Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

CANDY – FİLM İNCELEME – Psikolektif + – Sayı – 9

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Vizyon Tarihi: 2006

Tür: Romantik/Dram

Yapım: Avustralya

Süre: 1 Saat 56 Dakika

IMDb: 7,2

Oyuncular: Heath Ledger, Abbie Cornish, Geoffrey Rush

Yönetmen: Neil Armfield

Luke Davies’in Candy: A Novel Of Love And Addiction adlı romanından yola çıkılarak sinemaya uyarlanan film; iki gencin birbirlerine ve uyuşturucuya olan bağımlılıklarını anlatmaktadır. Filmde karakterlerin hayat akışları bağımlılıkları penceresinde “Cennet” “Yeryüzü” ve “Cehennem” olarak üç bölümde sunulmaktadır.

Filmin baş karakterleri Dan ve Candy bağımlı ve aşık gençler olarak karşımıza çıkmaktadır. Günlük rutinleri uyuşturucu için para bulmak ve uyuşturucu kullanmaktan ibarettir. Her anlarını birlikte geçiren bohem çiftin yaptıkları her işte hem ilişkilerinden hem birbirlerinden hem de yaşadıkları hayattan memnun oldukları görülmektedir. Gün geçtikçe bağımlılıkları kontrol edilemez bir hal alır ve hayatlarının merkezine yerleşir. Bu durum birbirlerine olan tahammül sınırlarını daraltarak sevgi ve bağlılıklarına zarar vermektedir.

–Yazı Spoiler İçermektedir–

Dan ve Candy’nin ilişkilerine bakıldığında tutku yoğunluğu dikkat çekmektedir. Bu durum, Robert Sternberg tarafından aşkın bileşenlerinin ve aşk türlerinin tanımlandığı Aşkın Üçgen Teorisi çerçevesinde ele alındığında çiftin yaşadığı ilişki “Delicesine Aşk” kavramı ile açıklanmaktadır. Teoriye göre aşk; yakınlık, tutku ve bağlılık olmak üzere üç bileşenden oluşmaktadır. Aşk türleri ise bu üç bileşeni içerme durumlarına göre sınıflandırılmıştır. Delicesine Aşk kavramında bu üç bileşenden en baskın olan bileşen tutkudur, yakınlık ve bağlılık ise ya hiç yoktur ya da önemsenmeyecek kadar azdır. Filmde karakterlerin duygusal paylaşımlarda bulunmamaları, ilişki için gerekli sorumlulukları karşılıklı olarak yerine getirmemeleri, birbirlerini yalnızca hazza ulaşma aracı olarak görmeleri ve ilişkinin baskın duygusunun tutku olması çiftin Delicesine Aşk türünde bir ilişki yaşadığını düşündürmektedir.

Filmde Dan’in ailesi hakkında bilgi verilmemektedir; ancak Candy ailesi ile iletişim halindedir. Candy’nin ailesi ile bir araya geldiği ilk sahnede annesi ile arasındaki ilişki dikkat çekmektedir. Basit bir mutfak işinde bile annesi Candy’e güvenememektedir, bunun yanında filmde Candy’nin geçirdiği zor zamanlarda annesinin desteği yerine ağır eleştiri ve hakaretlerine maruz kaldığı görülmektedir. Candy, annesine karşı güçlü bir öfke ve nefret hissetmektedir. Candy bu öfkesinin çocukluğundan beri süregeldiğinden bahsetmektedir. Bu durum psikanalitik kuramlar çerçevesinde ele alındığında Freudyen bakış açısına göre Candy ve annesi arasındaki ilişki Elektra Kompleksi kavramı ile açıklanmaktadır. Babası ile iyi ilişkiler geliştirmiş olan Candy annesi ile karşılıklı bir güç savaşı içerisindedir. Öyle ki annesi Candy’nin uyuşturucu kullanıyor olmasını kendisine zarar verdiği için değil, bu durumun babasını üzmesinden endişelendiği için istememektedir. Anne ve bebek arasındaki ilişkinin bebeğin tüm yaşamına ve ilişkilerine etkisi olduğunu savunan bir başka psikanalitik kuram olan Nesne İlişkileri Kuramı çerçevesinde değerlendirildiğinde ise Candy’nin anne nefreti, bebekliğinde ihtiyaç duyduğu zamanlarda annesinin desteğini alamaması ve ihtiyacının giderilememesinden yani yaşadığı nesne yoksunluğundan ileri gelmektedir. Bu durum Candy’nin yaşadığı bağımlı ilişkiyi de açıklamaktadır. Dan ile mutsuz olduğunu ya da madde bağımlılığının kendisine büyük zarar verdiğini fark etmesine rağmen ne Dan’den ne maddeden uzaklaşamamaktadır.

Filmin ilerleyen sahnelerinde Candy uyuşturucu bulabilmek için farklı kişilerle cinsel birliktelik yaşamaya başlar, bu durum Dan’i rahatsız etmemektedir; ancak Candy’nin bir başka karakter ile birlikte uyuşturucu alması ve birlikte eğlenmeleri Dan’in kıskanmasına neden olur. Bu kıskançlık romantik kıskançlığın iki türü olan cinsel ve duygusal kıskançlık hakkında bilgi vermektedir. Araştırmalar erkeklerin daha çok cinsel kıskançlık yaşadığını gösterse de filmde bu olgunun farklı şekilde işlenmesi dikkat çekmektedir.

Filme ilişkin izlenimlerim:

Bağımlılık temalı filmlerdeki gidişatı kestirme ve sonu bilme hissi izleyicide rahatsızlık oluştursa da filmde duyguların etkileyici biçimde yansıtıldığını düşünüyorum. Çiftin hissettiği tutku ve ardından bu tutkunun yitimi filmde başarılı bir şekilde işlenmiş.

Dikkatimi çeken bir diğer unsur ise karakterlerin uyuşturucuyu bırakma girişimleri oldu. Bağımlılıktan kurtulma yolunda birbirlerini desteklemelerine ve bu kararın gerekliliğini kabul etmiş olmalarına rağmen yoksunluk krizleri ile baş etmekte güçlük çektiler. Bu durum bana bireylerin bazen gerekli çözümleri bilseler de harekete geçmekte ve başarmakta zorlanmaları durumunu anımsattı. Bir uzmandan destek almanın önemini ve özellikle “iyi oluş” için ruh sağlığı alan uzmanlığına duyulan ihtiyacın kilit rolünü düşündürdü.

Feyza KILINÇ

Psikolojik Danışman