Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

SİSİFOSUN TATMİNİ, NEVROTİK SEVİNÇ – Psikolektif’ten – Sayı – 12

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

“Sisyphos’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: Yakalamış iki avcuyla kocaman bir kayayı, ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına tam bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden başbelası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı tekmil kaslarını gere gere, o ha bire itiyordu kayayı, kan ter içinde.” Odysseia , Homeros

Antik Yunan kültürünün ortaya çıkmasında tanrısal varlığın ve insanın insanlaşma serüveninin ikili diyalektiği söz konusudur. Arkeoloji dediğimiz şey bir açıdan geçmişi görünür ve bilinir kılmaya çalışmaktır ve antik evren tasavvurunda anlatılar ‘zaaflarından’ dolayı tanrıları kızdıran insanın doğa aracılığıyla cezalandırılması hikayeleri ile meşhurdur. İnsanoğlunun zaafının neye olduğunu mitik figürlerde okumak, psikanalitik perspektife göre arzu sembolünü arkaik anlamda anlamaya çalışmak, arkeoloji ve mitoloji merakı olan kaşifler için epeyce keyifli bir yöntemdir. Mitolojik anlatıları kurgusal bir kaynak gibi okuduğumuz zaman tarih metinleriyle, tarihi kaynaklar gibi okuduğumuz zaman ise kurgu metinleriyle karşı karşıya kalırız. Bu yüzden antik metinleri ancak eklektik bir bakış açısıyla anlayabiliriz. Mitolojiyi rasyonalize etmeye çalışmak ise onu bir şekilde kastre etmeye benzer. Bu yüzden anlatının hakkını onun kendine has doğasına teslim etmeliyiz. Bu yazıda Sisifos miti psikanalitik perspektiften incelenecektir.


Sisifos tanrıların cezalandırdığı ilk insan, kurnazlığın bedelini her sabah Olimpos dağının eteklerinden tepeye taşıdığı kayayı yeniden ve yeniden çıkarmasıyla ödeyen Hades kaçkınıdır. Mitolojik anlatıda tanrılara karşı geldiği için cezalandırılanlardan olan Sisifos bir yerde ‘insan’laşan, tanrısallıktan-cennetten- kovulan bugünün insanı için bir tür tasvirdir. Vazgeçmeyen, neredeyse görev sarhoşluğuyla her seferinde en baştan deneyen Sisifos sürekli yenilgiye uğrasa da uğraşmaya devam eder ve şunu bilmeliyiz ki Sisifos antik Grek mitolojisinde asla kayıp bir karakter değildir. En tepeye varınca taşın tekrar aşağı yuvarlanacağını bilen Sisifos Camus’ya göre absürdizmin sembolüdür, her sabah yeniden sırtlandığı yükünden razıdır ve varoluşçu edebiyatta anlamsızlığın anlamını temsil eder. Camus’nun söylevine göre tepede, kaya tam devrildiği sırada Sisifos durumun absürtlüğünü anlar, aydınlanır ve acısıyla yüzleşir; sonsuza dek devam edecek bir döngü, tam da bu an antik Grek mitoloji kahramanı Sisifos’un bilişi keşfettiği evrimsel psikolojideki karşılığında ise bilişsel devrimi yaşayan insan yavrusunun ‘o’ anıdır. ‘Sonunu bile bile oyunun başına geçme.’ Suda yansımasına hayran narsisist Narkisos gibi, hüsrana rağmen yeniden başlayan Sisifos da Grek mitolojisinin insanlaşan Sapiens tasvirinde kültür imalatı nevrotik bireyin bir formudur.

