Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Çatlak – Film İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 27

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Film Künyesi

Vizyon Tarihi: 2020

Tür: Dram

Yapım: Türkiye

Süre: 82 dakika

Imdb Puanı: 7,2

Seslendirenler: Hakan Salınmış, Süreyya Kilimci, Hakan Emre Ünal

Yönetmen: Fikret Reyhan

Çatlak, geleneksel olarak sıfatlandırabilecek bir ailenin yaşadığı sıradan bir güne dokunan krizin, aile içine yerleşmiş koca görünmez çatlakları buram buram hissettirdiği bir filmdir. Bu çatlaktan sızan iletişimsizlik, temassızlık, alışılmış huzursuzluk ve konforsuzluğun konforu ailenin her etkileşimde kendini hissettirmektedir.

Yazı spoiler içermektedir.

Film, Fatih’in Londra’dan arkadaşı olan Ayhan’ın abisi Cengiz ile birlikte Fatih’i ziyareti ile başlar. Ayhan, zamanında verdiği borcu geri istemek için Fatih’i ziyaret etmiştir. Fatih onları, babası Muhittin ve annesi Şükran’ın evlerinde ağırlaması ile aile içerisinde gün boyu yaşanacak gerginliğin fitili ateşlenmiş olur. Aile içinde görülmeyen çatlaklar günlük hayatın stresi, beklenmedik yaşam olayları veya geçmişte kapanmamış bir olayın tekrar gün yüzüne çıkması ile kendini göstermektedir. Fatih’in borcu aslında gün boyunca onların aile sistemindeki çatlakların yeniden hissedilmesi için bir zemin oluşturur.

Muhittin ve Şükran’ın Fatih ile birlikte Cafer, Fatma, Gülnaz ve Turan olmak üzere beş çocuğu vardır. Fatma ile Gülnaz hariç hepsi aile apartmanında birlikte kalmaktadır. Fatih’in eşi, Muhittin’in annesinin bakımından sorumludur. Cafer’in eşi ise evlerinin altında bulunan bakkalın işletmesini yapmaktadır. Aile içerisinde herkesin açık veya kapalı bir şekilde görev dağılımı vardır.

Muhittin, “kültürel ebeveyni” baskın ve ailesine karşı hep eleştirel tonda yaklaşan geleneksel bir baba figürüdür. Yaşam pozisyonunda kendi “Okey” iken dışarıdaki herkes eksik ve yanlıştır yani “dünya Okey değildir”. Doğal olarak bu da çocukları üzerinde “ben okey değilim sen okeysin” şeklinde bir yaşantı yaratmıştır. Muhittin bir o kadar eleştirel ebeveyni baskın bir karakterken Şükran daha şefkatli bir konumdadır çocuklarına karşı.

Fatih, zamanında aldığı borcun bir kısmını ailesi için harcamasından dolayı geri öderken ailesinin borcu üstlenmesi gerektiğini düşünmektedir. Ancak ailenin bu paranın borç para olduğundan haberi yoktur. Fatih’in kendisi ile ilgili hayali bambaşka olsa da aile evine döndüğünde buraya uyum sağlaması, bir yetişkin olarak sorumluluktan kaçması, babasının karşısında ona karşı olumsuz olabilecek bir tutum sergileyememesi ve ona uyumlanması “uyumlu çocuk” olduğunun göstergesidir. Aynı zamanda babası ile sembiyotik bir ilişki de gözlenmektedir. Kendiliği babasının baskın karakterinin arkasında kalmaktadır. Bu durum film boyunca Fatih’in çoğunlukla babasının yanında konumlanması ile somutlaştırılmıştır.

Bütün aile o gün mangal yapmak için anne babalarının evinde toplanır. Mangal hazırlığı, yemek masası, yemek sonrası konuşmalarda açık bir iletişimin değil çapraz transaksiyonların, biriktirilen kuponların, aile içi kurulan üçgenlerin, raket duyguların izleri gözlenmektedir. Borç konusunda Fatih birincil muhatap olarak babasını alırken aslında öncelikle Cafer’den bunu talep ettiği görülmektedir. Cafer’in Fatih’e yönelik “Her şeyi sen biliyorsun dimi, biz burada bu kadar insan hepimiz sığırız, bir sen akıllısın. Senin utanman da kalmamış birader ben ne deyim. Geldin iki günde aldın sazı eline.” ifadesiyle sözel ve pasif saldırıları karşısında yalnız kaldığı görülmektedir. Baba, Fatih ve Cafer üçgeninde Cafer takımda dışlanan konumundadır. Aslında babaya olan öfke kardeşlerin arasındaki ilişkiye bölüşülmüştür.

Ailenin kızları ise, baba ve annenin gözünde görünür olmaya çalıştıkları gözlenmektedir. Genel olarak yaşadığımız kültür gibi ataerkil toplumlarda erkek çocuklarının kız çocuklarına göre daha önceliklendirildiği bir aile yapısı ağır basmaktadır. Kız çocuklarının aileden aldığı mesaj görünür olmamaktır ve görünür olmayan kızlar varlıklarını ailelerini hoşnut ederek tanımlamaya çalışır. Burada da Gülnaz, kocasının varlıklı olması ile aileyi hoşnut etmeye çalışırken Fatma, yapacakları, kendisine ait olmayan geçmiş mahcubiyetlerin telafisi ve aile içi kurulan üçgenlerde anne-babanın destekçisi olarak hoşnut etmeye çalıştığı fark edilmektedir.

Parasal olarak ortaya düşen kriz aslında aile içinde var olan bütün ilişkisel çatlaklardan sızan patlamalar ile herkesin bir anda farklı söylemlerle kaos içinde bulunduğu bir ortama dönüşür. Ancak ailenin konforlu alanı olan bu problemlerle yaşama hali alışılmış bir sessizliğe dönüşür ve aile, sıradan bir gün gibi normal bir misafirlik vedalaşması ile günü bitirir.

Çatlak, kapanmaz ama aile içinde yerini usulca alır. Ta ki bir sonraki artçıya kadar..

Filme İlişkin İzlenimlerim

Çatlak filmi ile doğal akışında giden bir günde aile içerisinden bir stresörün  gelip geçişine şahit oluyoruz. Günlük hayatın koşturmacasında bilinçsiz bir farkındalık ile oluşturduğumuz huzursuz konfor alanlarının aslında aile içinde var olan çatlakların tam olarak bakılması gereken yerler olduğunu hatırlatıyor bize. İyi seyirler…

Fatma BATIK ŞİMŞEK

Psikolojik Danışman