
Eğitim ortamları toplumun önemli bir çekirdeğidir. Okullardan beklenilen çocuğun paydaşlarla iş birliği içerisinde aldığı bilgi ile beraber belli değerleri içselleştirmesidir. Okul, çocukların ve gençlerin yetişkinler dünyasına hazırlanabilmeleri için oluşturulmuş özel bir çevredir (Öğülmüş, 2006).
Bu noktada toplumda gündeme gelen şiddet haberlerine bakıp ‘toplum nereye gidiyor’ sorusu sorulduğunda, cevap aranılan önemli yerlerden biri de eğitim ortamlarıdır. Çocuklar, okullarda diğer hiçbir yerde olmadığından daha güvende olsa da, okullarda yaşanan şiddet ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır ve okullar bu davranışları anlama çabası için en ulaşılabilir yerlerdir (Çetin, 2004). Okullarda Şiddeti Önleme Merkezine (ABD) göre okulda şiddet, okulun eğitim misyonunu ihlal eden, güven ortamını tehdit eden, okuldaki kişilerin canlarını ve mallarını hedef alan her türlü yıkıcı ve bozucu saldırganca eylemlere denir (Center for the Prevention of School Violence, 2000; akt. Öğülmüş, 2006). Çocuğun ailesinden sonra, zamanının önemli bir bölümünü geçirdiği yerler okullardır (Durmuş ve Gürgan, 2005). Özellikle okulda şiddet çok ciddi bir neden-sonuç ilişkisiyle karşımıza çıkmaktadır. Flannery, Wester ve Singer (2004) yaptıkları bir çalışmada 3-8 ve 9-12. sınıflarda okullardaki kız ve erkeklerin şiddete maruz kalmaları ile şiddet davranışları arasında anlamlı bir ilişki bulmuştur (akt. Çetin, 2004).
Peki eğitim öğretim amaçlı bir araya gelinen ve toplumca kutsal olarak nitelendirilen bir kurumda özellikle son yıllarda şiddetin bu kadar gündeme gelmesinin sebebi ne olabilir ve çözüm olarak nasıl bir yol izlenebilir? Nedenler öncelik sırası ve etki durumu burada bahsedilemeyen başka değişkenlerden bağımsız olmamak kaydıyla sosyoekonomik nedenler (Çetin, 2004), kentleşme (Karasu, 2008), medya (Durmuş ve Gürgan, 2005; Kayhan, 2015), ailedeki yetiştirme tarzı (Avcı ve Yıldırım, 2014; İnanç ve ark. 2015), çevrenin olumsuz örnekliği (Flannery, Wester ve Singer, 2004 akt. Çetin, 2004), psikolojik nedenler (Flannery, 1997 akt. Avcı ve Yıldırım, 2014) olarak ifade edilebilir.
Peki çocukların en çok muhatap olduğu çevre olan okulda şiddet tablosu için neler yapılabilir?
Öncelikle şiddetin ortaya çıkmasında yapılabilecek en önemli şey ortaya çıkmasını önlemektir. Burada şiddetin varlığının bilindiği durumlar için uzun soluklu olarak ve işbirliği içinde neler yapılabileceğine dair bir bakış açısı oluşturulmaya çalışıldı.
Hap çözümler yerine denenmiş ve sonuç alınmış programlarla sunulan bu önerilerde okul psikolojik danışmanları başrol gibi görünse de öğretmen-aile-idare işbirliği ile uygulanacak çalışmaların yerinde olacağı düşünülmektedir. Aile ve öğretmen eğitiminin önemi saklı olmak kaydıyla öğrencilerle yapılacak grup çalışmaları oldukça önemli bir yer tutmaktadır çünkü ergenler grup içinde yer buldukları zaman değişimleri daha kolay olmaktadır (Akar, 2018).
- Abbas Türnüklü ve arkadaşlarının (2009) İzmir’de ilköğretim 4. ve 5. sınıf öğrencileriyle yaptığı “Okul Temelli Çatışma Çözümü ve Akran Arabuluculuğu projesi çok önemli bir örnektir. Okul yönetimi ve öğretmenlerin desteği ile gerçekleştirilen, 4 temadan (Kişiler arası çatışmaların doğasının anlaşılması; iletişim becerileri; öfke yönetim becerileri; kişiler arası çatışmalarda çözüm becerileri: müzakere ve akran arabuluculuk) oluşan program için 31 saatlik ders programı hazırlanmıştır. Çalışmaya katılan iki ilköğretim okulundaki öğrencilerin de şiddet eğiliminde azalma gözlemlenmiştir (Türnüklü ve ark, 2009).
