Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Etkileşimsel Sanal Dünya: Sosyal Medya ve İstismar – Psikolektif Dergisi – Sayı – 1: İSTİSMAR

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

Günümüz teknolojisi ve internet kullanımı aldı başını gidiyor. Son yıllarda facebook, instagram ve twitter gibi sosyal medya siteleri insanların yaşamlarının ayrılmaz bir parçası olmuş durumda. Pekiteknoloji ve sosyal medya platformları hakkında yeterli bilgiye sahip misiniz? Kendinizi ve aile üyelerinizi bu platformlardan gelecek zararlı etkiler konusunda koruyabiliyor musunuz? Bu platformları kullanmaya hazır mısınız?

İnsan ilişkilerinde yüz yüze iletişimin yerini teknolojik araçlarla yapılan iletişim şekilleri almaya başlamıştır. Sanal ortamdaki bu yeni iletişim biçimlerinin merkezinde ise sosyal medya bulunmaktadır. Sosyal medya, kullanıcıların ağ teknolojileri kullanarak etkileşimini sağlayan araç, hizmet ve uygulamaların bütününü temsil etmektedir (Öztürk & Talas, 2015). Bu sanallaşan iletişim beraberinde getirdiği kullanıcı çeşitliliği ile büyük riskler taşımaktadır. Çünkü telefon veya bilgisayar ardındaki sosyal medya kullanıcısının kim olduğu bilinmemekte ve bunun yanında savunmasız kalınabilmektedir.

Telefon teknolojisinin hızla gelişmesi ile birlikte sosyal medyada da fotoğraf paylaşımı da oldukça yaygın bir hal almaktadır. Çocuklar henüz adım atmaya başlamadan çok daha önce ebeveynlerinin sosyal medya paylaşımları aracılığı ile dijital ayak izlerine sahip olmakta,her 60 saniyede 136.000 fotoğraf facebook’a yüklenmektedir (Çimke, Yıldırım & Polat, 2018). Bu durum sosyal medyanın yaşamın içine ne kadar nüfuz ettiğini gözler önüne sermektedir. İstismarcı kişilik özelliklerine sahip kullanıcılar için ise bu değerlendirilebilecek bir fırsat. Çünkü birey toplum baskısı içinde ortaya koyamadığı davranış örüntülerini bu platformlar aracılığıyla ortaya koyma davranışı göstermektedir.

Sosyal medya ve internet kullanımı verileri incelendiğinde,2018 istatistiklerine göre nüfusun %42’si (3,19 milyar) sosyal medyayı kullanmaktadır. Yine 2018 sosyal medya ve internet kullanımı yaş aralıklarını incelediğinde, 15 yaş ve altındaki bireylerin %27’si sosyal medya ve interneti kullanmaktadır. *Bu durum teknoloji ve sosyal medya platformlarının gelişimi ile paralel olarak artış göstermektedir. Burada yer alan kullanıcı çeşitliliğini göz önünde bulundurulduğunda aile üyelerini bekleyen tehlikenin boyutunun da yüksek olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bu kullanıcı çeşitlilik içinde, sanal dünyada hayatını gayri ahlaki şekilde kazanmaya çalışan insanlarla görüşürse ya da sahte hesaplarla çocuk avına çıkan bir pedofiliye denk gelirse nasıl davranabileceğinizi ve hangi önlemleri almanız gerektiğini biliyor musunuz? Örneğin çocuğunuzun Facebook üzerinden aşırı müstehcen görüntüleri izleyebilmesi işten bile değil. Ebeveynlerin dışarıdan gelebilecek bu etkilere karşı bilinçli ve bilgili olmaları son derece önemlidir.

Çocukların, yeterli olgunluğa ulaşana kadar haklarının ebeveynler ve toplum tarafından korunması ve güvenliklerinin sağlanması gerekmektedir. Bu kapsamda aileler ve çocuklar sosyal medya kullanımı ile ilgili doğabilecek sorunlar hakkında bilgilendirilmeli ve kendilerine farkındalık kazandırılmalıdır (Akdi,2012).

Bu noktada peki ebeveynler neler yapabilir;

Koruyucu ve takip edici programlar kullanabilir ve çocuğun aktivitelerinden haberdar olabilir. Çocuklara internette de reel dünyada olduğu gibi davranması gerektiği öğretilebilir ve saygı unsurunu elden bırakmamaları gerektiği vurgulanabilir. Ebeveynler, çocuklara özgüven aşılayabilir ve olumsuzluk teşkil edecek davranışların önüne geçilebilmesi adına çocuk ile birlikte paylaşımda bulunabilirler. Çocuğa kişisel bilgilerin önemi anlatılabilir ve bu bilgilerin kimseyle paylaşılmaması gerektiği izah edilebilir (Kırık, 2014). Çocuk sanal arkadaşlıklara değil, reel arkadaşlıklara yönlendirilebilir ve ona arkadaşlığın önemi anlatılabilir. Bu ve benzeri bir takım davranış örnekleri ebeveynler sergileyebilir.

Ferhat Yıldız

Psikolojik Danışman