Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK IŞIĞINDA CEMİL MERİÇ – Psikolektif Dergisi – Sayı – 4

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 4 Dakikadır.

“Ulu çamlar fırtınalı diyarlarda yetişir”

Cemil Meriç

Psikolojik sağlamlık açısından bir insanı ele almak bilimsel ölçme araçları ve doğrudan gözlem yoluyla doğruluk kazanacaktır (Akar, 2019). Bu yazıda topluma mal olmuş bir portre olan ve ‘Anadolu irfanının güçlü dehası’ olarak nitelendirilen, fikirleri, yazdıkları ve yaptıklarıyla toplumu etkilemiş bir düşünür olan Meriç’i psikolojik sağlamlığın başlıkları ışığında incelemek amaçlanmıştır.

Meriç, çocukluğunda göçmen bir ailenin maruz kaldığı dışlanmayı yaşamış; çevresine göre giyimi, görünüşü ve düşünüşü de farklı olmuş ve yaşıtları kitapların yalnızca resimlerine bakabildiği bir yaşta (4) okumayı öğrenmiştir. Küçük yaşlarından bu yana ciddi göz problemleri yaşar. Anne babasından, çevresinden yana birçok üzüntüye ve politik baskılara maruz kalması ile beraber girdiği göz ameliyatları başarılı olmaz ve genç yaşında yaşamına görme engelli olarak devam eder.

Meriç, yoksulluğuna rağmen tüm parasını kitaba verecek kadar, gözlerini kaybetmeye razı olacak kadar okumayı sevmiştir. Şu satırları da yaşantısını ve okuma sevgisini özetler niteliktedir:

 “12 Aralık’ta doğan çocuk hep itilip kakılmış, düşman bir dünyada hep dostsuz büyümüş. Daima başka, daima yabancı. Hasta bir gurur. Pencerelerini dış dünyaya kapayan bir ruh. Düşman bir çevrede ister istemez kitaplara kaçıyorum. Yani düşünceye ve edebiyata hür bir tercih sonunda yönelmiyorum. Yaşamak için kendime bir dünya inşa etmek zorundayım…” (Jurnal- Cemil Meriç, 1955) 

Psikolojik sağlamlık araştırmaları da Cemil Meriç’in ‘kimsenin söylemeye cesaret edemediklerini söylediği’ o yıllarda, 1970’lerde başlar (Erarslan, 2014).

Kavram “stresli yaşam olayları ile karşılaşıldığında bir direnç kaynağı olarak çalışan kişilik özelliği” (Kobasa, 1979, Akt., Terzi, 2008) olarak tanımlanmaktadır.

Psikolojik sağlamlıktan söz edebilmek için öncelikle bir risk faktörü tanımlamak gerekir. Risk faktörleri, biyolojik ve kişisel, ailevi, okulla ilgili, sosyal ve çevresel faktörler olarak gruplandırılmıştır. Bunlar arasında, biyografisinden yaptığımız çıkarım, Meriç’e işaret eden faktörlerin olduğudur (Akar, 2018). Biyolojik ve kişisel faktörler arasında yer alan engellilik (Durlak, 1998), kötü muameleye maruz kalma (Collishaw, Pickles, Messer, Rutter, Shearrer ve Maughan, 2007),  olumsuz yaşam olayları (Masten, 1999),  yüksek kronik stres (Radke-Yarrow ve Brown, 1993); ailevi riskler arasında tanımlanan sosyal destek yetersizliği (Durlak, 1998); çocukluğa baktığımız zaman karşılaşılan olumsuz akran grubu (Durlak, 1998) ve akran zorbalığı (Durlak, 1998); çevresel faktörler arasında var olan sosyal çevreden şiddet görme (Durlak, 1998),  çevrede sosyal destek verecek kuruluşların olmaması (Durlak, 1998),  kültürel ayrımcılığa maruz kalma (Durlak, 1998), yoksulluk (Masten, 2001). 

Psikolojik Sağlamlıkta kişinin risklere rağmen olumlu sonuçlar elde etmesini sağlayan etkenler ise koruyucu faktörlerdir. Koruyucu faktör, bireyin hayatında olumsuz sonucun ortaya çıkma ihtimalini azaltan bir yörünge oluşturmaktadır (Beauvais ve Oetting, 1999, Akt., Aydın, 2010). Koruyucu faktörler kişinin kendisine bağlı olabileceği gibi çevreye de bağlı olabilir. Kişiye bağlı koruyucu faktörler (Aydın, 2010): Öz saygı (Dumont ve Provost, 1999), hayata ilişkin anlam duygusu (Yan Pan, Chan, Wonk ve Joubert 2008), umut (Horton ve Wallander, 2001), cinsiyet (Kumpfer, 1999) ve duygu düzenlemesidir (Tugade ve Frederickson, 2004). Tüm bu kavramların varlığını anlamak şüphesiz ki Meriç’i yakından tanımayı gerektirirdi. Anlatımlarından yaşamındaki risklere ve koruyucu kaynaklara dair fikir edinmekteyiz.

