Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

BU SON OYUN – Psikolektif Dergisi – Sayı – 16

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

Bağımlılık kavramı düşünüldüğünde akla ilk gelen bağımlılık türleri genellikle sigara, alkol ve uyuşturucu madde bağımlılıklarıdır. Bu bağımlılıklarla günlük yaşamımızda sıklıkla karşılaşmaktayız. Ayrıca bu bağımlılıkların zararlı olduğunun da birçoğumuz farkındayızdır. Ancak teknolojik gelişmelerle birlikte risk durumunun arttığı kumar bağımlılığı hakkında ne kadar bilgi sahibiz? Bu yazımızda kumar bağımlılığı üzerine detaylı bir inceleme yapacağız.

Kumar, bireyin nispeten daha değerli bir şey elde etme ümidiyle diğer değerli bir şeyini riske atmasıdır (Yeşilay Danışmanlık Merkezi, t.y.). Kumar oynama davranışı genel olarak dört gruba ayrılmaktadır (Erus, 2020): Profesyonel kumarbazlar, sosyal kumarbazlar, suçlu kumarbazlar ve patolojik kumarbazlar. Patolojik kumar bağımlılığı, hayatın birçok alanında kişinin işlevselliğini zorlaştıran sürekli ve yineleyici kumar oynama eylemi olarak tanımlanabilir (Geniş ve Aksu, 2020). Kumar oynama sadece geleneksel kumarhanelerde devam ettirilen bir alışkanlık olmayıp rulet, oyun makineleri, at yarışları, iddia, piyangolar, loto ve şans oyunları, teknolojik gelişmeler ile sanal kumarhaneler (casino), diğer kâğıt oyunları şeklinde karşımıza çıkmaktadır. 

Kumar bağımlılığı DSM – IV tanı kriteri ve sınıflandırmasında dürtü bozukluklarında yer alırken DSM – V tanı kriterinde bağımlılık bozukları içerisinde ayrı bir başlıkta yer almaktadır. Bu değişiklik, kumar bağımlılığının anlaşılmaya başlanıldığını ve madde bağımlılıklarına benzer olarak ele alındığını göstermektedir (APA, 2013).

Patolojik kumar bağımlılığının seyrinde dört evre bulunmaktadır. Birey öncelikli olarak kumar oyunlarını oynamaktan doyum sağlayıp olumlu duygular deneyimlemektedir. İlk evre para veya kumara girilen şeyden daha değerli olanı kazanma sürecidir. Bu evrede kumar oynama sürelerinde artış olur ve daha çok risk alınarak kumar oynanmaktadır. Bu evrenin sonunda kişi kaybetme evresine geçerek kazanılandan daha çok kaybetmeye başlayabilir ve kaybedilenlerin kazanılması için daha sık kumar oynayabilir. Daha sonra büyük maddi problemlerle beraber çöküş evresine geçiş yaşanır. Çöküş evresi kumardan başka bir şeyin düşünülmediği bir evredir. Bu evrede psikolojik sorunlar yoğun olarak kendini göstermektedir. Bu dönemi umutsuzluk evresi takip eder. Kişinin ailesi, işi, sosyal hayatı tamamen bozulmuştur ve kişiyi toparlamak çok güç olabilmektedir (Erus, 2020). Çünkü kişi kumar bağımlılığı içerisindedir. Kişi bu bağımlılıktan kurtulmak için içinde bulunduğu durumu fark etmesi veya bu durumun ona fark ettirilmesi gerekir. Ancak bağımlılık çalışmalarında birçok tedavi yöntemi uygulanarak sonuçlar alınabilse de kişinin bağımlılık döngüsünden çıkamadığı da görülebilmektedir. Tüm bu umutsuzluğun aksine tedaviye en çok başlanılan noktanın, batma evresi de denilen bu umutsuzluk duygu durumunun yüksek düzeyde olduğu anlarda olduğu tespit edilmiştir (Özge, 2014).

Peki, kumar bağımlılığı olan bir kişi için koruyucu ve önleyici olarak ne yapılabilir? Aslında birçok psikolojik sorunun veya patolojik bozukluğun önlenmesinde etkili olabilen sağlıklı iletişimin altını çizmek gerekir.  Koruyucu ve önleyici çalışmaları çocukların eğitiminde demokratik ebeveyn tutumunun desteklenmesi, Yeşilay Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programları gibi toplumun her kesimine farkındalık ve psikoeğitim çalışmalarının yapılması; para kazanma, risk alma, sosyalleşme ve eğlence şemalarının gözden geçirilecek bireysel, grup ve aile çalışmalarına katılım sağlanması şeklinde sıralayabiliriz. Kişinin bağımlılık sürecinde bir uzmandan aldığı tedaviye aile katılımının sağlanması sağaltım sürecine katkı sağlamaktadır. Bunların yanında uzun bir tedavi sürecinden sonra kumar bağımlısı olan kişinin tekrar kumara başlamayacağı tam olarak bilinmemektedir (Erus, 2020). Hem kişiyi hem de toplumu büyük oranda tehdit eden bu bağımlılık türünün teknolojik gelişmelerle birlikte “bir tık” uzağımızda olduğunu unutmamak dileğiyle…

    Mustafa ÇİFTÇİ

Psikolojik Danışman