
Sosyal hayattaki pek çok ortamda çiftlerin diyaloglarına ve etkileşimlerine şahit oluruz. Bu etkileşimler bazen bir uyumun göstergesi olurken bazen de anlaşmazlıkların göstergesi olabilir. Çift ilişkilerindeki olumlu yönlere odaklandığımızda çiftler arasındaki uyumun açıklanması ve incelenmesi yararlı olabilir. İlk olarak birbirine benzeyen evlilik uyumu ve evlilik doyumu kavramları arasındaki ilişkiyi açıklığa kavuşturmak gerekmektedir. Evlilik uyumunda evlilikteki etkileşimsel süreçler ve eşler arasındaki ilişkiler göz önüne alınırken evlilik doyumunda evlilik ilişkisinin kişideki etkileri dikkate alınır (Kılıç, 2019). Yani evlilik uyumu kişiler arası olarak değerlendirilirken evlilik doyumu ise kişisel duyguları içeren bir kavramdır (Kılıç, 2019). Bu iki kavram yakın anlamlar taşıdığı için birbirinin yerine de kullanılmaktadır (Aycanoğlu, 2017).
Evlilik uyumu, çiftlerin etkileşim içinde olmaları, hem evlilik hem de aile hayatında ortak noktada buluşabilmeleri ve problem çözmede yapıcı olmaya özen göstermeleri olarak tanımlanabilir (Erbek, Beştepe, Akar, Eradamlar ve Alpkan, 2005). Diğer bir tanımda evlilikteki mutluluk ve sağlıklı olma hali evlilik uyumu anlamına gelmektedir (Kublay ve Oktan, 2015). Farklı bir tanıma göre ise hem eşler hem de çiftler arasındaki uyum, zorlu çift farklılıklarının, kişiler arası gerilim ve kişisel kaygının, çift doyumunun, çift birliğinin, çift işlevselliği için önemli konular üzerinde fikir birliği içinde olmanın derecesine göre belirlenen bir süreç olarak değerlendirilmektedir. Bu tanımda çiftler arasındaki uyum sabit bir durum olmaktan ziyade artan ya da azalan yönde hareket eden bir süreç olarak ele alınmaktadır (Spainer, 1976).
Evlilik uyumu eşlerin birbirlerine, kendilerinin eş olarak rollerine ve evliliğin getirdiği sorumluluklara uyum sağlamalarıdır (Kendrick ve Drentea, 2016). Evlilik uyumu evlilikte çatışmadan kaçınma ya da çatışma çözmeye istekli olma, evlilikten ve birbirinden alınan doyum hissi, ortak ilgi ve etkinliklerle ilgili paylaşımın olması ve eşlerin evlilikle ilgili beklentilerinin gerçekleşmesi olarak ifade edilebilir (Locke ve Williamson, 1958).
Kendrick ve Drentea’ye (2016) göre ise evlilik uyumu çiftin evliliğe alışma yaşantısıdır. Yeni evli çift evlilik hayatına adapte oldukları bir dönemden geçer ve bu süreçte evlilik hayatına uyum sağlamayı deneyimler. Uyum düzeyi yüksek çiftler uyumlu bir birim halinde çalışırlar. Evliliğin ilk yıllarında eşlerin birbirlerine uyum sağlamaları önemlidir. Bu dönemde eşler bulundukları ortamla, beslenmeleriyle, boş zamanlarla, çalışma ve uyuma zamanlarıyla ilgili paylaşım içindedirler ve bu zamanları karşılıklı olarak uyum halinde düzenlemeye çalışırlar. Bu düzenlemelerde eşlerin birbirlerinin isteklerine karşı hassas olmaları önemlidir. Bu süreç kolay olmamakla birlikte bazı konularda anlaşma ihtiyacını da beraberinde getirir (Gladding, 2015).
Evlilik uyumu aynı zamanda evliliğin devamlılığının yordanması için de önemlidir. Evlilik uyumu yüksek olan çiftlerin evlilik hayatlarının uzun süre devam etmesi, evlilik uyumu düşük olan çiftlerin ise evliliklerinin boşanmayla sonuçlanması beklenebilir (Kendrick ve Drentea, 2016). Eşler arasındaki ilişkinin sürekli gelişmesi evlilikteki uyumun göstergesidir ve evliliğin doğasının dinamik bir yapıda olduğu anlamına gelir (Lively, 1969). Evlilik uyumunun artması evlilikte daha fazla doyumun alınmasını da sağlayacaktır (Erbek ve ark., 2005).