“Ben de kendimi tahlil edeyim mi: Ya Reyhaniye kahvelerinde ömür çürüten, vaktiyle lisede okuyan ve çalışan, fakat istidadı olmadığı ve nefsinde atalete inhimak bulunduğu için vazgeçen basit, adi bir genç veya gözlerini, hayatını, hakikat üzerine feda ederek nesl-i ati destanlarına bir zafer ve fedakarlık numunesi olacak hakiki bir insan” 18 Temmuz 1935 tarihi mektup (alıntı- Babam Cemil Meriç) 

Bu paragrafla bağlantılı olarak  ‘kendini olumlu tanımlama’nın da psikolojik sağlamlıkta koruyucu bir faktör olduğunu belirtmek yerinde olacaktır. Olumlu benlik-saygısı, öz-etkililik, öz-farkındalık, içsel denetim odağı, iyimserlik, motivasyon ve merakı kapsar (Eminağaoğlu, 2006). Meriç zaman zaman yaşadıklarına, çevresindekilere, ülkesine sitem eden söylemler paylaşmakta ve bunalımlarını vurgulamaktadır. Bununla beraber kendine dair olumlu çıkarımlarını ve inancını da sıkça paylaştığına rastlamaktayız. Bu da aklımıza psikolojik sağlamlık anlatımında kullanılan hacıyatmaz metaforunu getirmektedir. Bazı insanlar stresörlerle karşılaştıkları zaman hacıyatmaz gibi sallanırlar yani olumsuzluklarla karşılaşabilirler ama düşmezler (Doğan, 2016). 

“Ey, yıldırımlar gibi, ulu çınarlara musallat tanrıça, ben ne erguvanlar içinde doğan bir Bizans prensiydim, ne gururuyla tanrıları kışkırtan bir titan. Ama madem ki yalnız uluları, yalnız mutluları damgalayan parmakların bana kadar uzandı, madem ki beni de hışmına layık gördün, seni utandırmayacağım, ya ölüm şarkılarımı boğacak yahut elimden aldığın dünyadan çok daha muhteşem bir kainat yaratacağım.” (Meriç, sf. 42, 1955)

Psikolojik sağlamlıkta koruyucu faktörlerden biri de yetişkinlerin (öğretmenler, akranlar, aile dostları vb) varlığı (Sipahioğlu, 2008) ve olumlu sosyal destek, saygıdır (Olsson, Bond, Burns, Brodrick ve Sawyer, 2003, Akt., Akar, 2018). Aşık Veysel, Charlie Chaplin gibi yaşadıkları olumsuzluklara rağmen kendilerini sanatsal yaratıcılık ile ortaya koymuş (Akar, 2019) portrelere bakınca da toplumsal saygınlıkları göze çarpmaktadır.

Cemil Meriç minvalinde de, yakın dostu Ekrem Uzel’in anlatımıyla, evinde gece gündüz misafirlerin eksik olmadığına ve bu misafirlerin dostlarıyla beraber öğrencileri, komşuları gibi farklı çevrelerden insanlar olduklarına rastlıyoruz (Meriç Yazan, 1998).

Psikolojik sağlamlık çalışmalarında ele alınan bir diğer başlık ise ‘olumlu sonuçlar’ başlığıdır: Gelişim görevlerinin yerine getirilmesi, akademik başarı, olumlu sosyal ilişkiler/sosyal yeterlik, suça yönelik davranışlardan uzak durma, yaşa uygun spor yapma, arkadaşları tarafından kabul görmek ve yakın arkadaşlık ilişkiler kurmak, psikopatolojinin bulunmaması, psikososyal uyum, kendini kabul, yaşam doyumu, iyilik hali (Gürgan, 2006, Akt., Sipahioğlu, 2008). Biyografisini incelediğimiz zaman hem olumlu sonuçlar hem koruyucu faktörler arasında akademik başarı göze çarpmaktadır.

Türkiye’nin Ruhu Cemil Meriç belgeselinde Selim İleri yorumluyor: 

“Şu da baktığınız zaman çok ilginç değil mi gözlerini kaybettiği zamanki mesaisi daha fazla: eser vermek konusunda olsun, yeni yazarları takip etmek konusunda olsun… Bu tabii ki bir insanın kendi kişisel yaşamına ait bir meseleyi kendi iradesiyle, kendi bilinciyle yenmesiyle eş anlamlı diye düşünüyorum”(2008).

Kızının yazdıklarından ve dostlarının anlatımından Cemil Meriç’in görme yetisini kaybettikten sonra da sporu bırakmadığını, boğaz yürüyüşlerine ve yüzmeye devam ettiğini görüyoruz, bunlar kişinin kendine dair olumlu algısını ve motivasyonunu da ortaya koyan değişkenlerdir.

“Gittiği her yere neşe götüren, etrafında daima kahkahadan kırılan bir grup bulunan bu insanı herkes severdi” (Meriç Yazan, 1998).

Sena ÇATALOĞLU

Psikolojik Danışman / Klinik Psikolog