Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

ROMANTIK İLIŞKİ BAĞLAMINDA ŞİDDET KAVRAMININ ELE ALINMASI

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 4 Dakikadır.

Toplum yaşamında uzun süredir var olan ve farklı davranış şekilleriyle kendini gösteren şiddet olgusu günümüzde birden fazla başlık altında irdelenip ele alınmaktadır. Şiddeti fiziksel, duygusal gibi alt başlıklarla inceleyebilmek mümkün olduğu gibi kişiler arasında meydana gelişine göre de ebeveyn şiddeti, flört şiddeti olarak da adlandırmak mümkündür. Adlandırma her ne şekilde gerçekleşirse gerçekleşsin şiddetin temelinde taraflardan biri veya birkaçının karşı tarafa yönelik zarar verici davranışlarda bulunması vardır. Şiddetin pek çok tanımı yapılmakla birlikte bunlardan bir kaçı şu şekilde sıralanabilir. Erten ve Ardalı (1996)’ya göre şiddet; kişiye zarar vermek, birinin hakkını çiğnemek, hırpalamak, incitmek, canını acıtmak için zor kullanmak, yıkıcı aşırı davranışlarda bulunmak şeklinde tanımlanmaktadır (akt: Dilmaç, 2014). Bütün, Yücel-Beyaztaş, Dokgöz, Özdemir, Beyaztaş, Polat ve Şahin (2013)’e göre ise şiddet, bir bireyin yaralanmasına ve ölümüne neden olan ya da gelişmesini engelleyen fiziksel, psikososyal ve cinsel olarak uygulanan kasıtlı davranışlardır.

Kişiler arasında baskı, kısıtlama ve engellemelerle karakterize olan şiddet özellikle yakın ilişki içinde bulunan bireyleri zor durumda bırakmaktadır. Yakın ilişki içinde bulunan grup ifadesi kimi zaman ailedeki bireyleri kimi zaman ise romantik ilişki içinde bulunan bireyleri kapsamaktadır. Ancak çoğunlukla yakın ilişki kavramının eş, sevgili, kız/erkek arkadaş kavramlarını karşılamak amacıyla kullanıldığı da bilinmektedir (Kepir-Savoly, Ulaş ve Demirtaş-Zorbaz, 2014).

Romantik ilişki, bireylerin kişisel anlamda büyüme ve gelişmelerine olanak tanıyan, kişinin kendisiyle birlikte karşı cinsi de tanıma imkânı bulmasına yardımcı olan bir yönü olmasıyla önem taşımaktadır. Bu bağlamda bireyler hoşça zaman geçirme, yalnızlık duygusu ile baş edebilme gibi duygusal ve sosyal yönden kendilerine destek bulabilmektedirler. Bireyler üzerinde olumlu ve geliştirici bir işleve sahip olan bu ilişkiler, zaman zaman ilişki içindeki bireyler için zarar verici, yıpratıcı bir hal alabilmektedir. Bireylerin aralarında gelişen davranış örüntülerini anlama ve adlandırma potansiyelleri çoğunlukla şiddetin farkında olma potansiyelleri ile bağlantı taşımaktadır. Özellikle gençler aralarında; “beni sevdiği için kıskanıyor, beni düşündüğü için kıyafetlerime müdahale ediyor” tarzındaki ifadeler çoğunlukla şiddet olarak görülmemektedir. Bu durum ise ilişkideki ciddi problemlerin su yüzüne çıkmasını geciktirmektedir (Bugay ve Çok, 2015).

Aralarında romantik ilişkinin bulunduğu bireylerin hangi davranışlarının şiddet ve zorbalık hangilerinin sevgi belirtisi olduğu ayrımının objektif bir şekilde yapılamaması çiftlerden birinin mağdur veya kurban rolünü üstlenmesi ile sonuçlanmaktadır. Çiftler arasında meydana gelen ve tarafların engellenmesi, kısıtlanması ve hareket özgürlüğünün sınırlanmasına sebep olan davranış şekillerini çoğunlukla romantik ilişkilerdeki şiddetin izleri olarak saymak mümkündür (İbiloğlu, 2012). Romantik ilişkilerdeki şiddet olgusunu araştıran kimi araştırmacılara göre cinsiyetler arasında şiddete maruz kalma açısından kadınlar ve erkekler arasında bir takım farklılıklar bulunmaktadır. Çoğunlukla romantik ilişkilerde kadınlar kurban olarak görülürken erkeklerin de mağdur ve kurban konumunda bulunduklarını belirten çalışmalar da mevcuttur. Şiddet uygulama davranışları açısından kadınlar ve erkekler arasında bazı farklılıklar bulunmaktadır. Buna göre ilişki içinde bulunan erkeklerin, kadınlara nispeten daha saldırgan ve yıkıcı davranış örüntülerine sahip oldukları tespit edilmektedir (Özgür, Yörükoğlu ve Baysan-Arabacı, 2011; Kepir-Savoly, Ulaş ve Demirtaş-Zorbaz, 2014).