Johnson, White, Edwards ve Booth (1986) evlilik uyumunu beşe ayırmışlardır. Bunlar evlilikteki mutluluk, etkileşim, anlaşmazlık, problemler ve istikrarsızlıktır. Evlilikteki mutluluk ve etkileşim evlilik uyumunun ilk boyutunu oluştururken evlilik anlaşmazlığı, problemleri ve istikrarsızlığı ikinci boyutu oluşturmaktadır. Evlilikteki mutluluk, evlilik hakkında eşlerin her birinin hissettiği doyum ya da mutluluk anlamına gelmektedir. Burada evlilikteki genel mutluluk düzeyi, eşlerin diğerleriyle karşılaştırdıklarında evliliklerini nasıl gördükleri, üç yıl öncesiyle karşılaştırdıklarında evliliklerini nasıl değerlendirdikleri, eşine olan aşkının gücünün miktarı gibi içeriklere sahiptir. Aynı zamanda eşten görülen anlayış, aşk ve yakınlık miktarından mutlu olmayı, eşlerin fikir birliği sağlamalarını, cinsel ilişkilerini, ekonomik durumlarını ve buna benzer konularla ilgili hislerini içermektedir.
Eşlerin birbiriyle olan etkileşimleri, günlük aktivitelere katılım miktarını ifade eden evlilik uyumu için önemli bir bileşendir. Burada eşlerin birlikte ne kadar çok aktiviteye katıldığı önemlidir. Bu aktiviteler birlikte yemek yeme, alışveriş yapma, arkadaşları ziyaret etme gibi çeşitli etkinliklerdir. Evlilik anlaşmazlığı evlilik ya da diğer bireysel hedefler hakkında, evlilik içi ya da dışı diğer problemler konusunda fikir birliği sağlayamamayı ifade edebilir. Eşler arasındaki çatışmanın miktarı ve ciddiyeti önemlidir. Ev işlerinin paylaşımı konusundaki anlaşmazlıklar, eşlerin ne kadar sıklıkla anlaşmazlık yaşadıkları, son iki ayda kaç kez tartıştıkları ya da fiziksel şiddetin olup olmadığıyla ilgilidir.
Evlilik problemleri, evlilikte sorunlara yol açan kişisel özellikler ve davranışları ifade eder. Bu problemler çabuk öfkelenmek, kolay şekilde incinmek, kıskançlık, baskınlık, eleştiri, karamsarlık/dengesizlik, diğeriyle konuşmama, başkasıyla cinsel ilişki, rahatsız edici alışkanlıklar, evde yeterince bulunmama, para harcamada savurganca davranma, alkol ya da madde kullanımı, yasal sorunlar yaşama gibi özelliklerin olup olmamasıyla ilgilidir. Bahsedilen özelliklerin varlığının derecesinin artması evlilikteki problemlerin de arttığı anlamına gelmektedir. Evlilik istikrarsızlığı, hem bilişsel olarak hem de davranışsal olarak boşanmaya eğilim anlamına gelir. Evliliğin sorun olduğunu ve boşanma fikrini düşünmek bilişsel, eşe ya da arkadaşlara boşanma fikrinden bahsetmek gibi durumlar da davranışsal yönünü oluşturur. Araştırmacılar bahsedilen özelliklerin evlilik süresi, cinsiyet, çocukların varlığı gibi faktörlere göre değişebileceğini belirtmişlerdir.
Sonuç olarak evliliğin bireylere, yeni düzenlemeler yapmalarını gerektiren, eşleriyle birlikte hayatlarının büyük bölümünü birlikte geçirecekleri bir yaşantı sunduğu söylenebilir. Eşler pek çok konuda birlikte kararlar alıp paylaşımda bulunacaklar ve yaşamdaki olaylara birlikte adapte olacaklardır. Evlilik uyumu eşlerin birbirleriyle olan ilişkilerine dair değerlendirmelerinden oluşan ve ilişkinin çeşitli yönleriyle ilgili memnuniyetle değerlendirilebilen bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Evliliğin mutlu şekilde devam etmesi için eşlerin birbirine olan uyumu önemlidir. Bu uyumun düzeyi evlilikteki çatışmalardan ekonomik durumla ilgili memnuniyete, duygusal yakınlıktan ortak aktivitelere katılmaya kadar değişen farklı etkileşimlere göre belirlenmektedir. Eşlerin birbirleriyle etkileşimlerinin sağlıklı şekilde devam etmesi ve olumlu etkileşimlerinin yüksek düzeyde olması evliliğin uyumlu şekilde sürdüğü anlamına gelmektedir. Çiftlerin ilişkilerini iyileştirmek için evlilik öncesinde alacakları psikolojik yardım hizmetleri, evliliğe ilişkin beklentilerinin daha gerçekçi olmasını ve ilişkilerinin gelişmesini sağlayabilir (Gladding, 2015). Partnerlerin ilişkilerini daha sağlıklı hale getirmek için evlilik öncesi eğitimlere katılmaları ya da evlenmeden önce alınacak çift terapileri daha uyumlu bir evlilik hayatı için yararlı olabilir.
Büşra Tunç
Psikolojik Danışman