
Aile en bilinen tanımıyla toplumun yapı taşı, en küçük birimidir. Öyle ki bir toplumun nicelik ve niteliğini belirleyen asıl unsur ailedir. Toplumların gelişimi ailenin işlevine bağlıdır. Ancak aile için dünün, bugünün ve yarının belirleyici unsuru olması yönünde tanımlamalar yapılırken aile kurumunun yıkıma uğradığı, boşanmaların arttığı gibi gerçekler de geçen on yıllardır gerek akademik yazında gerek toplumsal hayatta gerekse medyada sık sık adından söz ettirmektedir (Gökçe, 2017). TÜİK’in boşanma ile ilgili verileri incelendiğinde boşanma hızının son yıllarda büyük bir artış gösterdiği görülmüştür. Aile kurumu ile ilgili önemli bir sorun olan boşanmaların yanı sıra psikoloji biliminde “gamofobi” olarak adlandırılan evlilik/evlenme korkusu da aile kurumunun oluşturulmasındaki engellerden biridir. Nitekim alan yazında özellikle boşanmada yaşanan artışlar, boşanma sebepleri gibi temel vurgunun “boşanma” olduğu birçok araştırmaya yer verildiği ancak evlilik oranlarındaki düşüşe yeterince değinilmediği; günümüzün belki de en önemli sorunları arasında yer alabilme yolunda hızla ilerleyen evlilik/evlenme korkusu alanında yeterli çalışma yapılmadığı görülmüştür.
Peki gamofobi olarak adlandırılan evlilik ve bağlanma korkusu olarak bilinen bu fobi türü nedir? Gamofobi en basit tanımıyla kişinin çevre ve aile kaynaklı olumsuz evlilik deneyimlerinden oluşan bir korkudur. Evlilik korkusu psikolojik olarak bağlanma sorunundan da kaynaklanabilir. Karşı tarafın düşüncelerini önemsemek ve ona bağımlı yaşamak günümüz toplumundaki kişilerin evliliği tercih etmemesine sebep olabilir. Küreselleşmenin etkisiyle modern toplumlarda görülen bireyselleşme evlilik korkusu olarak ifade edilen gamofobiye de yansımaktadır. Bireyselleşen toplum içindeki fertler evliliğin gerektirdiği birlikte yaşama kültürünün sorumluluğunu almak istemeyebilir.
Her korkunun altında yatan bir sebep olduğu gibi evlilik korkusunun da altında yatan sebepler olabilir. Buna sebep olan faktörler bulunursa korkunun negatif etkilerinden de kurtulmak mümkün olabilir (Tarhan, 2010). Evlilik korkusu olarak adlandırılan gamofobi cinsiyet fark etmeksizin ortaya çıkabilir. Peki gamofobinin belirtileri nelerdir? Evlilik konusu açıldığında panikle birlikte başlayan titreme hali, sıcak basması, boğulma hissi, aşırı şekilde terleme, kalp atışlarının hızlanması, nefes darlığı, göğüs kafesinde sıkışma hissi, baş dönmesi gibi belirtiler kişide gamofobi olduğuna işaret olabilir. Özellikle evlilikle ilgili konularda bireylerin yaşadığı yoğun kaygı duygusu ve ifade edilen belirtiler bireylerin yaşamını olumsuz etkilemektedir (Tarhan, 2010). Bu sebeple bu durumu yaşayan bireylerin uzman desteği alması gerekmektedir.
Evlilik korkusunun oluşması makro boyutta düşünüldüğünde ise birçok sebebe dayanmaktadır. Ekonomik sebepler, ailevi sebepler, kültürel özellikler, psikolojik rahatsızlıklar, olumsuz yaşam deneyimleri gibi birçok etken evlilik korkusunun oluşmasına sebep olabilir. Ailede anne ve baba arasında yaşanan sorunlar, bireyin çevresinde boşanmalarla sonuçlanan evlilikler, “Ben de evlenirsem aynı durumu yaşarım.” korkusu oluşturabilir (Tarhan, 2010). Yine aile içerisinde anne veya babaların olumsuz tutumuyla karşılaşan bireyler evlendiklerinde aynı durumu tecrübe edecekleri düşüncesiyle evlilikten uzaklaşabilmektedir. İyi bir evlilik modeli ise bireyin gelecekteki olumlu düşüncelerini şekillendirebilir. Böylece aile içi iletişimin bireylerin gelişimindeki önemi ortaya çıkmaktadır. Tüm bunlardan hareketle eğer bir birey evlilik korkusu yaşıyorsa anne ve babaların etkisinin olabileceği düşüncesi ortaya çıkmaktadır.
Evlilik korkusunun oluşmasındaki nedenlerden biri de kültürel özelliklerdir. İçinde bulunulan toplumun kültürü nedeniyle kişiler yoğun boşanma kaygısı yaşayabilmekte böylece evliliğe karşı uzak durmaktadır. Şüphesiz doğru bir evlilik korku kültürünün yaygın olmadığı toplumlarda daha etkili olmaktadır. Aynı zamanda son yıllarda sosyal medya ve televizyon programlarında sıklıkla rastlanan şiddet olayları bireylerin evliliğe karşı uzak durmasına sebep olabilmektedir. Doğru bir evlilik gerçekleştirememenin yarattığı kaygı bireyleri evlilikten uzaklaştırmaktadır.
Kabakçı (2012)’nın eğitimli kadınların gündelik hayatını kuşatan korkuları ele aldığı çalışmasında tespit edilen korkulardan biri de evlilik korkusudur. Evlilikle ilgili edinilmiş öğretiler, olumsuz algılar, olumsuz örnekler, toplumsal cinsiyetin evlilikte kadına yüklediği roller, sorumlulukların artacak olması gibi tüm bu sorumluluklar nedeniyle hedeflerini gerçekleştirememe riski, ailenin yanında yaşamanın getirdiği rahatlığı bırakacak olmak, yalnızlık halinin bozulması görüşmecilerde evlilik korkusu doğurmaktadır. Arpacı ve Tokyürek (2012) ise yaptıkları araştırmalarında boşanmış bireylerin yeniden evlilik konusundaki görüşlerini incelemiştir. Yapılan çalışmada boşanmış kadınların yeniden evliliğe erkeklere nazaran daha az sıcak baktığı tespit edilmiştir. Bu duruma toplumdaki kültürel faktörlerin sebep olabileceği düşünülmektedir. Yeniden evlilik durumunda önceki eşlerine nazaran eğitim, ekonomik ve mesleki durumun daha önemli ve iyi olması gerektiği ifade edilirken; bu da yeniden evliliği güçlendiren ve evlilik korkusunu tetikleyen faktörlerden biri olarak göze çarpmaktadır.
Tüm bunlardan hareketle evlilik ve aile olgusunun toplum için önemi düşünüldüğünde evlilik korkusu yaşayan bireylerin uzman desteği alarak olumsuz duygu ve düşüncelerini gözden geçirmesinin gerekli olduğu söylenebilir. Aynı zamanda toplumdaki boşanmaların önüne geçebilmek için evlilik öncesi eğitim büyük önem arz etmektedir. Son yıllarda boşanma oranlarında yaşanan artışın bireylerin evlilik korkusu yaşamalarına sebep olabileceği düşünüldüğünde evlilik öncesi eğitim ve danışmanlık, aile danışmanlığı gibi hizmetlerin yaygınlaştırılarak bireylerin güçlendirilmesi gerekmektedir.
Yavuz Selim KAYMAKÇI
Psikolojik Danışman