evinde kalan ailenin zaaflarını çok iyi öğrenen Javier, bu zaafları Thomas ve ailesine karşı kullanmaktan çekinmez.
Javier karakterini incelediğimizde “karanlık üçlü” kişilik özelliklerini gösterdiğini görürüz. “Karanlık Üçlü” kişilik özellikleri olarak adlandırılan kişilik özellikleri bütünü, narsisistlik, makyavelcilik ve psikopatinin bir bileşiminden oluşur. Narsisistlik, bir Yunan söylencesinden, su birikintisindeki kendi yansımasına aşık olan ve boğulan bir avcı olan Narsissus’dan gelir. Narsisist kişiler, bencil, kendini beğenmiş, kibirli (kendini herkesten büyük gören, büyüklenen), küstah, duygudaşlık (empati) yoksunu ve eleştiriye aşırı duyarlı kişilerdir. Makyavelcilik, 16. yüzyılın ünlü İtalyan siyasetçisi ve diplomatı Niccolo Machiavelli’den gelir. Makyavel, 1513 yılında yayımlanan Prens adlı kitabında, siyasette kurnazlık ve düzmeciliği övüyor gibi yorumlanmasıyla kötü bir ün kazanmıştır. Makyavelcilik demek, ikiyüzlülük, başkalarını parmağında oynatma, çıkarcılık, erdem ve törel (ahlaki) değerlerden yoksun olma demektir. Onlar için, “Sonuca giden her yol geçerlidir”. Psikopati özellikleri de duygudaşlıktan (empatiden) yoksunluk ve vicdansızlık, toplumdışı (antisosyal) davranışlar gösterme, başkalarını parmağında oynatma ve döneklik ile belirlidir. Aslında Javier, bir ailenin yaşamını dağıtırken kendi ailesinden de uzaklaşmaktadır. Ancak “zafere giden her yol mübahtır” anlayışıyla hareket eden Javier için bu durumun bir önemi yoktur. Ahlaki öğretilerin dışında, amacına ulaşmak için her türlü suçu işlemeyi göze alan bir karakterin hayatına odaklanan film, aynı zamanda aç gözlülük, ahlak, kıskançlık; aile bağları, sınıf çatışması, sadakat, çocuk istismarı, vicdan ve mükemmeliyetçilik gibi konulara da etkileyici göndermelerde bulunuyor.
Filmde Javier’in üst sınıftan alt sınıfa doğru düşmesinin, kişiliğinde örseleyici bir etkisinin olduğunu görmekteyiz. Javier için geçmişte sürdüğü ihtişamlı hayat bir güç gösterisidir ve bu yaşamın elinden kayıp gitmesi onu güç arayışına itmiştir. Gerçeklik terapisinin temel ihtiyaçlarından biri olan güç ihtiyacı; statü, tanınma, başarma ve diğer insanları etkileme ile karşılanabilir. Güç, diğer insanların ihtiyaçları ile kişinin kendi ihtiyaçlarının en çok çatıştığı temel ihtiyaçlarından biridir. Güç arayışında, galipler ve mağluplar olması gerekmez. Bunun yerine bireyler hayatlarının kontrolüne sahip oldukları, bir şeylere ulaştıkları veya bir şeyler başardıklarında güç ihtiyacını karşılamış olurlar ancak güç ihtiyacı genelde olumsuz çağrışım yapar çünkü bu tanımda bir insanın diğer insana baskı kurması olarak tanımlanır. Javier gibi güç ihtiyacını bir takıntı haline getiren birçok insan güç ihtiyacını tatmin etmeye, özellikle mevki veya öneme yönelik ihtiyaçlarını diğerlerini mağlup ederek sömürme gibi işlevsel olmayan yöntemlerle gidermeye çalışır.
Filmin üzerinde durduğu asıl meselenin insanlığın varoluşundan bugüne bir türlü doymak bilmeyen açgözlülüğünün yarattığı fiziksel ve ruhsal tahribat olduğu söylenebilir. Vahşi kapitalizmin yarattığı para, güç ve iktidar sarmalının dışında kalanlar tekrar bu sarmalın içine girmek için ahlaki, etik değerleri hümanizmi bir kenara koyar hatta yok sayar. İşte filmin de tam olarak anlatmaya çalıştığı budur. Yani zengin olmak için neredeyse insanlıktan çıkan bir pragmatistin ve üst sınıflara çıkmak için binbir hileye başvuran Javer’in hayatını mercek altına alan film, bir bakıma da günümüz insanlığına tutulan bir ayna olmayı da başarıyor.
Filme İlişkin İzlenimlerim
Film bittiğinde Javier’in ve çevresindeki tüm insanların masumiyetiyle ilgili zihnimizde birçok soru belirdiği için filmin, izleyiciye vermek isteği mesajları iyi aktardığını söyleyebilirim. Filmin olay örgüsüne baktığımızda da Javier’in hedefine ulaşmasını kolaylaştıran temel etkenlerin ise insanların zaafları ve ellerindeki şeylerin kıymetini bilmemek olduğuna şahit oluyoruz. Film, insanın iktidar olma hırsının nelere yol açabileceğini gösterirken aynı zamanda insanın bilinçdışındaki karanlık alana da ışık tutmayı başararak sıra dışı bir sınıf savaşına tanıklık etmemizi sağlıyor.
Ahmet YAŞAR
Psikolojik Danışman