Romantik ilişkilerde meydana gelen şiddet davranışlarını üç temel başlık altında incelemek mümkündür. Bu davranışları vurma, hırpalama, tokat atma gibi fiziksel olarak bireyin canını acıtmaya yönelik olan fiziksel şiddet davranışları; bir partnerin diğerini aşağılaması, küçük düşürmesi, kendine olan güven ve saygısını zedeleyici şekilde davranması olarak adlandırılan psikolojik şiddet davranışları; cinsel ilişkiye zorlama, öpme, dokunma gibi cinsel şiddet davranışları olarak sıralamak mümkündür. Bahsi geçen şiddet davranışları kimi zaman bir arada görülürken kimi zaman ise şiddet türlerinden biri daha baskın bir şekilde görülebilmektedir (Toplu ve Hatipoğlu Sümer, 2011; Toplu-Demirtaş, Hatipoğlu-Sümer ve White, 2013; Vatandaşlar ve Hatipoğlu Sümer, 2019). Bir romantik ilişki içinde bulunan bireylerin kendilerinin ve partnerlerinin davranışlarını objektif bir yaklaşımla irdeleyip, şiddet olarak nitelendirilebilecek davranışlar konusunda dikkatli olmaları çiftlere sağlıklı ilişkiler yaşama ve sürdürme olanağı verecektir. İçinde şiddet, zorlama ve baskı barındıran ilişkiler acil müdahale edilmeyi bekleyen hastalar gibidirler. Var olan sorunları ertelemek ise yalnızca sorunların daha da vahimleşmesine sebep olmaktadır. Özellikle genç bireyler arasında sıklıkla dile getirilen ifadelerden bir kısmı, bireylerin sağlıklı ilişkilerden ne derece uzak olduklarının göstergesi olmaktadır. Genellikle karşı tarafın kıyafetlerini, konuşmasını eleştirmek, onu kendi istediği şekilde davranmaya zorlamak ise bireylerin kendi olmasına izin vermeyen bir yapıya işaret etmektedir. İlişki içinde sürekli eleştiren, engelleyen, suçlayan ifadelerin bulunması, yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunun sinyallerini vermektedir. Neden benden izin almadın, bu nasıl bir elbise, onunla görüşmeyeceksin demedim mi, senin yüzünden oldu, bir defadan bir şey olmaz, seven erkek elbette kıskanır tarzında halk arasında klişeleşmiş, kalıp ifadelerin aslında aşk gibi naif ve insan olmanın gayet doğal seyri içinde gelişen bir süreç ile uzaktan yakından alakası olmamaktadır. Aşkın bu olmadığının farkına varmak ilişkilerin daha sağlıklı bir zemine taşınmasına olanak sağlayacaktır. Bu noktada sağlıklı bir ilişkinin gereklerini bilmek ilişki içindeki bireylere yol gösterici olacaktır (Öztürk, Karabulut ve Sertoğlu, 2017).

Cinsiyeti ne olursa olsun sağlıklı bir ilişki yaşayan bireylerin sahip olduğu birtakım ortak özellikler bulunmaktadır. Bu özellikler hakkında bilgi sahibi olmak ilişkilerin her iki taraf açısından ele alınıp değerlendirilmesine olanak tanımaktadır. Bu özellikleri aynı zamanda ilişki içinde bulunan bireylerin hakları olarak adlandırmak mümkündür. Sağlıklı bir duygusal ilişkiye sahip olan bireyler, öncelikle ihtiyaç, istek ve inançlarının yani özünde kendilerinin farkındadırlar. Ne istediğini bilmenin rahatlığı ile kendilerini özgürce ifade edebilecekleri alanlara sahiptirler. Kendilerini özgürce ifade etmenin bir uzantısı olarak da istemedikleri veya kendilerine uygun bulmadıkları durumlar karşısında rahatlıkla hayır diyebilirler. Hayır demenin kendilerini suçlu hissettirmesine izin vermezler. Sağlıklı bir duygusal ilişkisi bulunan birey, romantik ilişki içinde bulunduğu bireyin dışında da bir yaşamı ve sosyal ilişkilerinin olduğunun farkında olarak diğer yaşam alanlarına da yeterli miktarda zaman ayırır. İlişki süreci her zaman istenildiği minvalde gitmiyor, anlaşmazlıklar yaşanıyor dahi olsa sağlıklı bir ilişkide bireyler, birbirlerine kendilerini rahatlıkla açabilir ve güvende hissediyor olmalıdırlar. Belki de en temelde sağlıklı bir ilişkiyi her iki tarafın da kendisi olmasına olanak sağlayan ve eşitlik üzerine kurulu bir ilişki olarak tanımlamak mümkündür (Öztürk, Karabulut ve Sertoğlu, 2017).

Ayşe DOĞAN

Psikolojik Danışman