 

Nevrotiğin elinden kaygısını alırsak tatmin duygusunu kaybeder

Nevroz, benlik tasavvurunun her seferinde yeniden kurgulanmak üzere parçalanmasıdır. Medeniyet içerisindeki birey haz mekanizmasını kültüre göre pozisyonlayabildiği ölçüde uyumlu kabul edilir. Kültür teorisyenleri düzen inşasının ancak hazzın bastırılmasıyla mümkün olabileceğini söyler. Joseph Heath’e göre çalışanları kontrol altında tutmak için sistem, teknokratik düzen çerçevesi içinde tatmin sağlayabilen imal edilmiş ihtiyaçlar ve kitle için üretilmiş arzular aşılamalıdır. Düzen sağlanır; ama bu yaygın mutsuzluk, yabancılaşma geliştirme ve nevroz pahasına olur. Nevroz için eksiklikten kaçmak için tamlığı reddetme hali şeklinde son derece basit bir benzetme yapabiliriz.

‘Doğduğu günden bu yana hiçbir insan kaçamaz kaderinden ister korkak olsun ister yürekli.’ İlyada, Homeros


Nevrotik öznenin dramı ancak ötekiyle girdiği ilişkide gözlemlenebilir. Nevrotik özne için kaygının temel kaynağı nesneye sahip olma ideali değil, sahip olmak istediği nesne üzerinden ötekindeki görünümünü görebilmektir. Freud hem Uygarlığın Huzursuzluğu metninde hem de Totem ve Tabu metninde kültürün oluşmasının ‘kayıp’ ile ilişkilendirir. Medeniyetin meydana gelmesinin herkesin her istediğini yapabilme konforunu kaybettiği, yapamayacakları ile uzlaşı içinde olmak zorunda olduğu yasaya göre pozisyonalndığı bir kabül ile mümkün hale gelebilmiştir. Lacan’ın seminerlerinde bahsettiğine benzer psikanalitik özne omadıklarıyla da yani semptomlarıyla da içkin bir kurgudur. Psikanaliz öznellik vurgusu yapar, semptomu öznenin disseorderları olarak değil üretimleri olarak kabul eder, semptomun dışlayıcılığı ile değil öznellikte kabul edilişine odaklanır. Bu yüzden, nevrotiğin elinden kaygısını alırsak tatmin duygusunu kaybeder.

Hayal kırıklığı, başarısızlık gibi zorlayıcı yaşam olaylarında nevrotik öznenin libidinal enerjisini, narsisizmden farklı, kendisine değil dış nesneye yaptığını varsayabiliriz. Bu bir bakıma gerçekten kaçma biçimi yani öznenin kendisini yeniden kurma biçimidir. Her seferinde parçalanan ve yeniden kurgulanan benlik tasarımında insan yavrusu bu sefer de kayayı omuzlamış tepedeki Sisifostur. Nevrotik özne tıpkı Sisifos gibi kaygısını-eksikliğini kucaklar, kültürün içinde onunla birleşiktir. Kurtulmak istediği ama hiçbir zaman kurtulamayacağını bildiği kaygıyla ilişkisinde, tepeye tırmanınca son bulacağı fantezisiyle yaşar. Nevrotik özne de tıpkı Sisifos gibi kayanın yeniden ve yeniden onunla geleceğini bilir. Acının ve zorluğun bilgisini, Sisifos olmamaya tercih eder, bilmenin tatmininden menkul, yükünden razıdır.

‘Tepelere doğru tek başına didinmek bile bir insan yüreğini doldurmaya yeter.’ A.Camus, Sisifos Söylevi

Sisifos’u neden mutlu hayal etmeliyiz?

Sisifos paradoksu gerçekleşme ihtimali en güç olan şeyin en büyük arzumuz olduğunu iddia eder. Söz konusu olan arzunun tatmini değil başlı başına bütünüyle arzunun varlığıdır. Sisifos sonsuz kaybetmelere rağmen sonsuz azmi/arzuyu tercih etmiştir. Asla yenilgiye uğramamış bir şey varsa o da Sisifos’un umududur, onu kahraman yapan da tam olarak budur.

Ayşegül AYHAN

Psikolojik Danışman