- Selahaddin Öğülmüş (2006), Kişiler arası Sorun Çözme Becerileri ve Eğitimi adıyla kitaplaştırdığı çalışmasında örnek ders planlarıyla öğrencilere günlük hayatta karşılaşılabilecek sorunların nasıl çözülebileceğini anlatmayı amaçlamıştır.
- Drama ise etkileşime, sorgulamaya ve kendini ifade etmeye teşvik ettiği için öğretmen merkezli yaklaşıma dayalı eğitim sistemimizde çocuklara problem çözme alternatiflerinin sunulabileceği, öğrencilerin içselleştirebilecekleri bir yöntemdir. Karataş (2011), psikodrama teknikleri kullanarak öğrencilerin çatışma çözme becerilerini arttırmayı hedeflediği çalışmasında yaptığı grup oturumları ile öğrencilerin saldırganlık düzeyinin azaldığını bulgulamıştır. Uşaklı (2006) da İzmir’de beşinci sınıf öğrencileri ile yaptığı drama temelli grup çalışmaları sonucunda öğrencilerin arkadaşlık ilişkileri ve atılganlıklarında olumlu değişimler olduğunu bulgulamıştır.
- Akran Destek Programı: Okullarda en büyük kitleyi öğrenciler oluşturduğu için okullarda şiddet dendiğinde akla gelen ilk boyut öğrenciler arası şiddettir. Öğrenciler arası şiddet literatürde ‘akran zorbalığı’ olarak geçer. Akran zorbalığı zorba, kurban ve seyirci rolleriyle yer bulmaktadır. Günay ve Can (2018) Eskişehir’de bir ortaokulda gerçekleştirdikleri Akran Destek Programı ile belirlenen yardımcı akranların kurban ile yaptıkları görüşmelerden sonra araştırmanın izlenmesi çalışmalarında kurbanların davranışlarında olumlu bir değişim bulgulamışlardır. Bu çalışmaya benzer ilkokul, lise ve ortaokul düzeyinde yapılmış, akran zorbalığına dair çok değerli başka programlar da bulunmaktadır. Örneğin: Kartal ve Bilgin, 2007; Arslan ve Akın, 2016; Hanhan, 2012; Bozkurt ve ark. 2011.
- Şiddetin ortaya çıkışının önemli bir sebebi kontrolsüz öfkedir. Bu yüzden öğrencilere ‘öfke’ duygusunu, öfke duygusunun saldırganlığa dönüşmesi yerine yapıcı yollarla ifade etmesini içselleştirebilecekleri programların varlığı da önemlidir. Gültekin (2008) Saldırganlık ve Öfkeyi Azaltma Programı ile 6,7 ve 8. sınıf öğrencileriyle yaptığı çalışmada programa katılan öğrencilerin öfke kontrolünde olumlu değişimler bulgulamıştır. Yavuzer ve Üre (2010) de lise dokuzuncu sınıf öğrencileriyle saldırganlığı azaltmak amacıyla yaptıkları psikoeğitim programında ergenlerin saldırganlıklarında olumlu değişimler bulgulamışlardır.
- TBM Eğitimi (Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı) Yeşilay ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın işbirliği ile yürütülen bağımlılığı önleme programıdır. Program ilkokul, ortaokul ve lise düzeyine göre hangi modülün uygulanacağı değişmekle beraber tütün, alkol, teknoloji, kumar bağımlılıkları ile sağlıklı yaşam eğitimini kapsamaktadır. Bağımlılıkların önlenmesi şiddeti önlemede önemli bir rol oynamaktadır. Çünkü sorun çözme becerileri gelişmemiş bireyler madde kullanımına yönelebilmektedirler (Arı, 2007). Griffiths (2005) problemli internet kullanımını ele aldığı ve 6 bileşen tanımladığı çalışmasında bileşenlerden birini içsel veya kişiler arası çatışma olarak tanımlamıştır (Eroğlu, 2016).
Sena Kübra Çataloğlu
Klinik Psikolog & Psikolojik Danışman